Sınırları aşan yağlı ilmek
Sözde Ermeni soykırım tasarısının ABD Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komitesinde kabul edileceğini (30 Ocak 2010 tarihli) yazımızda ifade etmiştik. Dolayısıyla fazla şaşırmadığımız bu karar, bağlayıcı olmamakla birlikte sembolik bir anlam taşımaktadır. Kimse kimseyi kandırmasın bu sonuç son dönemde normalleştiği söylenen Türkiye-Ermenistan ilişkilerine büyük bir darbe vurmuştur. Bu sebeple komisyonun aldığı kararı abartmadan önemsememiz gerekir. Öncelikle tasarının kabul edilmesi madalyonun iki yüzünü de hatırlamamızı sağlamaktadır. Zira ortada iki farklı Ermenistan vardır. İlki soykırım ve sınır kapısı tartışmalarından beslenerek küresel güçler tarafından kontrol edilen ya da bizzat o gücü harekete geçiren lobi adı altındaki güç merkezleridir. İkincisi ise sefalet içerisinde, geleceğinden umutsuz, önüne konulan gerçek dışı belgelerle kandırılmış ve dünyaya yabancı bırakılmış Ermeni halkıdır. Ancak halkın önemli bir kısmının bahsedilen oyunda istekli olduğu söylenebilir. O halde Ermeni lobisinin öteden beri bütün tavizlere rağmen sürece katkı sağlamış bir Türkiye’ye mesajı “Biz normalleşme yerine tek taraflı pes etmenizi istiyoruz” olmuştur. Kendi halkına ise yine açlık yine sefalet ve yine umutsuz yarınlar vaat etmektedir. Peki Sarkisyan’ı onlardan ayırabilir miyiz? Güç dengelerini gözden geçirirsek işte bu mümkün değildir.
Oyun içinde oyun
Türkiye’nin temel yanlışlığı, sürecin ABD tarafından destekleneceği ve Ermenistan’ın sınır komşumuzda yer alan halktan ibaret olduğuna inanmasıdır. Karşımızdaki aslında Sarkisyan ya da sınırımızdaki halk değil, Ermeni lobisidir. Bunun içerisinde ABD kaynaklı merkezler de bulunmaktadır. Çünkü Türkiye, Avrasya’daki yeni düzenleme sürecinde pek çok istek ve dayatma ile karşı karşıya kalacaktır. İncirlik üssünde açılım, Afganistan’a asker gönderme, K.Irak’ın şekillenmesi, sıkıntılı bölgelerde taşeronluk vs. pek çok talebin hedef noktası Türkiye’dir. Buna göre komisyonun aldığı kararın ABD Meclisi ve Obama tarafından onaylanması bir mucizedir. Baksanıza böyle bir yağlı ilmeği Türkiye ve Ermenistan halkının çıkarları için feda etmeleri mümkün müdür? Gerçekten duygusal davranmamak gerekir. Karar meclisten geçerse tazminat taleplerinin eli hayli güçlenmiş olacaktır. Tarihsel sebep ve sonuçların bilim adamları tarafından irdelenmesi yönündeki en iyimser ihtimal bile bu karar karşısında geçerliliğini yitirecektir.
Bir başka önemli husus da Türkiye’nin hâlâ lobi kavramının şifresini çözememiş olmasıdır. Geçtiğimiz günlerde bir heyet bu konu sebebiyle ABD’de bulunmuş. Üstelik yeni de değil; yıllardır yapılır bu. Peki sonuç? Oysa lobi uzun soluklu, hedef odaklı, çağdaş bir anlayışla ve işin uzmanları tarafından sürdürülmelidir. Mesela bu konuda dünya çapında bir sinema filmi çekme gücünüz ve iradeniz yoksa boşa uğraşmayın. O yaptığınız lobi değil sadece beyin jimnastiği ve bildiri sunmak olacaktır.
HABERLENDİRME
Azerbaycan Türkiye İşadamları Derneği’nin Altın Çark ödülleri sahiplerini bulmuş. Türk dünyası ile ilgili çalışmaları ve TÜRKPA’nın kuruluşuna katkılarından ötürü yılın bilim adamı ödülü Prof. Dr. Abdulhaluk Çay’a verilirken, TBMM Başkanı Mehmet Ali Şahin, TOBB ve eski Meclis Başkanı Köksal Toptan da bir ödül alacakmış.