Sorunları kim ve nasıl çözecek?

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a ‘Kürt Meselesi’ hakkında ilettiği yol haritası siyasi gündemi yeniden ısıttı. Genelkurmay’ın verilerine göre, 1984’ten 2009’un Nisan ayına kadar faili meçhul cinayetler dışında tam 11 bin 735 güvenlik görevlisi ile 30 bine yakın PKK mensubu ve binlerce sivil yurttaşımızın hayatını kaybettiğini belirten Kılıçdaroğlu, güvenlik eksenli politikaların ‘Kürt meselesi’ni çözemediğini kaydetti.
Söz konusu olumsuz durumun esas nedenini TBMM’nin yeterli ölçüde sorumluluk üstlenmemesine bağlayan Kılıçdaroğlu, TBMM bünyesinde bir “Toplumsal Mutabakat Komisyonu” ile sivil alanda, yine üyeleri Meclis tarafından belirlenecek bir “Akil İnsanlar Grubu” oluşturulmasını önerdi. Liderlerin kullandığı kavramlar öteden beri dikkatimi çekmektedir. Çünkü sorunu tanımlamada kullanılan kavram ve üslup sorunlarının çözümünü doğrudan etkilemektedir. Bu köşede birkaç kez düşüncelerimi yazdım. Kürt sorunu ve Alevi sorunu kavramları hastalıklıdır. Türkiye’nin gerçeklerini yansıtmaz. Birlikte kullanıldığı etnik veya dini kimliği ‘ötekileştiren’ bu kavramların halkımızın aklında, gönlünde ve dilinde karşılığı yoktur. Bu sadece geveze veya dikkatsiz birkaç entelektüelin, Türkiye’yi bölmek hevesindeki yabancı odakların ve terör örgütü uzantılarının üslubudur.
Kimsenin Kürt ve Alevi vatandaşları ‘sorun’ olarak nitelendirmeye hakkı yoktur. Asıl problem kendisinden başka herkesi sorun olarak görenlerin bağnazlık ve bencillikleridir. Evet Kürtlerin ve Alevilerin ifade sorunu vardır. Bunların çatısı altında toplanacağı başlık ‘ifade hürriyeti’ dir. Yoksa her kimliğe ve kültüre özel düzenleme yapmaya kalkarsanız hem hukuk sistemini kevgire döndürürsünüz hem de yok yere yeni sorunlar üretirsiniz. Zaten bunu zihinlere yerleştirmeye çalışanların niyetleri de budur. Bu meyanda tekrarladığımız vurgu ve uyarıların etkili olduğu liderlerin konuşmalarındaki değişikliklerden anlaşılıyor. Kamu Düzeni ve Güvenliği Müsteşarlığı yetkililerinin basına yansıyan açıklamaları soruna kavram ve ilke bazındaki yaklaşımlarda bazı değişiklikler yaşandığını göstermektedir.
CHP’nin internet sitesinde Kılıçdaroğlu’nun girişimi ‘Kürt Sorunu’ başlığıyla sunulsa da metnin içeriğinde özenle ‘Kürt Meselesi’ denilmektedir. ‘Mesele’ hem ‘sorun’ hem de ‘konu’ kelimelerinin karşılığıdır. Sorun yerine mesele kullanılması dahi nispeten bir ilerlemedir.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan da, “...ben bugün olaya artık Kürt meselesi olarak yaklaşmıyorum. Yaptığım açıklamalar var. Artık Türkiye’de Kürt meselesi yok. Artık benim Kürt vatandaşlarımın meseleleri, sorunları olabilir. Kürt meselesi değil, Türkiye’de terör meselesi vardır” ifadelerini kullanmaktadır.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin bu konudaki tavrı ise öteden beri nettir. Basın açıklamasında,  “CHP’nin yanlış tespit ve içine girdiği tehlikeli ve tereddütlü teşhis karmaşası, bölücü terör yerine sözde Kürt sorununun tekrar ön plana geçmesine neden olmuştur. Özellikle ana muhalefet partisinin PKK’nın ve İmralı canisinin taleplerine sözcülük yapması kendi geçmişini inkardan başka hiçbir anlama gelmemiştir. AKP’nin dikiş tutmayan yamalı zihniyeti ise bu garabet ve şaibeli yaklaşıma fırsattan istifade ederek hemen kapısını açmış ve bölücülük yarışı bu şekilde hız kazanmıştır” denilmektedir.
Bu noktaya kadar CHP’nin sürpriz girişimiyle ilgili kamuoyunu şaşırtacak beklenmeyen bir tepki yoktur. Üstelik hem sorunu çözme hamlesi yapan CHP’nin hem de buna karşı çıkan MHP’nin oylarını artıracağı dahi varsayılabilir. Ancak her şey tribünlere oynamakla çözülemez. Sahada da varlığınızı ispatlamalısınız. Bölgede en fazla olması gereken parti MHP’dir. MHP’nin bulunmadığı Doğu ve Güneydoğu teröre teslim edilmiş demektir.
“İmralı canisinin ve Kandil fitnesinin”  taktiklerine karşı hareketsiz kalmak çözüm değildir. Demokrasi, eşitlik ve özgürlük alanlarında biriken sorunların aşılmasında sonuna kadar katkı vermeye hazır olduğunu açıklayan MHP yönetimi, bu meselelerin nasıl aşılacağını da göstermelidir. Kürt vatandaşlarımızı teröre destek veren partilere ve kesimlerin eline bırakmak istemiyorsa meydan ortadadır.

Yazarın Diğer Yazıları