Sizi yine kandırırlar!

Siyaset öyle bir noktaya getirildi ki terörle mücadelede güvenlik güçlerini alkışlayanlar AKP taraftarı, sorunun barışçıl çözümünü savunanlar ise PKK yanlısı gibi algılansın isteniyor! Oysa sorun da çözüm yolu da açık ve net. Silahlı terörist ile sonuna kadar tavizsiz mücadele edilirken eş zamanlı olarak demokratik ifade özgürlüğü her kesime eksiksiz tanınır. Bu kararlılığı gölgeleyen 'ama'lı ifadeler hem bölücülerin hem de terörden nemalananların ekmeğine yağ sürer.

Duruma yanlış teşhis konunca derman sanılan projeler bile derde dönüşüyor. İfade hürriyeti ile terörizm konuları birbirinden ayrılmadan, tam teröristin istediği şekilde "Kürt Sorunu" adı verildi. Oysa "Kürtlerin İfade Sorunu" denilse hem demokratik hukuk devletinde çözüm için yöntem bulunabilir hem de terörle mücadele daha etkin yürütülebilirdi.

En ciddi ikinci hata ise devletin Öcalan'ı resmi muhatap almasıdır. Hapishanesinden başka kaybedecek şeyi olmayan birine, sözünü tutamadığından ötürü daha fazla hangi ceza verilebilir! Ayrıca silahsız siyaseti savunan Kürt kesimler niçin adam yerine konulmaz!

Önleyici tedbir yok

AKP sözcüleri açıkça itiraf ediyor. Çözüm/çözülme süreci zarar görmesin diye şehirlere silah depolanmasına, çekilme sözüne rağmen dağa çıkışlara, özerklik ilanına varan paralel devlet kurumlaşmasına, yolların belediye imkanlarıyla mayınlanmasına ... sessiz kalmışlar. Askeri operasyonlara engel olmuşlar, sessiz kalmayan polisi cezalandırmışlar! Özetle PKK'ya yardım ve yataklık yapmışlar!

Yazarımız Ümit Özdağ'ın verdiği rakamlarla; 64 ton patlayıcı, 80 bin silah, 280 roket atar ve füze yurda sokulmuş. Siz buna terör kamplarına götürülen yaklaşık 10 bin "kızlı-erkekli" genç terörist adayını da ekleyin! Yani güvenlik güçleri çevre emniyeti alırken, istihbaratçılar PKK'nın getirip götürdüklerinin tümünü not almış. Tüm detayların kaydı var ama önleyici tedbir yok!

İktidar 7 Haziran seçim yenilgisinin hemen ardından, bildik söyleme geri döndü: "Aldatıldık!" Yetmedi milleti suçladılar: "Millet kaos istedi." Oysa 400'ü versek şimdi huzur içinde olurduk değil mi! HDP'nin, "seni başkan yaptırmayacağız" sloganına bozulunca çözüm masasını yıkmışlar. Yoksa Öcalan bu HDP'lileri sopayla kovalarmış. Gelin de bu saçmalıkları, yavrusunun cesedini poşet içinde teslim ettiğiniz acılı şehit ailelerine anlatın!

Sahi, 'buzdolabına kaldırılan' müzakere süreci yarın kaldığı yerden masaya konulacak mı? Çoğu AKP'linin açıkça övdüğü, adeta barış gönüllüsü gibi gösterdiği Öcalan, yine devletin resmi muhatabı mı olacak? HDP eğer "tamam seni başkan yapacağız" derse güvenlik güçlerine tekrar 'tüfek çat' ve 'rahat' komutları mı verilecek? Bu soruların cevabı milletin zihninde netleşmez ise gereken kamuoyu desteğini yanınıza alamaz, aksine asker ve polisin teröristle mücadele azmini zaafa uğratırsınız.

Teröristle pazarlık yapılmaz

Asker de polis de insandır, çevrelerinden etkilenir, hisleriyle hareket edebilir. Moral motivasyonu sağlamak hükümetin görevidir. Aksine hükümetin bakanları, Öcalan'ı "Kürt halkının lideri" olarak görüyor, devletin valisi takdirlerini arz ediyorsa güvenlik personeli mücadelede kararlılığını nasıl koruyabilir?

İktidar cenahının kalemleri dünkü sözlerinin bugün tam tersini savunabiliyor. Geçen yıl terörle mücadeleyi kardeş katline benzetenler bugünlerde asker ve polisten kahramanlık destanı yazmasını bekliyor! Ancak vatandaştan aynı kıvraklığı göstermesini bekleyemezsiniz.

Önce kendiniz tutarlı olacaksınız. Ne isterse verdiğiniz halde PKK, süreci sabote etmiş! Vah vah, demek teröriste güvendiniz ama kandırıldınız! Teröristle pazarlık yapılmaz diye eleştirenleri hainlikle suçluyordunuz! Şimdi bir yandan Suriye'de PKK'nın düşmanlarını ABD ortak operasyonu ile temizliyor ve yollarını açıyorsunuz, bir yandan da terörle mücadele ediyorsunuz ha!

PKK, Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da son 4 yüzyıldır en tehlikeli karışıklığa hazırlanırken, Öcalan'ı barış güvercini gibi kullanarak bunu engelleyemezsiniz! Çok safsınız, sizi yine kandırırlar, zaten kandırılmaya da pek meraklısınız! Sağdan soldan adam çalarak da ayakta kalamazsınız!

Bari ağzınızı tutun, milleti suçlamaktan vaz geçin, askeri-polisi rahat bırakın, bakın o zaman süreç nasıl işleyecek! Anadolu'nun dinamikleri bu sorunu da çözer, yeter ki siz gölge etmeyin...

Yazarın Diğer Yazıları