Silahlar eşit olmadıkça kim ikna olur hükmün adil olduğuna

Ben hukukçu değilim. Ama mesleğim gereği o kadar çok hukuki mücadele, yargılama izledim ki en azından şu kadarına vakıf olduğumu söyleyebilirim:

Adaletin tecellisinden, bir hükmün adil ve kamu vicdanında da meşru olduğundan söz edebilmek için "silahların eşitliği" elzemdir.

***

Biz, 16 Nisan'da yapılacak olanı, bizatihi demokrasinin unsurlarından olan bir yöntemin işletilmesinden ibaret sanıyorduk.

Ama madem ki işin rengi değişti...

Madem ki zemin, "demokrasi"nin kendisi de dahil olmak üzere, "Cumhuriyet" gibi, "üniter/millî devlet yapısı" gibi, Atatürk ilke ve inkılapları gibi, insan temel hak ve özgürlükleri gibi "1923 ruhuyla" yetişmiş nesillerin zinhar vazgeçemeyeceği değer/kavramların yargılandığı bir mahkemeye çevrildi...

Ve -yazık ki- bütün bu olmazsa olmazlarımızı hedef alan bir savaşa hatta...

O zaman...

Savaşın temel aracı olan "silahlar" eşit olmalı!

Aksi "işgal" olur!

"Tecavüz" olur;

Olmaz mı?

***

Fatih Çekirge mesleğinden ötürü sahip olduğu ifade alanında "evet" diyeceğini söyleyebiliyorsa, İrfan Değirmenci de mesleğinden ötürü sahip olduğu ifade alanında "hayır" diyeceğini söyleyebilmelidir ki, yürütülenin "silahların eşit olduğu" bir mücadele olduğuna ikna olabilelim.

Sayın Erdoğan, Sayın Yıldırım, Sayın Bahçeli, Sayın Kurtulmuş, Sayın Kuzu, Sayın Bozdağ, Sayın Hisarcıklıoğlu ve diğerleri, il il gezerek, meydanlarda, otellerde, salonlarda, her türlü ifade ve bunu yayma imkanına sahip olarak "neden evet" dediklerini anlatabiliyorlarsa, Sayın Kılıçdaroğlu, Sayın Özdağ, Sayın Akşener, Sayın Aydın, Sayın Oğan, Sayın Feyzioğlu, Sayın Kaya, Sayın Halaçoğlu, Sayın Kocasakal ve diğerleri de aynı şekilde yolları kesilmeden il il gezebilmeli, elektrikleri kesilmeden, polis kuşatmasına uğramadan, dinleyicileri fişlenmeden aynı imkânlara sahip olarak "neden hayır" dediklerini anlatabilmelidir ki, bunun "silahların eşit olduğu" bir mücadele olduğuna ikna olabilelim.

"Evet" diyeceğini ilan edenler adeta pamuklara sarılarak kollanırken, "hayır" diyeceğini ilan eden bir sendika başkanı; Sayın Fahrettin Yokuş üstelik de OHAL'in aşırı güvenlikli ortamında, evinin önünde silahlı saldırıya uğramasın mesela, uğrayamasın ki, bunun "silahların eşit olduğu" bir mücadele olduğuna ikna olabilelim.

***

"Yeni"nin inşacısı olduklarını iddia edenler mutlaka biliyorlardır ama yine de not düşmekte fayda var:

Yaşadığımız dünya da o eski dünya değil. O da "yeni".

Ve yeni dünyada, hukuk "baskın taraf"ı pekiştirmek için değil toplumun huzur ve güvenini sürdürülebilir kılacak "denge"yi tesis için kullanılıyor artık!

Hukuk devleti, silahların eşitliği gereği savunmasını yapabilmesini sağlayacak imkâna sahip olmayanlara, ihtiyaç duyduğu maddi imkanı dahi yaratmakla yükümlüyken, aynı devleti, aynı devletten kaynaklanan kudretinizi, kişilerin düşüncelerini savunmalarını engellemek, bu mücadeledeki yegane silahlarını ellerinden almak için kullanırsanız;

Nasıl benimseyeceğiz biz bu mücadelenin sonunda ortaya çıkacak hükmü?

Nasıl "milletin kararı" deyip içimize sindireceğiz, aslen öyle olmadığını düşünmemize yol açan bunca tehdit, baskı, hakaret, işi cana kasta vardıran sindirme eyleminden sonra?

***

Sandıktan çıkacak sonuca herkesin "eyvallah" deyip, kabullenmesinin tek yolu var;

Hukuk çerçevesinde mücadelede eşitliği sağlamalısınız sandığa kadar!

***

Allah'a hesap verecek diye suç işleme özgürlüğü mü var?

--------

İktidara yakın olduğu iddiasındaki bir internet televizyonunda, spiker en üst perdeden, elini kolunu sallaya sallaya, isim de vererek Müjdat Gezen üzerinden birçok sanatçıya küfür ve hakaret yağdırıyor:

- Pislikler...

- Ağızları sidik kokuyor...

- P...venk...

- Sen ancak k..hane işletirsin...

***

Tepki alınca da şunu diyor:

- Ben hesabımı Cenab-ı Allah'a veririm kardeş!

Nihai hesap yeri hepimiz için Allah'ın huzuru; o ayrı...

Lakin...

"Allah'tan başkasına biat etmem"i anlarım da, "Allah'tan başkasına hesap vermem" diye alenen suç işlenebilir mi, alenen işlenen suç cezasız bırakılabilir mi hukuk devletinde?

***

Doğru söze ne denir...

-----

 "Ülkücü öğrenciler üniversitelerde eziyet görüp hakaretlere uğrarken, Allah için geçenlerde yayımlanan KHK ile ihraç edilen akademisyenlerin çoğundan ses çıkmadı", doğru.

Tıpkı onları ihraç edenlerden ses çıkmadığı gibi!

Yazarın Diğer Yazıları