Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
İsrafil K.KUMBASAR

İsrafil K.KUMBASAR

Sosyal patlamaya doğru tam yol ileri

Her seçimde aynı numaralar.
Bir önceki seçimlerde  “Büyük ülke için, büyük hedefler”  başlığı altında gazetelere çarşaf çarşaf ilan veren teslimiyet iktidarının elebaşları, adeta rahmetli Sülün Osman ağabeylerine taş
çıkartacak bir üslup ile salladıkça sallıyorlardı:
- “Kendi otomobilimizi yapıyoruz.”  
- “Kendi uydumuzu yapıyoruz.”
- “Kendi helikopterimizi yapıyoruz.”
- “Kendi uçağımızı yapıyoruz.”  
- “Kendi tankımızı yapıyoruz.”
- “Kendi füzemizi yapıyoruz.”
Seçimler yaklaşıyor ya; döndük yine başa; bu aralar iktidarın tetikçiliğini yapan ‘havuz’ medyasında yeniden aynı paralelde haberler dönmeye başladı.
Bir bakıyorsunuz ki Türkiye’nin dört bir yanı ‘zengin petrol yatakları’ ile kaynıyor, dağlar taşlar ‘birbirinden değerli’ maden rezervleri ile dolup taşıyor.
‘İğneden ipliğe’ kadar her şeyi ile Türkiye’yi ‘dışarıya bağımlı’ hale getiren teslimiyet iktidarı, kendi uydumuzu, uçağımızı, helikopterimizi, tankımızı, otomobilimizi, füzemizi, lazer silahımızı üretmeye soyunuyor.
‘Birbirinden çılgın’ projeler devreye sokuluyor.
Peki ya sonra?
Sonra her şey unutulup gidiyor.
Tıpkı  “Erke Projesi”  gibi.
***
2002 yılında iktidarı devralan AKP, ülke ekonomisini hızla ‘iflasa’doğru sürüklüyor.
2002 yılında 149.9 milyar dolar olan iç borçlar 408.2 milyar dolara yükseldi, özel sektör ve kamuya ait dış borçlar 129.6 milyar dolardan 386.8 milyar dolara çıktı, cari açık 1.5 milyar dolardan 48.8 milyar dolara tırmandı,
2002 yılında 1.64 lira olan benzin bugün 4.13 lira; 150 kuruş alan ekmek 1.25 liraya ulaştı; 19 TL olan mutfak tüpü 65.5 liraya dayandı; 5.5 lira olan et 35 lirayı buldu.
2002 yılında yalnızca 5 milyar lira olan vatandaşlara ait kredi kartı ve bireysel kredi borçları ‘tam 80 kat’ artış göstererek 400 milyar lira sınırına ulaştı.
2002 yılında ortalama ‘yüzde 6’ olan işsizlik oranı ‘yüzde 10’un üzerine tırmanırken, gerçek manadaki işsizlerin sayısı 6.5 milyonu geçti.
‘Açlık sınırının’ altındaki nüfus 12 milyona, ‘yoksulluk sınırının’ altındaki nüfus ise 45 milyona dayandı.
‘Esnaf’ kepenk kapatıyor, ‘işçi’, ‘memur’, ‘çiftçi’ ve ‘emekli’ kan ağlıyor.
O halde?
AKP iktidarının ekonomik sistemi, şu üçlü sacayağı üzerinde formüle edilebilir:
1-) Gelir dağılımında adaletsizlik.
2-) Rantiyecilere imtiyaz.
3-) Yolsuzluklar.
***
AKP iktidarına sırtını dayayanlar, kısa süre içerisinde köşeyi dönmeyi başardılar.
Peki artık ‘organize ganimet teşkilatı’ seviyesinde iş bitirip, ‘tüyü bitmemiş yetim hakkına’ el uzatan yeni ‘Karun’ adaylarımız, ‘ayakkabı’ kutularına istif ettikleri ‘dolarcıklar’ ile neler yapıyorlar?
‘Üretime’ dayalı sektörlere el mi atıyorlar; önemli yatırımlara girip ‘ülke ekonomisine’ ciddi bir katkıda mı bulunuyorlar?
Tabii ki hayır.
Altlarına ‘en pahalısından’ birer cip çekiyorlar, Beykoz’da villa, Bebek’te kat, Veliefendi’de at, Ölüdeniz’de ise yat satın alıyorlar.
‘Altınlardan’, ‘mücevherlerden’, ‘koleksiyonlardan’, ‘dekorasyonlardan’arta kalan paraları ‘en yüksek faizi’ garanti eden bankalara yatırıp şatafatlı bir hayat sürüyorlar.
‘Devleti’ yıpratmak, ‘kurumların’ itibarını zedelemek, ‘milleti köleleştirmek’ için faaliyet gösteren ihanet odaklarına sponsorluk yapıyorlar; seçimlerde vatandaşlara dağıtılan ‘yardım paketlerinin’ finansına katkıda bulunuyorlar.
***
‘Gelir dağılımındaki’ uçurum büyüyor, ülke bir ‘sınıf çatışmasına’ sürükleniyor.
Ama iktidar sahipleri, ‘zenginleri’ daha zengin etmekten başka bir işe yaramayan ‘saçma sapan’ projeler ile göz boyamaya devam ediyorlar.
Peki ya yarınlarından umutlarını kesmiş olan milyonlarca dar gelirli vatandaş?
- “Onların sorunlarına çare bulmak bizim görevimiz mi canım kardeşim?”

Yazarın Diğer Yazıları