Sıracalı

Eskilerde bazı hastalıkların yaygın ve öldürücü olduğu bilinen bir vakıadır. Bu hastalıkların en başında da verem gelirdi. Diğer adıyla tüberküloz olan bu hastalığın akıntılı ve müzmin lenf düğümü şişliği şeklinde olanına sıraca denir. Bu hastalığa yakalanmışlara da sıracalı denirdi.
Karacaoğlan bir şiirinde;
“Sıracalar çıksın nazik teninde
Dilerim ölesin tatlı deminde. ”
diye ahını dile getirmemiş midir? Eh hasta insanın ne yapacağı pek belli olmaz. Nedeni ise acıma hissini kullanarak, sağlıklı insanların onurunu kırmaktır. Ne acı ki son zamanlarda bazı sıracalılar adamdan sayıldıkça kerameti kendinde sanarak, saçma sapan konuşmalarla gündem oluşturmaya çalışıyor. Esas acı olanı ise o sıracalının ruh halini bilmeyen ülke yöneticileri güya yardım etme adına veya görevleri gereği pof poflamaya devam ediyor. Onu onore ederken milyonların onuruyla oynadıklarını umursamıyorlar.
Düne kadar adı sanı bu millet tarafından hiç duyulmayan biri olan Şivan Perver ortaya çıkarak TRT şeş’te konser vermek istediğini söylüyor. Sen misin bunu söyleyen PKK başlıyor tehdide. Kürt açılımı mimarları ve destekçileri olan medya başlıyor timsah gözyaşlarına.
Öyle bir hava oluşturuldu ki her gün medyada birinci haber olarak sunuluyor ki sanki dertlilere deva dağıtılıyordu. Sadece medyamız mı? 73 milyonu temsil ettiğini iddia edenlerden bakanın biri olaylara dayanamayıp o kişiyi ziyaret için yâd ellere gidiyor. Malum kişinin isteklerini gözyaşları içinde dinleyen, ağlamayı bir marifet sayan bakan konuyu Kültür Bakanına iletir. Kültür Bakanı ise kişinin müracaatı halinde Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrasının emrinde olacağını ilan ediyor.
O sıracalı ise orkestra falan istemeyi bırak, geçen yılki Komkar grubu tarafından düzenlenen Nevruz konserinde Türkçe ve Kürtçe yaptığı konuşmasında Kürtlerin dillerinin yasaklandığı gerekçesiyle Türklerden “Nazi ruhlu ve faşist” diye söz ediyor. Aynı sıracalı “Allah kahretsin Türk dilini başımızdan defedelim” derken benzeri ifadeleri AKP ve CHP için de söylüyor.
Bu ifadeler birileri için bir anlam ifade etmeyebilir. Ancak dünyada yaşayan ve Türkçe konuşan üç yüz elli milyon Türk için bir hakarettir. Siz yetmiş üç milyon Türk’ü temsil ettiğini söyleyenler bu hakareti nasıl kabul edersiniz. Yeri geldiğinde Türk medyasıyız diye böbürlenenler niçin susuyorsunuz. Yoksa değilsiniz de bizi mi aldatıyorsunuz.
Desenize ha s....... diyenlere ne söyledik ki. Kaldı ki bugün bunlar söyleniyor ve söyleyenler ödüllendiriliyorsa müsebbipleri kimler. Açılım adına, üniversitelerde enstitüler açan. Yer isimlerinin değiştirilmesine öncülük edenler. Çarşı ve pazarda iki dilliliğe izin verenler. Devlet memurlarına Kürtçe öğrenmeyi emredenler. Camilerde vaazları, Mecliste grup toplantılarını Kürtçe yaptıranlar. Devlet televizyonunda özel kanal tahsis edip o kanalda halka Kürtçe hitap edenler kimlerdir.
Lazların ve Çerkezlerin anadillerinde eğitim isteğiyle sokaklara dökülmesine vesile olanlar. Acaba bir gün gelip de benim ses bayrağıma hakaret edileceğini, ileriki dönemlerde o bayrağın yerinde başka ses bayraklarının dalgalanacağını bilmiyorlar mıydı? Elbette biliniyordur.
Ne diyor Gaspıralı “Türk’ün vatanı Türkçenin konuşulduğu yerdir” Yoksa Anadolu Türk’ün vatanı olarak görülmüyor mu? İlkel ve kısır bir dille büyük medeniyetlerin kurulamayacağını bu sıracalılar öğrenmediler mi? Unutulmasın ki “milli değerlerin korunması, milli dilin korunmasına bağlıdır”. Görülen o ki milletimizin milli değerleri birileri tarafından korunmadığı gibi, yok ediliyor.
“Dillerini vatanları kadar kutsal saymayan milletler, ayakta kalamazlar! Vatan, eğer kültürün damgasını taşıyorsa vatandır” sözü unutulmamalıdır.
Prof Patrick D. Moynihan bir ifadesinde diyor ki: “Bir bölgede çarşıda pazarda millet devletin dili yerine yerel dillerle anlaşıyorsa er geç bölücülük başlar”. Sanki bugün benim ülkemde yaşananları önceden görerek söylenmiş söz.
İllaki karanlığın neye benzediğini görmek için ışığı söndürmek mi lazım. Türk’e ve Türkçeme hakaret eden ve onlara destek veren sıracalılar acil tedavi edileceklerdir. Tedaviye cevap vermeyen hastaların sonu ise malumdur.
Türk’üz gururluyuz. Dilimiz Türkçedir. Rüyalarımızı Türkçe görür, türkülerimizi Türkçe söyleriz. Bu yüzyıla da Türkçe damgasını vuracak. Gelin ses bayrağımız altında toplanıp meydanı sıracalılara bırakmayalım.

Yazarın Diğer Yazıları