Sizin cemaat bizim cemaat!

"Cemaat" kavramını Türk sosyologlar ne derece incelediler, bilmiyorum. Batı'da incelenmiş ve bir hüküm verilmek istenmiş ama çok yerde açık kapı bırakılmıştır.

Cemaat, kişinin kendisini emniyette hissettiği bir yer gibi görünse de, bu "emniyette hissetme"nin bir bedeli vardır: Mutlak itaat. Benim görüşüm böyle... En azından Türkiye'ye bakarak bu kanaate varabiliriz.

Cemaat deyince bizim bildiğimiz, şu sıra çok tartışılan, çoklukla dinî cemaatleri anlamamalıyız. Bir fikir, bir kişi etrafında teşekkül eden yapılar da birer cemaatleşmedir. 

Bir cemaat varsa, bir organizasyon vardır. Bir organizasyon varsa, organize eden vardır. (Öncü, lider, şeyh gibi sıfatlar da bu kavramı karşılayabilir.). "Liyakat" organizatörde ne derece aranır, tartışılır ama tek tartışılmayan "cerbeze"dir. "Lider" cerbezeliyse, ortalama halkı cezbediyorsa aranacak diğer vasıflar teferruattır.

Esas olan aidiyettir. Kişi bir yere bağlı ise (Bizde çoklukla bir kişiye bağlı/ait olunur.), boşluktan çıkmıştır; bir alanda hacmi olan "şahsiyet" hâline gelmiştir. 

Bazı teşekküllerde fikir öne çıkar, bir cerbezelinin taraftar toplamasına ihtiyaç duyulmaz. Şu an aklıma gelen ateistlerin bir "çatı" altında örgütlenmeleri... Burada esas olan "ateist kişilik"tir. (Böyle bir "çatı" altında toplananlar isterlerse köşemde, fikrimde yanılıp yanılmadığımı açıklayabilirler.)

Zygmunt Bauman, "Aidiyetin sıcaklığının hürriyetin ellerinden alınmasının karşılığı olarak sunulduğunu" kaydeder:

 "'Bir cemaat içinde olma' ayrıcalığını elde etmek için ödenmesi gereken bir bedel vardır ve bu, ancak, hayallerde kaldığı sürece zararsız, hatta görünmez bir bedeldir. Bedel özgürlük cinsinden ödenir." (Cemaatler-Güvenli Olmayan Bir Dünyada Güvenlik Arayışı, Say Yayınları, 2016, s. 10).

Polonya'da doğan, SSCB'de, İsrail'de yaşayan en son İngiltere'ye yerleşen Zygmunt Bauman (1925-9 Ocak 2017) bir Yahudi sosyolog. Yahudiliğini hususiyetle vurguluyorum. Çünkü "cemaatleşme"nin neler kazandırdığını ve neler kaybettirdiğini, kendi içlerine kapanarak yaşayan, yerine göre yaşama mecburiyetinde bırakılan bir "cemaat" idi Yahudiler. Bauman bunun farkındaydı ve dışarıda maruz kaldığı muamele, onun içeriye kendilerine dönüp bakması için geniş bir pencere açmış, fikir inşasında, bu açtığı pencere ana çerçeve olmuştur. Yazdıklarından ve hakkında yazılanlardan çıkardığım böyle...

Postmodernizm üzerine kafa yoran Bauman "Cemaat ancak uyuşmuş ya da ölü olabilir." der ve şöyle devam eder:

" Eşsiz cesaretini övmeye, el değmemiş güzelliğini ballandıra ballandıra anlatmaya ve üyelerini, yarattığı mucizelerin kıymetini bilmeye çağırıp, başkalarına da bunları beğenmelerini, beğenmiyorlarsa susmalarını söyleyen kaçamaklı konuşmalarla sözü faza uzatan bildirilere sarılmaya bir başladı mı, cemaatin artık var olmadığından (ya da duruma göre henüz var olmadığından) emin olabilirsiniz." (s. 17-18).

Bauman, asıl ülkemizdeki cemaatleri incelemeliydi. Hiç şüpheniz olmasın, kitabını, insanlığa ibret olsun diye yeniden yazardı.

Sizin cemaat, bizim cemaat yoktur... Hepsi birdir; hepsi tartışmaya açılmalıdır.

Yazarın Diğer Yazıları