Son fotoğraf...

O "son fotoğraf"a içimiz kanayarak baktık.

Çarşı izninin keyfi ile verilen "o selfie"ye.

Gencecik çocuklar...

İki haftada onlar gibi 60 evladımızı toprağa verdik.

Bir yılda üç yüze yakın insanımızı böylesi katliamlarda kaybettik...

Yirmili yaşlarının baharındaki çocukları toprağa koymaktan yorulduk.

Terörü lanetlemekten bıktık.

Terörün yöntemi bu: Toplumu yıldıracak eylemler gerçekleştirmek...

Terörizm, çoluk, çocuk, genç, yaşlı, kadın, erkek demez öldürerek sonuç elde etmeye çalışır.

Devlet ise buna engel olacak süreçleri planlar ve uygular.

Eğer saldırıların ardı kesilmiyorsa doğal olarak toplumda rahatsızlık oluşur.

Devletin "engel olmayla" ilgili birtakım eksiklikleri olduğunu ima eden mesajlara verilen tepkilere baktım sosyal medyada. Çoğunluğu "önce terörü kınayalım!" demiş, bazıları bu saldırıların arka planını "çözümleyerek" devletin eleştirilmesinin yanlış olduğunu izah etmeye çalışmış.

Aslında buradaki endişe bomba henüz patlamışken gelen eleştirilerin millî birliğimize halel getirecek olması değil.

Eleştiri oklarının sevdikleri siyasetçi veya bürokratlara yönelme ihtimali.

Durum bu kadar basit.

Onlarca şehidin ardından bile siyasetçimizi muhafaza ihtiyacı bu yaklaşımın gerekçesi.

Bunca saldırı, kan ve gözyaşından sonra hâlâ birilerinin, klasik olacak ama "devlet nerede?" diye soranları eleştirmesinin sebebi bu ilkel "sahiplenme" güdüsü.

Milletimin, birilerinin ismini zikretmekten imtina ettiği Türk Milletinin "vatan sağolsun!" yaklaşımının üzerine bina edilen bir güdü...

En acısı da bu...

***

Halbuki aynı çevreler 90'lı yıllardaki terörle mücadele şeklini "beyaz Toros" ile sembolize edip, "gelmeyecek o günler!" mesajı veriyorlardı.

Sahi kime veriliyordu o mesaj?

Köy kahvelerindeki çarıklı erkân-ı harbiyenin bile diline pelesenk olmuştu "ağbi güvenlikçi politikalarla bu iş bitmez!" sözleri...

Sahi bu sözler nerden düşüyordu milletin diline?

OHAL ne işe yarar?

Terör saldırılarından sonra yapılacak şey belli.

Milletçe birlik görüntüsü sergilemek, terörün hedefi olan "yılgınlığa" düşmemek. Şükür, milletimiz bunu başarıyla sergiliyor.

Şehitlerimizin cenazesine, geride bıraktıklarına, gazilerimize sahip çıkmak. Bildiğim kadarıyla bu konuda devlet ve millet üzerine düşeni yapıyor.

Ve nihayet bu olaylardan kamu düzeni adına sonuçlar çıkartmak.

Bir ülkede bu kadar canlı bomba saldırısı oluyorsa bir güvenlik ve istihbarat zafiyeti olmadığını iddia etmek mümkün mü?

Hem de OHAL ortamında böylesi istihbarat zafiyetleri oluyorsa ortada bir problem yok mu?

Yine "şu günlerde bu da sorulacak soru mu?" diye mesaj atmayın.

Asıl, iki haftada 60 şehit veren bir ülkede  bu soru sorulmuyorsa bir problem var demektir..

Yazarın Diğer Yazıları