Şiddet ve taciz

Günümüzde giderek artan şiddet ve taciz olayları Özgecan’a yapılanlarla birlikte, toplumda bir patlama ve infiale neden olmuştur. Bu artışlardan toplumun her kesimi nasibine düşeni yeteri kadar almakla birlikte, en çok da kadınlarımız zarar görmüştür. Bu da göstermiştir ki, güçlü olan gücünü kullanarak zayıflara yaptıklarıyla hasta ruhlarını tatmine yönelmişlerdir.

Elbette bu çağda bunların kabul edilir bir tarafı yoktur. Hele de bunu yapan kendisini insan olarak atfediyorsa, hiç de kabul edilemez. Ne acı ki olanlara bakıldığında insanın insana yaptığını, hayvan hayvana yapmamaktadır. Yapılanların bir amaç yerine nefse yönelik olduğu düşünüldüğünde ise insana daha da büyük acı vermektedir.
Bu tür hasta ruhluların yetiştirilip toplumda rahat rahat dolaşmalarını sağlamamız. Yaptıklarının görmezcilikten gelinilerek cezalandırılmayıp, toplumdan soyutlanmaması. Yapılanların olağan bir şeymiş gibi kabul edilerek duyarsız kalınması, tepkiler karşısında bunları suçlayarak görevimizi yaptığımızı düşünmemiz ise yapılanlarda sıranın yakın zamanda bize geldiği anlamını taşımaktadır.
Ne zaman ki o ilmek bizim boynumuza geçip gırtlağımızı sıkmaya başladıysa, işte o zaman bağırdığımızı sanarak çıkardığımız hırıltıları da  daha önce bizim başkalarını duymadığımız gibi, biz de başkaları tarafından duyulmayıp boğulmamızı beraberinde getirecektir.
Pekiyi bize ne oldu da cinsiyetine, yaşına, ırkına ve inancına dahi bakmaksızın her dakikada bir yanan canın feryadını duymaz ve görmez olduk? Bu feryatların fertlerle birlikte, toplumumuzda açtığı derin yaraların izlerini yok kabul ettik? Yoksa bunlardan haz mı alır hale geldik? Öyleyse nedendir?
Olanları, yaptıklarımızı veya yapılanları sakin bir ortamda, sağlıklı bir şekilde değerlendirildiğinde; Gazi Meclis’teki vekil kavgalarının ve parti liderlerinin bir birlerine söylediklerinin, çocuklarımız ve insanlarımız üzerinde nasıl bir büyük etkiye neden olduğu görülecektir. Medyamızdaki şiddet içerikli ve taciz konulu dizilerin toplumu yozlaştırdığı görülecektir.
Sanatçılarımızın reklam uğruna yaptıkları, zinanın yasal olarak suç olmaktan çıkarılması, hırsızlığın özendirilmesi, yargıçların yasaları uygularken inisiyatif kullanarak suçu adeta teşvik etmelerinin olanlarla hiç mi bağlantısı yoktur? İşsizlikten açlığa mahkum edilenlerin bunalıma girmeleri sonucu şiddete baş vurmalarına ne demelidir?
Okullarda dindar gençlik yetiştireceğim diyerek disiplin yönetmeliğinin işlemez hale getirmesinin. Dinin, ahlakın ve değerlerimizin yanında sevgi ve saygının programlarda yeteri kadar yer almamasının. Maddenin, mananın önüne geçirilerek, çıkar ilişkilerinin ve yandaş kayırmacılığın bir rolü olmamış mıdır?
Okul yakanlara, seyahat hürriyetini engelleyenlere, sokakları çıkılmaz hale getirenlere, insanların mal ve canına kastedenlere ve dağa çıkan gençlere tacizde bulunan ve öldürenlere müsamaha gösterip, ayaklarına yargıç göndererek affedenler bunların olmasını teşvik etmemişler midir?    Sık sık aflar çıkararak suçluların ödüllendirilmesinin, Yargıçların aynı suç için ayrı ayrı karar vermelerinin ne anlama geldiği düşünülmüş müdür?
Görülen o ki olanların suçlusu bizleriz. Kalkıp da suçu işleyeni suçlayıp bu sorumluluktan kurtulamayız. Özellikle de bunlara fırsat vermeyin, ülkeyi iyi yönetin diye yetki verdiğimiz siyasetçilerindir. Yöneticilerin acilen önce kendi davranış şekillerinden başlayarak yeniden bir düzenlemeye gitmeleri gerekmektedir.
Vahşi kapitalizmin gereği diye güçlünün güçsüzü ezmesini ve zulmetmesini, hasta ruhluların tedavi edilmesini, yapılanları bitirme adına caydırıcı yasalar çıkararak olayların önlenmesini ve yapanı yaptığına pişman etmedikçe hiç bir yere varılamayacaktır.
Şov olsun diye verilen beyanatlar, yapılan çirkin davranışlar, suçlular asılsın veya kısırlaştırılsın sözleri bir anlam ifade etmemektedir. Yapılanlar ve söylemler anı kurtarmaya yönelik vicdanımızı rahatlatmadan öte bir şey değildir.
Eğer Müslüman’ız diyorsak dinimizin kurallarına ve yasalara, karşı değil isek yasalara ve evrensel değerlere uyarak, Türk isek anılanların yanında törelerimizi bilerek hareket etmeliyiz. Kurtuluşumuz buradadır.

Yazarın Diğer Yazıları