Sorumlu Muhalefet…

Muhalefetin vazifesi, hükümetlerin vatandaşın ve vatanın selametine mugayir hareketlerinde "kontrol" ve "ihtar" vazifesini yerine getirmektir.

Bunu yaparken de sorumlu davranmak yani vatanın "beka"sını ilgilendiren meselelerde hükümete destek olmak, diğer meselelerde doğruyu bulması için tenkid ve ihtar vazifesini yerine getirmek "sorumlu muhalefetin" gereğidir.

Peki "beka sorunu" nedir?

Beka, vatanın birliğini ve milletin selametini tehlikeye düşüren durumlardır. Mesela FETÖ kalkışmasıdır, mesela PKK'dır, mesela ekonomik krizlerdir.

Bu mevzularda destek olmamak "milli" duyarlılıktan yoksunluktur.

Peki "beka sorunu" zamansal bir şey midir? Yani sadece bugüne mahsus mudur?

Tabii ki "hayır!". Dün de vardı, ondan önce de…

Mesela FETÖ dün de beka sorunu idi, PKK dün ve dünden önce de beka sorunu idi. Tabii ki "feraset" önemli bir niteliktir, görebilen gördü ancak…

**

Peki mülakatla öğretmen / memur alımı, il ve ilçe teşkilatlarında tanzim edilen bürokrat listeleri, yönetici atamalarında liyakatı değil sendika bilgisini sorgulayan mülakatlar,  bunlar da ülkenin bekasını ilgilendirmiyor mu?

Elbette ilgilendiriyor.

Hatırlayın FETÖ devlete nasıl sızmıştı: Susturarak, bürokraside göreceli de olsa var olan "liyakat" müessesesini yıkarak, sınavlara müdahale ederek, soru çalarak, jüri ayartarak…

Liyakatın gözardı edildiği yerde az vaya çok bu tür sızmaların olması mukadder. İşte muhalefet bunları görüp, iktidarı ihtar ederek: "15 Temmuz'dan bu dersi mi çıkarttık?" sorusunu yöneltmelidir…

MHP son aylarda ülkede tamamen "keyfi" bir düzene giren bürokrat atamalarına karşı sesini yükseltirse bu ses muhatap bulacaktır. Tabii ki, Devlet Bey'in ne büyük devlet adamı olduğunu henüz keşfedenler biraz bozulacaktır;  MHP'nin aslında ne menem bir ırkçı parti olduğu tekrar akla gelecektir. Liderinin özellikleri tekrar hatırlanacaktır.

Hakkı tutan ve kaldıran bir MHP, sadece partilerinin ne yaptığını anlamaya çalışan MHP'lilere değil şu sıralar "referans" kuyruğunda ömür tüketen vatandaşa da umut ışığı olacaktır.

**

Bu aralar kongrelerle, ihraç listeleri, soruşturmalar, kongre iptalleri ile uğraşan MHP'yi 2019'da iki önemli tehlike bekliyor. Birincisi yukarıda bahsettiğim Devletteki "liyakatsız" yeni yapılanma.

Diğeri ise "yeni çözüm süreci".

Referandumda Başbakan Yıldırım'ın "3K" olarak formüle ettiği programın içine monte ettiği "Kürt meselesi", sonrasında yapılan açıklamalar, AK Parti'ye yakın isimlerin yazdıkları ilk fırsatta "çözüm/açılım" adına ne derseniz deyin Kürtçüleri mutlu edecek yeni bir paketin önümüze gelebileceğini gösteriyor.

Erdoğan'ın çeyrek yüzyıldır konu ile ilgili söyledikleri ortada. AKP'nin konu ile ilgili icraatları da…

AKP'nin basındaki önemli isimlerinden Abdulkadir Selvi geçtiğimiz günlerde köşesinde yeni süreci şu satırlarla ifade etmişti: "PKK defteri kapandı ama Kürt sorununu sivil yöntemlerle çözme irademiz devam ediyor.  Türkiye Irak, Suriye, İran ve tüm bölgede Kürtlerin hamisi olarak ortaya çıkabilir."

Geçtiğimiz Haziran ayında Mardin'de yapılan, Vali ve şehir bürokratlarının da katıldığı bir Çalıştay'da dile getirilen  "FETÖ'nün zehirleyemediği yeni bir çözüm süreci" fikri yeni sürecin mutfak çalışmasının başladığını gösteriyor. Buradan da anlaşılacağı gibi AKP'nin büyük kısmı Çözüm Sürecini FETÖ'nün zehirlediğini, aslında sürecin amaca hizmet ettiğini düşünüyor. "FETÖ zehirledi" tespiti bile iktidar cenahının hâlâ meseleye "sempati" ile baktığını gösteriyor: Yani özü itibari ile süreç iyi idi, lâkin bunu PKK ve FETÖ sabote etti.

Bu duruma MHP'nin dikkat kesilmesi gerekiyor. AKP'nin organik tabanının yeni bir "çözüm süreci"ne iknâsı zor olmaz. Erdoğan'ın bir yurt gezisi yapıp, Milliyetçiliğin ne menem bir hastalık (!) olduğunu ayet ve hadislerle izah etmesi yeterli olacak…

Hükümetin icraatlarına "koşulsuz destek" veren bir görüntüyü ortaya koyan MHP ise doğal olarak bu icraatlardan da sorumlu tutularak, gittiği her yerde seçmeni tarafından sorgulanacak…

Peki MHP "yeni çözüm süreci" önüne konulunca ne yapacak?

"Milli duygulara sahip AK Partili seçmeni alıp mahallesine gider" diyenlerden misiniz?

Gittiğinde eski mahalle arkadaşlarını evinde bulabilecek mi?

İşte asıl tehlike bu, ikaz tarihi vazifemizdir!...

Yazarın Diğer Yazıları