​Sırada "itibarsızlaştırma" darbesi var

​Sırada "itibarsızlaştırma" darbesi var
Siyasetçilerin de, sokaktaki vatandaşın da en çok konuştuğu konu şu..FETÖ'den ikinci hamle gelir mi?FETÖ, iktidarı alaşağı etmek için yeni bir atak yapar mı?

Hükümetin bazı üyeleri 'O defter kapandı, FETÖ'cüler artık kılını kıpırdatamaz' görüşünde ama hükümetin resmi politikası böyle değil..

Hükümet ikinci darbe tehlikesini canlı tutmak istiyor..

Stratejik karar..

Darbe tehlikesini canlı tutmak iktidarın tabanını canlı tutmaya, konsolide etmeye yarardı, yaradı da..

Peki ya ekonomi?

Piyasada yaprak kımıldamıyor...

Esnaf siftahsız dükkan kapatıyor..

Dolar üç liraya oturdu..

Başka söze gerek var mı? 

***

Şu bir gerçek.. Hükümet ülkeyi OHAL'le yönetmeyi sürdürdüğü sürece; kredi kartı taksitlendirmeyi 9 aydan 12 aya değil, 24 aya da çıkarsa piyasa kendine gelmez..

OHAL demek; iktidarı devirmeye yönelik tehlike var demek..

OHAL demek; yatırımcı için risk var demek..

OHAL demek; iktidarın sorgusuz sualsiz her şeyi yapabilmesi demek..

OHAL demek; yatırım için riske girme demek..

OHAL demek; otur bekle demek..

OHAL demek; Meclis devre dışı demek..

OHAL demek; yürütmenin, yasamanın görevini de üstlenmesi demek..

***

Bu haller yabancıyı korkutur..

Bu haller işadamını ürkütür..

Bu haller parası olanı düşündürür..   

***

Gelelim kritik soruya..

FETÖ'cüler yeni bir darbe girişiminde bulunur mu?

Silahlı kalkışma imkansız ama boş durmayacaklar; başka yöntemler deneyecekler..

Mesela; biriktirdikleri mailleri deşifre ederek..

Biriktirdikleri telefon konuşmalarını sosyal medyaya vererek..

Ellerinde tuttukları devletin gizli belgelerini internete salarak..

Memleketi karıştırmaya..

Bazı kişileri itibarsızlaştırmaya çalışacaklardır..

Mehmet Tezkan Milliyet

 

***

 

Biat bekliyorsa, çok yanılıyor

-------

İkide bir "Yenikapı ruhu"ndan bahsediliyor.

"Yenikapı ruhu" diye bir şey var mı? Varsa nedir, nasıl bir şeydir bu ruh?

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Meclis'in yeni yasama yılını açarken yaptığı konuşmada "Yenikapı ruhunu titizlikle korumak hepimizin sorumluluğudur" dedi. "Yenikapı ruhu" ülkenin birlik ve beraberlik içinde bulunması, tüm tehlikelere karşı sıkılmış tek yumruk gibi olması anlamına geliyor.

Elbette ki çok güzel bir şey...

Fakat bu "birleştirici" olma görevi Cumhurbaşkanı'ndan başlar. Önce Erdoğan bütün milleti kucaklayacak, birleştirici olacak ki, 80 milyona yaklaşan tüm ulus birbirini sevecek, birlik ve beraberlik içinde olacak.

Oysa Sayın Cumhurbaşkanı, bir gün güzel konuşuyor "Artık değiştim" mesajları veriyor, sonra da durup dururken "Lozan'ı bize zafer diye yutturdular!" gibisinden, ülkenin en az yarısını inciten sözler söyleyerek değişmediğini gösteriyor!

Bu durumda "Yenikapı ruhu" sadece Erdoğan'ın düşüncelerini kabul etmek, onu desteklemek, kısacası ona biat etmek anlamına mı geliyor?

Beyefendi "Yenikapı ruhu" derken bunu kastediyorsa, çok yanılıyor..

Rahmi Turan Sözcü

 

***

 

Hazine garantili borç zirvede

------

Hazine garantili borç, tarihi zirveyi gördü: 12 milyar 46 milyon dolar.

Bu kalem aslında bizlerin vergileri üzerinden verilmiş bir taahhüt. Basit anlatımla, kamunun dış borç aldıktan sonra geri ödemesinde sorun çıkarsa, Hazine'nin devreye girerek "ben öderim" dediği tutarı anlatıyor. "Kamu" derken de kamu kurumları, bankaları, yatırım, kalkınma bankalarının, dışarıdan aldığı borçlar kastediliyor.

2001 krizinin ardından, restorasyon sürecinde ekonomiye verdiği tahribat analiz edilerek yeni bir yasal çerçeveye kavuşturulan Hazine garantileri son beş yılda hızlı bir artış gösterdi.

Hazine Müsteşarlığı'nın geçen cuma açıkladığı 12 milyar doların karşısında, on yıl önce 4.3 milyar dolar yazdığını anımsatırsak, yazının girişinde neden "tarihi zirve" dediğimiz daha iyi görülebilir.

(...)

İçinde bulunduğumuz ekim ayı, belki bu muammanın yanıtlarını da göreceğimiz OVP ile Meclis'e sunulacak 2017 bütçe tasarısı bakımından ekonomide, ağırlıklı öneme sahip.

Yoğunlukla bankaların dış borçları için verilen Hazine garantilerindeki artış ile savaş tezkeresinin kabulüyle yoğunlaşacak güvenlik harcamalarının Maliye ve Hazine'nin ekim ayı sınavını zorlaştıracağını şimdiden söyleyebiliriz. Buna bir de arka arkaya devreye giren 3. köprü ve Osmangazi Köprüsü ile aralık ayında açılacak Avrasya Tüneli'ni ekleyin.

Üç büyük altyapı projesi "millî irade"yi konsolide etmeye yarayabilir. Ne ki, Hazine'nin "geçse de geçmese de" ödeyeceği alım garantileri nedeniyle el daraltıcı bir nitelik taşıyor...

Çiğdem Toker Cumhuriyet

 

***

 

Tayyip Bey yapar, Kemal Bey yapamaz

------

Başbakan Binali Yıldırım şöyle demiş:

"Lozan üstünden siyaset yapmak bir şey kazandırmaz."

 Binali Bey'in böyle dediğini duyunca... İlk tepkim şu oldu: "Yoksa yoksa... Binali Bey, Cumhurbaşkanı Erdoğan'a mı laf dokunduruyor?"

Hemen sonra fark ettim ki... Öyle değilmiş.

Meğer Binali Bey, Kemal Kılıçdaroğlu'na söylüyormuş bu sözü.

*

Binali Bey'e göre...

Peki Binali Bey, sorarım size:

Lozan üstünden siyaset yapmak, Cumhurbaşkanı Erdoğan'a bir şey kazandırır mı?..

Ahmet Hakan Hürriyet

 

***

 

Komedi

-----

Cemaatin okullarında "gizli toplantı odaları" bulunuyor. İki günde bir yandaş medyada şöyle bir haber görüyoruz;

"Cemaatin falanca okulunda gizli toplantı odası bulundu."

Sonra çarşaf gibi fotoğraflar yayınlanıyor. Altında "mor odanın gizemi" veya "Bu odada şifreler veriliyordu" türü başlıklar.

Güler misiniz ağlar mısınız?

Yahu cemaatin bütün okullarının en üst katlarının toplantı salonu olduğu bilinen bir gerçek.

Bugün saraya yaranmak için cemaate her türlü hakareti edenlerin tamamı bu okulların en üst katlarındaki toplantılara en az bir kere katılmışlardır.

Bu salonlarda öğrencilere olduğu gibi her okulun çevresindeki esnafa, emeklilere dini telkinler yapılırdı. Bunları zaman zaman dile getirirdik, "nedir bu rezalet" diye eleştirirdik, şimdi şaşırmış gibi yapanlar "Yeter artık yaptığınız ayırımcılık, insanların dinlerini öğrenmelerinden niye rahatsız oluyorsunuz" diye saldırırlardı. Şimdi bütün riyakarlıklarıyla "vay canına okullara bile gizli toplantı odaları koymuşlar" diye güya şaşırıyorlar...

Can Ataklı Korkusuz

 

***

 

Uyduruk Hadisçi Ruhu!

------

Yenikapı ruhu pörsüdü.

Uyduruk hadisçi ruhu diri, canlı.

(...)

Kuşkusuz, Burdurlu öğrenciler içinde çok parlak, başarılı, pırlanta olanlar var. Ancak genelde üniversiteye girişte; temel matematik testinde ve fen bilimleri testinde 40 soru içinden sadece 2 ya da 3 cevabı doğru bilebilmiş öğrenci sayısı çok fazla. Türkçe sınavlarında ve Sosyal sınavlarında ise 10 üzerinden 3 puan bile alamayanların sayısı rezalet ötesi bir yüzdeye varıyor. Yüzde 25'i dökülüyor.

Bu eğitim ve öğretim kalitesiyle; Burdur şehrinin ilk, orta, lise okullarını bitirenler hayatta nasıl başarılı olacaklar?

Burdur Milli Eğitim Müdürü Mahmut Bayram, eğitimdeki bu kötülüğü gidermek için başını taştan taşa vurdu, gecesini gündüzüne kattı. Bakan'ı, bakanlık üst yönetimini, müsteşarları, Başbakan'ı uyardı. Hatta Ankara'da sarayın kapısına dayandı, Cumhurbaşkanı'na "eğitimde Finlandiya ile Singapur'u yakalama yollarını gösteren bir raporla birlikte uygulanabilir proje" sundu.

* * *

Öyle mi yaptı dersiniz?

Hayır!

Ne kendini üzdü. Ne rapor yazdı. Ne proje sundu. Oturduğu yerden Hadis uydurdu.

Burdur Milli Eğitim Müdürü Mahmut Bayram, "Bir kadın evinden süslenip çıkıp, evine dönene kadar kaç erkeğin şehvetini tahrik etmişse o kadar erkekle zina yapmıştır. (Hadis-i Şerif Tirmizi-111" diye sosyal medyadan yayın yaptı.

Diyanet, "böyle bir hadis yok, uydurma" diye açıklama yaptı. Ancak ne Milli Eğitim Bakanı, ne Başbakan, ne Cumhurbaşkanı, bu müdür için soruşturma açtırıp "hadis uydurma ihtiyacını neden duydun?" diye sordu.

Uyduruk hadisçi! Hz. Muhammed'e hakaret etti. Dine küfür etti. Ona dokunan yok...

Necati Doğru Sözcü