Şimdi de Saidi Nursi devleti mi kuruluyor?

Önce Anadolu Ajansı'nın Ahmet Okur imzalı haberini özetleyerek paylaşayım:

"Bitlis Valisi İsmail Ustaoğlu, İslam alimlerinden Bediüzzaman Said Nursi'nin doğduğu yer olan Nurs köyündeki eksikliklerin giderileceğini ve bölgede turizmin geliştirileceğini söyledi.

Ustaoğlu, İl Jandarma Komutanı Albay Erhan Demir ve Emniyet Müdürü Yaman Ağırlar ile Bitlis'in yetiştirdiği İslam alimlerinden Bediüzzaman Said Nursi'nin doğduğu Hizan ilçesine bağlı Nurs köyünü ziyaret etti.

Burada köylüler tarafından karşılanan Ustaoğlu, Bediüzzaman Said Nursi'nin doğduğu evi ve ilk ders aldığı yaklaşık 400 yıllık tarihi camiyi inceledi.

Ustaoğlu, 'Bu mekânda zamanın zor koşullarında Said Nursi hazretlerinin babasının görev yaptığı ve kendisinin de namaz kılıp ders aldığı mekanlar mevcut. Anadolu'da yüz binlerce gencin yetişmesine ve İslam'a hizmet etmiştir. Bu tip mekanlara hizmet etmek ve ziyaretçilerini daha da iyi ağırlamak hepimizin görevi. Bu incelemeden sonra buradaki eksikliklerin giderilmesi noktasında gereken gayreti göstereceğiz. 2018 yılında buranın turizm merkezi olacağına inanıyoruz.' dedi."

***

Bugün devletin FETÖ diyerek mücadele ettiği Fetullah Gülen cemaati, bilindiği gibi Saidi Nursi takipçisidir. Gerçi, Gülen'in devlet adına cemaati bölmekle görevlendirildiği de kuvvetli bir iddiadır. Fakat, boynuz kulağı geçmiştir!

Dikkat ederseniz, Saidi Nursi, devletin ajansı tarafından, "İslam âlimi" olarak gösteriliyor. Oysa okuyan ve aklı olan herkes görür ki Saidi Nursi külliyatı, sayıklamalardan ibarettir. Saidi Nursi'nin kitaplarının hiçbir bilimsel değeri yoktur ama devletin valisi, bir tarikatın önderi kabul edilen bu kişinin doğduğu yere gelenlere hizmet etmeyi görev kabul ediyor!

***

Bir ara konuyla ilgili yazılarım üzerine, "Gerçek Nurcular da şimdi FETÖ denilen yapıdan şikâyetçidir. Saidi Nursi'nin eserlerini de değiştirmişlerdir" diye bizi uyaran dostlar da oldu ama fikrim değişmedi.

Çünkü Prof. Dr. Yümni Sezen'in "Dinlerarası Diyalog İhaneti" kitabında anlattığı gibi, Saidi Nursi, 1950'de Roma'ya, Papa 12. Pius'a Risale-i Nur Külliyatı'nı gönderdi. Saidi Nursi, Nur talebelerinin askere katılmak yerine Kur'an çalışarak zamanlarını değerlendirmelerini istiyordu. Ve Nursi'ye göre, çağın mütecaviz dinsizliğine karşı Hristiyanlarla ittifak sağlanabilirdi! Şöyle diyordu: "İman ehli, değil Müslüman kardeşleriyle, Hristiyanların dindar ruhanileriyle de ittifak etmek, ihtilafları nazara almamak, niza etmemek gerekir."

Fetullah Gülen de bunu yaptı işte!

***

Cemaatin Aksiyon dergisi 8 Aralık 2003 tarihinde kapağına Hz. İsa ikonu koymuş ve altına "İnsanlık onu bekliyor" diye bir başlık atmıştı. 45'inci sayfada da Prof. Dr. Suat Yıldırım'ın "Salat ve selam Hz. İsa için" başlıklı bir açıklaması vardı.

Yıldırım, şöyle diyordu:

"On dört asırdan beri dünya haritasını, doğrudan doğruya veya sonuçları itibarıyla şekillendiren Müslüman ve Hristiyan ümmetlerinin, Hz. İsa'nın şahsiyeti etrafında bütünleşerek hem kendilerini, hem de bütün insanlığı kurtarmaya yönelmeleri, hepimizin ideali olmalıdır. Bunun bazı emareleri de görülmektedir. Birbiriyle samimi diyaloğa giren Müslüman ve Hristiyanlar, belirli konularda dayanışmada bulunmaktadır."

***

Fetullah Gülen, "Dinlerarası diyalog misyonu"nun takipçisi olduğunu "Rabbin aciz kulu" imzalı bir mektubu Papa'ya elden vererek ilan etmişti!

"Dinlerarası diyalog misyonu" ise üçüncü bin yılda Asya'yı Hristiyanlaştırmaktır! 15 Temmuz'un asıl hedefi de buydu!

Biz bu projelere zamanında karşı çıktık ve AKP'yi de "Hristiyanlaşıyorsunuz" diye uyardık! Hâlâ meseleyi anlamış değiller!

Yazarın Diğer Yazıları