Siz saç denetleyen okul müdürü değil Başbakan’sınız!..

Siz okul kapısında durup saçların santimini değerlendiren gülünç bir okul müdürü değil, ülkenin başbakanısınız...
Siz çocuklarına ceberrutca davranan bir baba değil, başbakansınız...
Gerçi çocuklarınıza başka türlü davranıyor anlayış ve şefkat gösteriyorsunuz ama çocuklarınız olan halka gitgide sertleşen, onları iten, dışlayan bir ceberrutlukla davranıyorsunuz...
“Taksim olmaz Yenikapı’ya...
Kadıköy olmaz Maltepe’ye...” 
Bazı babalar vardır; onlar eve girince çoluk çocuk çil yavrusu gibi dağılıp sağa sola kaçışırlar. İşte öyle...
Bunlar yaşlanmaya yüz tutmuş veya genç işçiler, çoluk çocuk sahibi insanlardır. Kendilerine göre haysiyetleri, kırılmaması gereken gururları vardır. Onlara Bilal veya Burak’a davrandığınız gibi davranamazsınız. Esasen davranmıyorsunuz... Burak ve Bilal’e gösterdiğiniz anlayışı başkalarının çocuklarına, halkınızın çocuklarına, halkınıza da göstermeniz lazım. Çünkü, ikide bir,  “Ben bu ülkenin başbakanıyım”  deyip duruyorsunuz. Yoksa siz bu ülkenin kapıda saç kontrolü yapan ve asla sevilmeyen okul müdürü müsünüz?
İnsan haysiyetini gözetme gibi bir hassasiyetiniz olmalı. Çünkü insanın en çok önemsediği şeylerin başında haysiyeti gelir. Özellikle de Türk halkının...
Oysa Türk halkı haysiyetine durmadan darbe alıyor. Bunun hesabını birgün babasına soran çocuklar gibi isyan ederek sorar.

***

Ülkede sağlam bir kurum bırakmadınız.
Anladık, Üsküdar Boğaz’a olan hakimiyetiyle ve rant kapasitesiyle çok önemli. İhsan Özkes’e onu vermediniz.
Antalya, sahilleri ile iştah kabartıyor. Onu da kimselere veremediniz. 
Ankara zaten sizindi, nasıl oluyorsa?.. Oysa Ankara hepimizin. 
Yalova’nın altından çıkan yolsuzluklar gibi orada da bazı şeylerin ortaya çıkacağından mı çekindiniz?..
Yalova’yı bari rahat bırakaydınız. Yalova’da ortaya çıkan trilyonluk harcamalara katlanıvereydiniz.
Hayır, sizin lugatınızda katlanmak yok!..
Rıza Zarraf’ı Türk bayrağı ile ekrana çıkarıp dış borçlarımızın bir kısmını ödediğine dair demeçler verdirdiniz.
Yüksek Seçim Kurulu’nu ne hale getirdiniz? Söylentiye göre YSK’daki operasyon şöyle gelişmiş: Önce Yeni Şafak Gazetesi üyelerin  “paralel” olduğunu yazmış. Adamlar da başlarına gelecekten korktukları için ne isterseniz yapıyorlarmış...

***

Haysiyetli, güvenilir, namuslu bir millete başbakan olmak, çürümüş bir topluma başbakan olmaktan daha kolaydır. Çünkü, günün birinde bütün ahlaki değerlerini koparmış bu çürümüş toplumun gadrine siz de uğrayabilirsiniz.
Dikkat edin son günlerde her şey, “etme bulma dünyası” diyalektiğinde gerçekleşiyor.
Kurumlarda son kalan haklılık duyguları ve eylemleri de törpüleniyor. Anayasa Mahkemesi’nin aldığı kararlar vaktiyle çok sevdiğiniz Haşim Kılıç’ı silmenize sebep oldu. O bayılarak söylediğiniz, “milli irade”yi bu çürümüşlük içinde nasıl koruyacaksınız?
Sizin ittiğiniz, dışladığınız insanlar, kurumlar, topluluklar karşınızda birikiyor. Farkında değil misiniz?..
O parlak zekanızı seçim kurnazlıklarına yoğunlaştıracağınıza, ülkenin selamete çıkması için çareler bulmaya harcamalısınız. Vakit çok geç olmadan...

Ulus devletimizi hedef alanlara!..
Bizim ulusal bir bayramımız var. Ne yaparsanız kâr etmez.
Eskiden,  “Bugün 23 Nisan, neşe doluyor insan”  diye şarkılar söylenirdi. Şimdilerde neşe dolmuyoruz ama umut doluyoruz.
23 Nisan’da tıpkı eski günlerdeki gibi, çocukluk ve gençliğimdeki gibi bayram heyecanıyla yer yerinden oynayacak ve bu devam edecek.
Unutmayın! Arkasından 19 Mayıs geliyor..

Yazarın Diğer Yazıları