MEDYA POLEMİK

MEDYA POLEMİK

Sindirmeye mide lazım!

Çanak soru soruyorsun.
Ne diyorsa yazıyorsun.
Doğru mu söylüyor?
Yalan mı atıyor?
Araştırmıyorsun.
Buna biz gazeteciler aramızda  “çanak söyleşi”  diye dudak bükerek bakarız. Hürriyet Gazetesi’nin yazarlarından Vahap Munyar, “Milletin a’......’na koyacağız...”  küfrünün sahibi Mehmet Cengiz ile  “çanak söyleşisi yapıp” yazdı.
-Çok küfür eder misiniz?
-İyi bir şey değil ama maalesef lügatımızda var.
-Siz o küfrü kime ettiniz?
-O tapeleri hazırlayan polisler bile, yakışıksız cümlede geçen  “millet” kelimesi için  “Bu kelimeyle rakiplerini kastediyor”  diye özel not düşmüşler... Ben ülkemin her köşesinde iş yapıyorum... Milletime küfredecek kadar aptal mıyım?
***
İşte bu kadar!
Aklandı küfürbaz!
Oldu büyük işadamı!
77 milyon millete küfretmemiş(!) Devletten fabrika, arsa, bina, liman, baraj, elektrik santrali, elektrik dağıtımı, tarihi köşk, rantı yüksek imar izni, hava limanı, boğaz köprüsü, oto yol inşaat ihaleleri alırken karşısında bu işlere talip diğer işadamlarının tümünün “a......’na koyduğunu...” ilan etmiş.
Yerseniz!
 “A......’na koyduk.”
Oldu başarı narası!
Zafer marşı!
(...)
Son 12 yılın ihale kralı oldu.
Kamuda ihale bırakmadı.
Hemen hepsini aldı.
İktidar destekçisi gazete ve TV’lerde yüksek maaşlarla yazı yazanları beslemeye devam etmek için  “para havuzlarını organize”  etti. Havuz organize etmek için dönemin ulaştırma bakanı Binali Yıldırım ile yaptığı telefon konuşmaları, Meclis’te Yüce Divan oylaması bekleyen fezlekelerin de içinde yer aldı.
Fezlekelerin içine etti.
Liberalizmin içine etti.
Özelleştirmenin içine etti.
Serbest piyasanın içine etti.
Özgür basının içine etti.
Son 12 yılda, yap-işlet-devret ihaleleri de dahil, devletten 100 milyar TL’den fazla iş aldı. 30 kamu ihalesi kazandı, büyüdü. Devlet bankaları bu işadamına krediler açmak için yarıştılar. Devletin Hazinesi küfürbaz işadamının aldığı büyük çaplı kamu işlerine dış bankalardan kredi bulsun diye kefil de oldu.
Rekabetin de içine etti.
Kamunun da içine etti.
Devletin de içine etti.
İktidarın da içine etti.
Temiz siyasetin de içine etti.
Demokrasinin de içine etti.
***
Tablo ibret vericidir.
Yeni Türkiye diyorlar.
Yeni Türkiye tablosudur.
Dikkat çekmek isterim.
Görmeye göz isterim.
Sindirmeye mide isterim.
Necati Doğru Sözcü
 

Paralel zulüm güçleri
Kur’an, paralel zulüm güçleri karşısında Tanrı’nın desteğini alabilecek tek kuvvet görüyor: Ezilip horlananlar. Allah bu ezilip horlananların yanında olacaktır. Yeter ki bu ezilip horlananlar, gerçekten mazlum olsunlar. Yani yeter ki adam olsunlar. Şu beyyineye bakın:
“Biz istiyoruz ki, yeryüzünde ezilip horlananlara bağışta bulunalım, onları önderler yapalım, onları mirasçılar haline getirelim. Ve yeryüzünde onlara imkân ve kudret verelim. Firavun’a, Hâman’a ve onların ordularına da korkmakta oldukları şeyleri gösterelim.”  (Kasas, 5-6)
Paralel zulüm güçleri karşısında mücadele veren ezilenler cephesi, öncelikle şunu bilmelidir:
“Gerçek olan şu ki, Firavun, Hâman ve bunların orduları yanlış yoldaydılar.”  (Kasas, 8)
İkinci gerçek şudur: Paralel zulüm güçleri, zaman zaman bazı menfaat çekişmeleri yüzünden birbirlerine öfkelenebilir, hatta birbiriyle kapışabilirler. Ezilip horlananların en büyük zaaflarından biri işte bu sırada ortaya çıkmaktadır. Ezilip horlananlar, bu paralel zulüm güçlerinden birine veya ötekine destek verir bir tavır takınma hatasını işleyebilmekte, böylece,  “Zalimlere eğilim göstermeyin”  emrini çiğneyebilmekteler.
Zalime desteğin gerekçesi olamaz. Paralel zulüm güçlerinin tümüne birden tokat vurulamıyorsa tarafsız kalarak Tanrı’nın ve tarihin kararını beklemek lazımdır. Paralel zulüm güçlerinin ortaklıklarıyla yürütülen zulümlerden acı çekmiş olanlar, bu paralel güçler arasındaki yapay-geçici ve çoğu zaman göstermelik dalaşları bahane ederek bunlardan birine eğilim havasına girerlerse, Allah, ezilip horlananlara verdiği desteği geri çeker. Kur’an’ın yolu, yöntemi budur. Ra’d suresi 11. ayetin bu yoldaki beyanı açıktır.
Paralel zulüm güçleri arasında tercih yaparak, Allah’ın zalimler için kestiği faturayı ödenemez duruma düşürenler, daha önceden mazlum da olsalar, bu yaptıklarıyla zalimler listesine girerler. Ölümsüz ilke şu ayette verilmiştir:
 “Biz, zalimlerin bir kısmını bir kısmına, kazanır oldukları şeyler yüzünden dost/yardımcı/ yönetici/önder yaparız.”  (En’am, 129)
(...) Müfessir Elmalılı, bu ayeti açıklarken şu müthiş tespiti yapıyor:
 “Zalimler, icraatlarındaki ortaklık ve benzerliklerinden dolayı birbirlerini mazur göstermek isterken, haşir günü (hesap verme zamanı) suçlarını itirafta, ceza ve sorumluluk konusunda da bir ortaklık sergileyerek bu kez hem kendi suçlarını ikrar hem de eski dostları aleyhinde tanıklık ederler. İlahî ilim ve hikmette bu bir değişmez kuraldır.”  (Elmalılı, Tefsir, 3/2054)
Tanrısal kural bu ise, zalimler arası suç itirafları başlayıp kapışma meydan yerine intikal etti-ğinde, ezilip horlananlar taraf olmamalıdır. Böyle bir taraf olmanın vicdanî, dinî, aklî hiçbir gerekçesi olamaz.
Yaşar Nuri Öztürk Yurt

Kim bu “köpek”?
...Özellikle ıssız ara yollardan geçerken...
Arabamı defalarca köpekler kovalamıştır.
Çoğunda umursamadım.
Ama gün oldu, canım sıkıldı, aniden durdum.
O ağzından salyalar akarak havlayan...
Yakalasa parçalayacak köpekler ne yaptı, biliyor musunuz?
Hiç...
Hiçbir şey...
Nasıl araba zınk diye durduysa...
Onlar da durdu.
Ve hiçbir şey olmamışçasına çekildiler.
Sonra hareketlendim, araç yürümeye başladı.
Hızlandı.
Dikiz aynasından baktım, arkaya.
Artık kovalayan yoktu.
Tarık Toros Bugün