Sıfır sorundan sıfır müttefike

Kendilerini göreve getiren patronun yardımcısı, Washington'dan telefon açtı, "şu top ateşini kes." Bizimkiler genellikle, pek doğru açıklamadığı için konuşmada ele alınan konuları, Beyaz Saray internet sitesinden buldum. Beyaz Saray özet açıklamasında, Davutoğlu'nun top ateşlerini durdurmak için, Biden'a güvence verdiği yazılı. Beyaz Saray açıklamasının son bölümünde, klasik bildiğimiz PKK, IŞİD ve stratejik ortak palavraları. Ama bu gelişmeler, Kürtlerin yayılmasını önleme yerine, Ankara'nın aynı saldırıyı tekrarlamasına neden oldu. Aynı yapma denileni inatla yapan çocuk hesabı, hem de gözlerinin içine baka baka, bombalama. Hem de elalemin toprağında hak iddia ede ede.

İkinci gelişme, bizimkilerin sık sık, başvurup yardım istediği NATO'nun içindeki etkili ülke, Fransa'dan. Fransız Dışişleri Bakanlığı da talimat vermiş, "top ateşini kes." Şimdilik, ateş durmuş gibi görünmüyor. Bu arada Şam, Türk askerinin Suriye, topraklarına girdiğini ileri sürüyor. Ardından, NATO'nun öteki güçlü üyesi Almanya, mülteci akınını durdurma bahanesiyle, Ege'ye savaş gemileri gönderiyor. Gerçek amaç, Ege Denizi'nde, Türkiye ile Yunanistan arasında, sürekli sorun olan ve Atina'nın bir gecede değil, çaktıra çaktıra, yedire yedire, el koyduğu adacıkların, kardeşleri Yunanlardan alınmasını önlemekti.

***

                Sevgili okurum, birilerinin, bir süredir izlerini silmek için, bir yerlerini yırttıkları, Mustafa Kemal ve arkadaşlarının, dünyaya bastıra bastıra, kabul ettirdikleri Lozan Anlaşması'nda kazanılanlar, yenik Sevr ile geri veriliyor. İşe Vahdettin'i kahraman ilan ederek başladılar. Bakalım hangisinde duracaklar. Ülkem için, üzüntülü ve de olabildiğince endişeliyim. Ey uğruna kefen giyip, şimdilerde nedense ortada görünmeyen, acar yüzde 51. Çocuklarınız cebinize para girsin diye her gün ölüyor. Evleriniz, kentleriniz, dükkânlarınız, aynı Suriye'de bombalanan yerleşim yerleri gibi. Sanki Arap Baharı bizde de çiçek açmış gibi. Sizin olmanız gereken yerde, ne yazık ki ben duruyorum. Bu durumun dünyada okunan son tercümesi, belirtilerin, Türkiye'nin NATO'dan çıkarılma, topraklarının işgali, ekonominin çökmesi şeklinde. Neden mi?

Çünkü; Türkiye'nin başında olan ve "komşularla sıfır sorun" fikrinin mimarı, maşallah ülke ilişkilerini, tam anlamıyla "sıfır komşuya" dönüştürdü. Türkiye, son 10 yıl içinde dış politika uygulamaları nedeniyle parçalanma, işgal, dünyadan dışlanma, adam yerine konulmama düzeyine erişmede başarılı oldu. Ne yazık ki ülke, şu anda hızla çöküşe koşuyor. Dünya tarafından kabul edilmeyen, sıçrayan her dış politika girişiminde yapılan eylem, bence AKP iktidarının da ömrünün kısalmasını hızlandırıyor. İyi de AKP çökecek derken, ülke de çökmüyor mu? Ve hepimiz de aynı gemide değil miyiz? 

                Suudi uçakları İncirlik'ten havalanıp, Suriye hava sahasına girecekmiş. Hani şu, Yemen'de kendi kuvvetlerini bombalayan, Suudi savaş uçakları bunlar. Bir de, İsrail'in önünden kaçan, 5 Arap ülkesinden birinin hava kuvvetleri. Merakla sonucu bekliyorum. Bakalım Lazkiye'deki Rus donanmasının, elektronik savaş gemileri, bu uçaklara ne oyun oynayacak. Ama beni asıl üzen, top atışları ile elin yabancılarını kızdırmak. Ya dönüp, bizim topçu bataryalarımızı da onlar bombalarsa, hava sahamıza mı girdiler diyeceğiz? Tam da NATO müttefiklerimiz, aman yapma, Kürtleri bombalama demişken, gidip NATO beni koru mu diyeceğiz?

                                                  ***

                Türkiye'nin devlet yönetiminin başında, ülke kurulduğundan bu yana, en deneyimsiz grup varken ve en şahsi çıkarlara paralel yönetim politikaları ile memleket en tehlikeli sulara sürüklenirken, içeride de Güneydoğu Anadolu'da kaybettiği devlet kontrolünü yeniden kazanmak için sürekli şehitler verirken. Dağıttığı askeri silsileimeratip ile orduda olgunlaşmamış bir komuta kademesi yaratılırken, farkında olarak veya olmadan, silahlı kuvvetleri daha fazla siyasete alet ediyorlar. Asker bir an, ülke için bazı siyasi kararlarda uyarıcı rol oynamak zorundadır. Ancak iş başındaki kafa, buna ne kadar izin verir veya hoş görür, bilemiyorum.

                Özellikle, Türkiye'den hem de, Anadolu kaplanlarının dışarılarda mal sahibi olup, para transferleri yaptıkları bir dönemde, gelecekten iyi şeyler beklemiyorum.

Yazarın Diğer Yazıları