Sözcü yazarlarından tutuklamalara tepki

Sözcü yazarlarından tutuklamalara tepki
Al sana basın özgürlüğü

Bizim iktidar mensupları her fırsatta atıp tutarlar. "Türkiye'de basın özgürdür." Bazıları o kadar ileri gider ki "Türkiye'de basın Avrupa ülkelerinden daha özgürdür" diye atıp tutarlar... Tüm bunlara işkembeden sallamak denir.

 Gerçek çok acıdır. Türkiye'de basın Afganistan kadar bile özgür değildir. Dünya basın örgütlerinin raporları zaten her zaman bunu işaret ediyor, Türkiye'yi demokrasi ve basın özgürlüğünde son sıralarda gösteriyordu. Dünkü mahkeme kararı ile bu tescillenmiş oldu.

 Savcı, günlerdir gözaltında tutulan üç SÖZCÜ mensubunun üçünün de tutuklanmasını istedi, mahkeme birini serbest bırakıp, ikisini tutukladı. Tutuklama sebebi SÖZCÜ'nün internet sitesinde yayınlanan "Cumhurbaşkanı'nın Marmaris'te tatil yaptığı yerin" haber ve fotoğrafı.

Demokratik ülkelerde gazetecilik suç değildir. Bizde ise ne yazık ki artık suç! İnternet sitemizde yayınlanan o haber, dünyanın bütün demokratik ülkelerinde "Gazetecilik görevi" sayılır ve ödül verilir. Türkiye'de ise hapislik suç sayıldı. Türk basını için maalesef kara bir gün oldu! Yazık!

Rahmi Turan Sözcü

 

***

 

Arsızlaşmadan gazeteciliğe devam

--------

...Çatı iddianamede "SÖZCÜ'nün FETÖ ile bağlantılı olduğuna dair hiçbir kanıt ve belgeye rastlanmamıştır" diye yazan cümle vardı.

(...) Atılan çamuru destekleyecek bir belge, bir kanıt, bir belirti, en ufak bir yakınlık olmadığı halde niçin SÖZCÜ'ye "Fetullah bağlantılı" iddiasını yapıştırmaya kalktılar?

Susturmak istiyorlar.

 Sadece çok keskin muhalefet yapan, ses getiren, sonuç alan, insanlara umut ışığı olmaya çalışan, hayır oylarının yüzde 49.6'ya ulaşmasında payı da olan bir gazete olduğu için değil ve Atatürkçülük çizgisinin yılmaz savunuculuğunu yapan bir yayın yaptığı için de değil, asıl kök sebepten ötürü SÖZCÜ'yü biçmek istiyorlar.

***

Kök sebep: Arsızlığa kılıç çekmektir.

(...) SÖZCÜ, hür basın oldu. Arsızlaşmadan gazetecilik yaptı. Örnek olmaya başlıyordu. Zaman içinde diğer gazeteler de SÖZCÜ'nün yolunu benimseyecek, arsızlıktan kurtulacaktı. İktidarlar, egemenler, tarikatlar, cemaatler satın alacakları borazan bulamayacaktı. Bundan korkuldu. Onun için SÖZCÜ'yü biçmek istediler. Bir SÖZCÜ biçilir. Bin SÖZCÜ yeşerir.

Necati Doğru Sözcü

 

***

 

Bu tabloda yargıya güven mümkün mü?

---------

TBMM 15 Temmuz Darbesini Araştırma Komisyonu (...) raporunun geneline bakınca öyle bir hava çıkıyor ki, her şey yıllarca önce olup bitmiş, 2016'da yapılan darbe girişiminde, 2000'li yıllarda hemen hiç TSK, Emniyet, siyaset rolü olmamış.

O zaman neden hala belediyelerden, Emniyet'ten, yargıdan binlerce FETÖ'cü çıkıyor?

CHP Genel Başkan Yardımcısı Aykut Erdoğdu "Gülen'in CHP'ye 1967'de bağış yaptığını gösteren makbuzun sahte olduğunu" açıklayarak kınama yaptı.

Dikkat çeken önemli noktalardan biri de Meclis Komisyonu'nun 600 sayfalık raporunun "medya ile ilgili" kısmında SÖZCÜ gazetesiyle ilgili tek bir suçlayıcı cümlenin olmaması.

Buna rağmen ve FETÖ ile yakın ilişkileri açıkça bilinen kişiler "tanık" olurken, gözaltına alınmış olan SÖZCÜ'nün 3 gazetecisine "tutuklama" kararı çıktı.

Adalet Bakanı "bağımsız ve tarafsız yargı" uyarısında gerçekten haklı, toplumun yargıya güveni artık çok zor!

Güngör Mengi Vatan

 

 

***

 

Gazeteciliği Fehmi Koru'dan öğrenecek değiliz

--------

...Sözcü gazetesi ve sahibi Burak Akbay için başlatılan soruşturmanın baş dayanaklarından biri, kılıktan kılığa girmekte üstat olan Fehmi Koru'nun, Taha Kıvanç kılığında iken yazdığı bir yazı. Perşembe günü Cumhuriyet'in haber portalında bildirildiğine göre Fehmi Koru ya da dilerseniz Taha Kıvanç, kendi sosyal medya hesabında yaptığı açıklamada Burak Akbay'ın babası Ertuğrul Akbay'ın bir özel konuşmada kendisine "oğlum dinine bağlı, muhafazakâr değerlere sahip biridir" demesine rağmen Sözcü gibi AŞIRI MUHALİF bir gazetenin patronu olmasını pek mantıklı bulmadığından, Burak Akbay'ın İsviçre'de cemaate ait bir evde yetiştirildiğini söyleyen yazıyı Yeni Şafak'ta yazdığını belirtmiş.

Bu arada Fehmi Koru yaptığını savunurken, şunları eklemeyi de unutmamış:

- Kusura bakılmasın, ama dünyanın her yerinde benim yaptığıma gazetecilik deniyor.

(...)

Demokrasilerde, muhalif gazete diye bir kavram vardır, ama AŞIRI MUHALİF gazete diye bir kavram yoktur. Aşırı muhalif deyimi, gereğinden fazla, ölçüyü kaçırmış, dolayısıyla hizaya sokulması mubah çağırışımını yapan ve asla kullanılması onaylanamayacak olan bir kavramdır.

Demokrasilerde, kişiler, kuruluşlar, basın yayın organları, siyasi partiler, kaba kuvvet ya da hakarete başvurmamak kaydıyla, muhalefetlerinin ölçüsünü kendileri saptarlar. Onlara dışarıdan, iktidar ya da başka bir çevre veya yandaşları tarafından, muhalefetlerinin ne ölçüde olması gerektiği dayatılamaz.

Öte yandan baskıcı, dini ticaretine veya siyasi çıkarlarına alet eden uygulamalara, muhalefetin dinine bağlılık ve muhafazakâr değerlere sahip olmakla çelişen ne gibi bir yönü olabilir ki, Fehmi Koru'ya garip geliyor?

Yani gazetecilik yaptığını iddia eden Fehmi Koru'ya göre, Türkiye'de bugün muhalefet edenler dini değerlerine sahip olmayan kişiler midir?

Böyle bir mantıkla yapılacak gazetecilik ne ölçüde sağlıklı olabilir ki? ..

Ali Sirmen Cumhuriyet

 

***

 

KARİKATÜR: LATİF DEMİRCİ/HÜRRİYET