Sistem yutturmacası

Okullarımızda idarecilerimiz görevleri başındalar. Önümüzdeki eğitim-öğretim yılının hazırlıklarını sürdürmekteler. Öğretmenliği yan gelip yatma yeri olarak gören zihniyete rağmen, eğitime sorunsuz bir başlangıç yapma adına fedakârane çalışıyorlar.
O çile ve vefakârlık mesleğinin sahibi öğretmenlerimiz sadece okullarının eksikleriyle uğraşmayıp, bir de çok bildiğini zannedenlerin yaptıkları mevzuatlara uyum sağlamak için mücadele veriyorlar. Her türlü çalışmaya rağmen, sorunların bir çoğunun da içinden çıkılamaması ise ayrı bir sıkıntı oluşturuyor.
Son günlerin en büyük sorunu ise liselere kayıt yaptıracak çocukların ve idarecilerin de karşısına çıkan, aşılması zor mevzuat uygulamalarıdır. Bakanlık ise yaptığı mevzuatı savunurken, ey veliler ne oldu size, dün biz bu mevzuatı yaparken alkışlıyordunuz diye sorup geri adım atmayacağını söylüyor.
Tartışılan yeni sistemle, genel liseleri Anadolu Liselerine dönüştürerek sınıflardaki öğrenci mevcutlarını otuz kişiyle sınırlandırmıştır. Bu durum ise öğrenci sayılarının fazlalığı nedeniyle okullarımızda fiziki mekân sorununa neden olmuştur. Ayrıca 4+4+4 sistemiyle de eğitime bu yıl fazladan 450 bin yeni öğrencinin de katılımıyla birlikte fiziki mekân ihtiyacı daha da artmıştır.
Her yerde sınavları kaldırıp, öğrencileri rahatlatacaklarını övünerek anlatan iktidar, getirdiği bu yeni sistemle çocukların SBS sınavlarında aldığı puana göre okullara kayıt olma imkânı tanıyarak, yeterli puanları alamayanları ise dışarıda bırakmak suretiyle çocukların rahatlaması yerine kimyalarının bozulmasına neden olmuştur.
Liseye kayıt olması gereken 1 milyon 270 bin çocuktan SBS sonuçlarına göre ancak 690 bini fen, Anadolu, öğretmen ve sosyal bilimler lisesine kayıt yaptırabilirken, geriye kalan 580 bini açıkta kalmıştır. Dışarıda kalan bu çocuklara ise yapılan mevzuat değişikliği ile meslek liseleri, imam hatip liseleri, açık lise ve özel liselerin yolu gösterilmiştir.
Yapılan bu değişiklik irdelendiğinde ise görülenler hiç de hakkane olmayıp, çıkar ve ideoloji üzerine kurgulanmış bir oyunun oynanmasıdır. Dışarıda kalan çocuklarımızı kabul edecek ne meslek lisesi ne de imam hatip liselerinin fiziki kapasiteleri yeterlidir. Mesleki eğitime önem verdiğini iddia eden bir iktidarın, meslek liselerindeki demode olmuş ve hiçbir kuruluşta kullanılmayan atölye malzemeleri ve uygulatılan programlarıyla, ne ara insan gücü yetiştirebilmekte, ne de çocukları üniversiteye hazırlayabilmektedir. Yüz kişiye yaklaşacak sınıf mevcutlarıyla da ancak çocukları oyalamak için yapılan büyükler kreşi olacaktır.
İmam hatip liselerinin durumu ise daha da farklı olup, Başbakan’ın kendisinin de imam hatipli olması, düşündüğü dindar neslin yetiştirilmesi, geçmişten beri beslenen kinin intikamının alınması ve gelecek için ideolojik yığınların oluşturulması için hazırlanan bu mevzuatla bazı çocukların kurban seçilmesidir. Bu okullar için alt yapı önemsenmeyip, önemli olan gelecek öğrenci sayısının çoğaltılmasıdır.
Özel okullar konusunda ise geçmişten beri tasarlanıp da, tepkiler nedeniyle başarılamayanların şimdi sisteme verilen ince bir ayarla çalıştırılmasıdır. Yapılan bu değişiklikle diğer bir amaç ise, çocukları pazarlamak suretiyle yandaşların zengin edilmesidir. Açık öğretimde ise işsizliği önlemiş olma, ülkedeki eğitimli sayısını belli yerlere yüksek gösterme ve vatandaşı oyalama çabaları yatmaktadır. Nitekim tüm bunlarda da başarılı olunmuştur.
Sevgili vatandaşım, değerli veliler. Bakıyorum da kafanızı iki elinizin arasına almış kara kara düşünüyorsunuz. Dün bizler eksikleri anlattıkça, sizler ilk defa başa böylesine halkını düşünen dindar bir iktidar geldi. Tabii ki çekemediğiniz için iftira ediyorsunuz diyordunuz. Hatta inadına AKP diyerek yapılanları alkışlarken elleriniz patlıyordu.
Ne oldu şimdi? Neden ağlıyorsun? Mırıldanırken ah ellerim kırılsa, dilim lal olsa da bunları yapmasaydım dediğini duyuyorum. Göreceğiz bakalım ne kadar samimisin.
Buyur bakalım şimdi ne yapacaksın? Paran varsa yolunmak üzere özel okullara doğru yollanacaksın. Paran yok mu? O zaman falancanın çocuğu okuyormuş desinler diye meslek lisesine veya o çok sevdiğin iktidarına militan yetiştirmek üzere arka bahçe olan okula göndereceksin.
En iyisi sen ne yap biliyor musun? Çocuğunu ver bir Çıraklık Eğitimi Merkezi’ne hem üç beş kuruş getirir, hem de yarınlarda bir dükkân sahibi olup kimseye muhtaç olmaz. Sen de bir ağaç gölgesine oturur, çayını yudumlarken o çok sevdiğin iktidarına methiyeler dizersin.

Yazarın Diğer Yazıları