Sinan Oğan: Devlet acilen arınmalı!

Sinan Oğan: Devlet acilen arınmalı!
Devletin kılcal damarlarına kadar sızmış FETÖ yapılanmasının süratle temizlenmesi gereğini vurgulayan Sinan Oğan, yöneticilerin bu süreçte toplumun yüzde yüzünü kaynaştırıcı dil kullanmasının önemine dikkat çekti.

MHP Genel Başkan Adayı Sinan Oğan, darbe girişimi gecesini ve sonrasında Türkiye’de yaşananları YENİÇAĞ için değerlendirdi. 15 Temmuz gecesinin büyük bir terör eylemi olduğunu belirten Oğan, “İşin en can alıcı noktası ise hem Genelkurmay Başkanı’nın hem de Cumhurbaşkanı’nın etrafı bu FETÖ üyeleri tarafından sarılmış ama bunlardan ne Genelkurmay Başkanı’nın ne de Cumhurbaşkanı’nın haberi olmuş. Bütün bunların bir iç muhasebesi yapılmalıdır” dedi.

15 Temmuz’daki darbe girişimi gecesi yaşananları nasıl değerlendirirsiniz?

15 Temmuz gecesi yaşananları bir darbe girişiminden daha çok Türkiye’ye yönelik büyük bir terör eylemi olarak değerlendiriyorum. Gazi Meclisimizi bombalamak, sivil halka ateş açmak, Cumhurbaşkanı’na suikast düzenlemek vs. gibi eylemler darbe veya askeri kalkışma ile izah edilecek bir hadiseden daha çok, ancak Türkiye’ye yönelik topyekun bir terör eylemi olarak izah edilebilir. Eğer bu uçaklar ve helikopterler FETÖ’cülerin değil de PKK veya IŞİD’in elinde olsaydı onlar ne yapardı sorusunu sorduğumuzda alacağımız cevap onların da aynı eylemleri yapacağı şeklinde olurdu. 15 Temmuz gecesi yaşananları bu terör eylemine katılan komutanların ifadelerinden ve ordu komuta kademesinin ifadelerinden okuduğumuzda birçok konuda hayretler içerisinde kalıyoruz. Öyle anlaşılıyor ki, TSK içerisindeki birçok kuvvet komutanı bu terör eylemini bizimle beraber televizyonlardan öğrenmişler. Bu da gösteriyor ki, ülkede çok ciddi bir istihbarat zafiyeti söz konusudur. Ne TSK içerisinden bir istihbarat alınabilmiştir, ne emniyet istihbarattan ve ne de jandarma istihbarattan bir duyum, bir istihbarat alınamamıştır. Bizim hep ifade ettiğimiz terörle mücadeledeki istihbarat zafiyeti burada da kendisini göstermiştir. İşin en can alıcı noktası ise hem Genelkurmay Başkanı’nın hem de Cumhurbaşkanı’nın etrafı bu FETÖ üyeleri tarafından sarılmış ama bunlardan ne Genelkurmay Başkanı’nın ne de Cumhurbaşkanı’nın haberi olmuştur. Bütün bunların bir iç muhasebesi yapılmalıdır. Askeri, bürokratik sorumluluğun yanı sıra siyaseten de sorumluluk üstlenilmelidir. 15 Temmuz gecesi Türkiye büyük bir tehlike atlatmıştır. Bu vesileyle de büyük bir fırsat ele geçirilmiş ve FETÖ’nün inine tam olarak girilmiştir. Şimdi geçmişte karanlık kalmış cinayetlerin ve bu arada MHP’ye yapılan kaset kumpasının da sorumlularının artık bulunması ve kamuoyuna açıklanması gerekmektedir.

Darbe girişimi sonrası Türkiye'yi neler bekliyor?

Bu terör eylemi sonrası Türkiye’yi büyük bir temizlik harekâtı bekliyor. Devletin kılcal damarlarına kadar sızmış bu FETÖ’cülerin devletten temizlenmesi gerekir. Ancak böyle zamanlar bazen özensiz davranılır, bazen de birbiri ile şahsi meseleleri olanlar bunu fırsata çevirerek bu genel hava içerisinde sevmedikleri insanlardan kurtulma fırsatı olarak görürler. Böyle zamanlarda birbirini şikâyet etmeler artar. Devletin organlarının bütün bunları titizlikle ele alması gerekir. Ayrıca ilan edilen OHAL’in hem FETÖ ve hem de PKK ve IŞİD terör örgütlerinden kurtulma için bir fırsata çevrilmesi gerekir. Ancak masum insanların bu süreçte zarar görmemesine aynı zamanda demokratikleşmede ve demokraside kazanılmış mevzilerin kaybedilmemesine de azami özen gösterilmelidir. Devletin, vatana millete kast eden bu terör örgütünden arınması desteklenmeli, hainler cezalarını çekmelidir. Öte yandan, bu operasyonlar yıllardır FETÖ’ye karşı duran ve bu sebeple birçok kez zarar görmüş masum ülkücü kardeşlerimizin de içerisine karıştırıldığı bir sürece dönüştürülmemelidir. Bu temizlik işlemleri bir an önce bitirilip Türkiye yeniden normalleşme sürecine sokulmalıdır. Zira Türkiye’nin hem içeride ve hem de dışarıda acilen normalleşmeye ihtiyacı vardır.

Beştepe’de gerçekleşen liderler zirvesi hakkında görüşleriniz nedir?

Beştepe’de gerçekleşen liderler zirvesini olumlu buluyorum. Sanıyorum bu zirve bütün liderlere ders olmuştur. Zira son dönemde Türk siyasetinde seviye maalesef çok düştüğü için liderler bir daha birbirlerinin yüzüne bakamayacak derecede kötü söz ve hakarete varan ifadeler kullanmışlardı. Şimdi bu zirve gösterdi ki, her an liderler bir araya gelebilir ve gelmelidir. Dolayısıyla da birbirlerinin yüzüne bakmak durumunda olanlar konuşma ve davranışlarına da dikkat etmek durumundadırlar. Bu terör eylemi bir kez daha göstermiştir ki, hükümet olmak muhalefete kulak tıkamak demek değildir. Biz hem Meclis’te hem de diğer mecralarda defalarca FETÖ yapılanmasından bahsettik, bunların sadece ülke için değil hem de hükümet için de tehlike ve tehdit olduğunu ısrarla söyledik ancak AKP hükumeti bizim bu uyarılarımızı kulak ardı etti. Bizim bu söylemlerimizi siyaseten söylenmiş sözler olarak algıladı. Oysa bizim haklı olduğumuz o gün de belliydi bu gün de nettir. Özellikle de Ergenekon ve Balyoz operasyonları ile MHP’ye kaset kumpası konularındaki uyarılarımız çok netti. Yine 2010 referandumunda yargının cemaatin eline geçirileceğini ve bunun da büyük tehlike doğuracağını çok net sözlerle uyarmıştık.

Liderler zirvesi sonrası yansıtılan olumlu havayı nasıl değerlendirirsiniz?

Liderler zirvesinden çıkan olumlu hava son derece doğrudur ve Türkiye’nin buna ihtiyacı vardır. Terör destekçisi HDP’nin bu zirveye davet edilmemesi de doğrudur. Ancak bu olumlu hava Türk siyasetinde parti içi demokrasi mücadelesine de yansımalıdır. Diğer taraftan Türkiye’nin dört bir yanında meydanlarda demokrasi mitingleri yapılmaktadır. AKP’den sonra CHP de Taksim’de böyle bir miting yaptı. Ancak Türkiye’de demokrasinin asıl koruyucusu olarak MHP’nin böyle miting ve mitingler yapması ülkücü camianın ve Türk milletinin beklentisidir. Genel Merkezimizin bu konuda bir girişimde bulunması partimiz ve camiamız adına faydalı olur.

Türkiye bu kaos ortamından nasıl çıkar? Önerileriniz nedir?

Türkiye’nin kaos ortamından çıkmasının önemli ayağı olan liderler zirvesi olarak gerçekleşmiştir. Türkiye’nin önce siyaseten sonra da toplum olarak normalleşmesi gerekmektedir. Bu kalkışma ve terör eylemi neticesinde FETÖ’nün inine girildiğine göre dış barış kadar iç barış da yeniden sağlanmalıdır. Yüzde 50’yi evde zor tutuyoruz söylemleri terkedilmeli yüzde 100’ün kaynaşmasına çaba gösterilmelidir. Bu sebeple başta Cumhurbaşkanı’nın makamı ve görevinin de gereği olarak daha kucaklayıcı olmasını bekliyoruz. Bu darbe en çok da TSK’ya yapılmıştır. Bu terör eylemi neticesinde Özel Harekat Polislerimizin ve TSK Özel Birliklerimizin kayıp vermesi ve bunun dışında TSK’nın diğer birliklerinde kayıpların olmaması dikkat çekicidir. TSK baştan aşağı bu süreci arınma ve yeniden yapılanma olarak değerlendirmelidir. Ergenekon ve Balyoz sebebiyle mağdur edilenler yeniden göreve davet edilmelidir. TSK istihbari olarak güçlendirilmeli, GES yeniden TSK’ya devredilmelidir. Bu vesileyle ordunun seçme birliklerinde oluşan yeni bir terörle mücadele birimi oluşturulmalıdır. Türkiye sürekli terörle mücadele eden bir ülkedir. Güvenlik yapılanmasını da buna göre yapmak zorundadır. MİT iç istihbarat ve dış istihbarat olarak yeniden yapılandırılmalı, yeni yapılandırılacak terörle mücadelebirimi iç istihbarat birimi ile ortak koordine edilmelidir. Ayrıca hem doğal afetlerin hem de terörle mücadelenin yaşandığı ülkemizde yeni bir bakanlık ihdas edilmeli ve Doğal Afetler Bakanlığı kurulmalıdır. Bunu Meclis’teyken de kanun teklifi olarak sunmuştum ama kabul görmemişti. Şimdi yeniden gündeme getiriyorum inşallah bu defa dikkate alınır. Bunun dünyadaki örneklerinin adı aslında Olağanüstü Haller Bakanlığı’dır, ancak bizdeki OHAL ile karıştırılma tehlikesine karşın farklı bir isim önerdim. Hadisenin bir diğer önemli noktası da cemaatler konusundaki hükumetin tutumudur. Bir prensip olarak devlete şerik tanımamak lazım. FETÖ cemaatinden boşalan yerlere liyakata bakmadan başka cemaatler doldurulursa bir süre sonra başka sorunlar ortaya çıkar. Türkiye normalleşmek istiyorsa liyakata bakılarak atamalar yapmalı, cemaatleri devlet yönetiminden ayırmalı ve milli ve manevi değerlerimize hürmette kusur etmeden laik Cumhuriyet değerlerine daha sıkı sarılmalıdır.