Sıfır sorun, kutsal yalnızlık ve stratejik çukur

Türk ulus devletini hazmedemeyen, yerine karışık, kuruşuk, kozmopolit, çok etnikli federal bir Türkiye hayali kuran zihniyetin beynelmilelci Hariciye Nazırı Davutoğlu’nun ve onun Başveziri Recep Tayyip’in ülkeyi getirdiği nokta, vatanseverleri çileden çıkarttı. 
Komşularla sıfır sorun diye iddialı ama temeli ve yapılabilirliği olmayan bir politikayla işe başladılar. Daha önceki hükümetlerin yanlış yaptıklarını, Türkiye’nin yerinin İslam dünyası olduğunu, Batı’da yabancı durduğunu söyleyerek Orta Doğu bataklığına huşu içinde girdiler. Orta Doğu’da ne kadar aşırı uç varsa (El Kaide, Hamas, Müslüman Kardeşler, El Nusra, IŞİD vb..) bazen açık bazen gizli hepsiyle haşır neşir oldular, her seferinde ülkenin başını belaya soktular. İslamcı ideologların dışında kimseyi dinlemediler. Yanlış yapıyorsunuz dedikçe halk bize oyunu veriyor diye bildiklerini okudular. Orta Doğu’da bütün dostlarla düşman hale geldiler, ilgili ilgisiz, gerekli gereksiz her sorunun içine girdiler, Türk devletinin çıkarına olmayan İslamcı ideolojik politikaları nedeniyle ülkeyi yalnızlaştırdılar. Komşularla sıfır sorun politikası, sıfır dosta dönüştü, değerli yalnızlık, kutsal yalnızlık gibi uyduruk sloganlarla kendilerine oy veren kesimi yanlarında tutmayı başardılar ve yurt severlere karşı kullandılar.
İsrail’e karşı Mavi Marmara olayını tezgahlayıp dokuz yurttaşın hayatını yok ettiler ve İsrail ile sıkıntı yarattılar. Başbakan, ‘one minut’ olayında İsrail Cumhurbaşkanı’na kafa tutup ülkenin başını belaya soktu, ekonomik ve politik kayıplara neden oldu. Bu çıkışlar, Türk devleti ve milletinin hakkını hukukunu savunmak için değil Arap aşkına yapılan davranışlardır. Aşırı dinci gruplarla dans, zaman içinde meyvelerini verdi, 2003 yılında İngiltere’nin İstanbul Başkonsolosluğu’na saldırıda 27 kişi öldü, 2003 yılında Türk subaylarının başına çuval geçirildi, 2008’de ABD İstanbul Başkonsolosluğu’na saldırıda üç polis hayatını kaybetti, 2013’te Reyhanlı’da atılan bombada 52 kişi hayatını kaybetti. 2012’de Suriye tarafından düşürülen uçağımız ve iki şehit pilot... Bunlar bir çırpıda aklımıza gelen olaylar. Bu olayların hiç birisi Türk devletinin çıkarı için değil, AKP zihniyetinin yanlış, gayrimilli politikasının sonucunda ortaya çıkan Türk milletinin ödediği faturalardır. Nazırın “Stratejik Derinlik” politikası  “Stratejik Çukur”a dönüşmüştür.
Son olaylar, 8 Haziran’da 28 TIR şoförünün kaçırılması ve 9 Haziran 2014’te IŞİD’in Musul Başkonsolosluğu’nu işgali ve orada bulunan askerlerle birlikte 80 kişilik personeli tutsak alması, Osmanlıcı, beynelmilelci ve kozmopolit hariciye nazırı ve veziriazamın aklını başına alması veya artık birinin bu adamlara dur demesi gerekir. Bu adamların, bu vatandaşlarla demokratik yoldan seçimle gönderilmesi mümkün değildir. Bunlara oy veren insanların çoğu bu olaylardan ya haberi olmuyor ya da olayın ne olduğunu anlamıyor, bu kepazelikleri hükümetin bir başarısı olarak görüyor. Bu dönemde özellikle sanki gizli bir el tarafından muhalefet düzenlenmiş gibi. Muhalefet alternatif sunmuyor, tek stratejisi AKP’nin halk nezdinde yıpranmasını ve iktidardan düşmesini beklemek. Türkiye’nin içine bakıyorsun bir alem dışına bakıyorsun başka bir alem, kafanı sağa çevir cehalet sola çevir rezalet. Bunları halk görüyor da muhalefet yöneticileri nasıl görüp kullanamıyor. AKP’ye oy verenler içerisindeki vatanperver namuslu vatandaşlara bu rezillikleri duyuramıyor şaşıyoruz. Bu iktidarı bu muhalefet ayakta tutuyor, uzun lafın kısası; bıktık artık.

Yazarın Diğer Yazıları