Sorunlar dağ gibi

   Yıllardır öğretmenler, okul müdürü ve yardımcıları, üniversite idari personeli, kredi yurtlar kurumu personeli, sağlık, maliye, adliye, diyanet, haberleşme, ulaştırma, 4/C'li ve taşeron çalışanları velhasıl bütün kamu çalışanları yaşadıkları zulüm, haksızlık ve hak gasplarının sona ereceği günü sabırsızlıkla beklemektedir. Yandaş ve akrabaların dışında iş verilmeyen 10 milyondan fazla işsiz işe alınıp kendi alın teriyle evine, çocuğuna ekmek götürmeyi hayal etmektedir. Doğu ve Güneydoğudaki vatandaşlarımız PKK vahşetinden ve ablukasından kurtarılmayı ümit etmektedir.

       12 Eylül dönemini bizzat yaşadığımdan dolayı, o dönemde çekilen sıkıntıları, yaşanan haksızlıkları ve yapılan zulümleri çok iyi biliyorum. Ancak bu bedhahlar 12 Eylülü aratacak uygulamalar içerisine girerek bütün kurumları kevgire çevirdiler. Milli Eğitim Kanununu değiştirerek 100 bine yakın okul idarecisi, şube müdürü ve öğretmenin kazanılmış haklarını çalarak, özlük haklarını tarumar ederek yandaşlara peşkeş çektiler. Bununla ilgili kurdukları kumpası bütün belgeleriyle İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunmamıza rağmen 10 aydır bir işlem yapılmaması hukukun iflasının ve nasıl baskı altına alındığının en önemli delilidir. Kumpası yapanlar bilgisayarlarını yakarak suç delillerinin ortadan kalkacağını zan edecek kadar da büyük bir aldanışın içindedirler. Yine Danıştay kararlarını uygulamayan İstanbul Valisi ve İstanbul İl Milli Eğitim Müdürü hakkında 11 Ağustos 2015 tarihinde İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına yaptığımız suç duyurusu ile ilgili henüz bir gelişme söz konusu değildir. Bütün bunlar ne anlama geliyor? Ülkemizde Mahkeme kararlarının bilerek ve kasten uygulanmadığı bir dönem yaşamamıştır. Hukukun olmadığı ve işlemediği yerde adalet, huzur ve sükûn olur mu?

          Milli Eğitimde yaşanan bu haksızlık ve zulümler aynıyla Sağlık Bakanlığı ve diğer Bakanlıklarda da yaşanmaktadır. İşin ilginç ve korkunç tarafı aynı haksızlık ve zulümlerin Diyanet İşleri Başkanlığında yaşanmasıdır. Nitekim başarılı 50 İl Müftüsü ve çok sayıda din görevlisi yandaş olmadıkları için fişlenerek görevden alındı. Bunlar ya Merkezde kızakta bekletilmekte ya da emekliye zorlanmaktadır. Diyanet Teşkilatındaki haksızlık ve zulümlere dayanamayan din görevlilerinin üzerlerine benzin dökerek kendilerini yakacak raddeye gelmeleri zulmün boyutunun ne kadar büyük olduğunun açık göstergesidir.

 

Yazarın Diğer Yazıları