“60 Yılda 60 Yeni Oyun”  sloganıyla Devlet Tiyatroları, sahnelerine yeni oyunları kazandırmaya devam ediyor. İşte “Sinek Kadar Kocam Olsun, Başımda Bulunsun”  bunlardan bir tanesi...
Eser oldukça ilginç. 12 ayrı kadın tipinin yaşantısını ve hepsinin ayrı ayrı öyküleri olan kocalarını anlatıyor. Bu kocaların her biri başka bir yaşam öyküsüne sahip. Kimisi yakışıklı bir adam, kimisi cüce, kimisi bir gariban, kimisi cafe sahibi, kasap, demiryolcu, oyuncu, bankacı, ayyaş hatta futbolcu dahi var aralarında. Eser farklı hayatların insanlarını ve onların eşlerini anlatıyor.
Kadınların ilişkiyi taşıma sorumluluğunun yanı sıra hem kendilerinin hem de başkalarının hayatlarını nasıl sırtlandıklarını görüyoruz. Özellikle çocuklarının  ne kadar önemli olduğunu görüyoruz. Eserin yazarı Hatice Meryem. Aslen bir ekonomist. Kısa bir süre  bankacılık ta yapmış. Hâlâ sanatla kol kola yürümeye devam ediyor. Bu güzel eser 2002 yılında yazdığı kitabından oyunlaştırılmış.
Kuvvetli bir gerçeklikle ama mizahla ve sevgiyle kurulmuş “eş durumu” fantezileri...
“kadınlık durumlarındaki”  ezilmişliği, yoksunlukları, ama onunla beraber direnme ve ayakta kalma yollarını da yansıtıyor.
Hatice Meryem’in eseriyle ilgili yorumları ilginç. Bir kadının birisinin karısı olma ve bu yolla toplumda kendine bir yer bulma çabasına oldu olası sıcak bakmamış ve bundan hep rahatsız olmuş.
Açıklamasında; “Tüm zorluklarla farklı profillere rağmen, hatta hayatın kadına yüklediği rolün ve ismin hem anne hem eş olmasına rağmen kadınların ’bu hayat çekilmez’ serzenişleri olsa da evlilik fikrine katiyen şüpheyle bakmıyorlar.
Şartlar ne olursa olsun evlilikten mutluluk duyuyorlar” diyor. Eserdeki 12 kadın da harika, hepsi birbirinden üstün performanslarla oyunun nabzını tutuyor.
Oyunun yönetmeni ilk denemesiyle iyi bir sınav veren Funda Mete. Esprilerle bezenmiş, vurucu ve izleyenin yüreğine ulaşan rejisiyle bence notu yüksek. Dekor Ceren Karahan, Işık düzeni Zeynel Işık.
Oyuncular; Berrin Demir, Elvan Eker, Gülçin Yaşaroğlu, Gonca Erçil. Oyun baştan sona müthiş bir hareketlilik içinde akıp gidiyor. Oyunculuğun müthiş bir görselliğe dönüştüğü eser 80 dakikalık bir şölen tadında. Bu turda mutlaka izlenmeli. Kaçırmayınız. İyi seyirler diliyorum.