Spor programlarının seviyesi

Spor programlarının seviyesi
Spor programlarının seviyesi

Pazar akşamları, kanallar arasında gezinti yapmak kabus gibi. Birçok kanalda futbolla ilgili programlar var, prime time saatinde. Bu, çok doğal, haftanın maçları tamamlanmış, herkes oynanan futbolla ilgili, ehil ağızlardan yorumlar duymak istiyor. Peki, gerçekte duyulan ne? Küfürler, mahkemeye kadar gidebilecek hakaretler ve tabii, en yüksek volümden haykırmalar. Peki, ya futbol yorumu? Geçiniz, futbol kimin umurunda!
Beyaz TV’de Ahmet Çakar, Sinan Engin, Ercan Saatçi ve gökten zembille inme futbol yorumcusu Rasim Ozan Kütahyalı konuşuyorlar. Programa Ümit Özat bağlanıyor ve Rasim Ozan’ın şirazesi bozuluyor. Bir türlü kontrol edemediği ses tonuyla hem Ümit Özat’ı, hem stüdyodakileri, hem de ekran başında programı izleme gafletine düşenleri zıvanadan çıkarıyor. Hakaretler havada uçuşuyor. Orada olmayanlar suçlanıyor. Birbirlerine dedikleri yetmiyormuş gibi, onlara da “Şerefsiz” deniliyor.
Kanalları dolaşıyoruz. TV 8’de Telegol var. Serhat Ulueren’in moderatörlüğünde Erman Toroğlu, Ziya Şengül, Gökmen Özdenak ve Kaya Çilingiroğlu tartışıyorlar. Özdenak ve Toroğlu, canlı yayın için adeta bir bomba. Her an patlamaya, hatta kanalı kapattırmaya hazırlar. Ki daha önceden patlamışlıkları da vardır. Bu ikiliyle canlı yayın yapmak büyük cesaret ister. Allah, Serhat Ulueren’e kolaylık versin. Ve bomba patlıyor. Canlı yayına bağlanan Fenerbahçe tribün lideri “Orada karaktersiz iki adam var, ben konuşmak istemiyorum” diyor. Gökmen Özdenak ve Erman Toroğlu bu hakareti, doğal olarak üstlerine alınıyorlar ve telefon kapandıktan sonra, bu kez hakaret etme sırası onlara geçiyor.
Futbol programı adı altında yayınlanan bu tür programlarda futbolun dışında her şey konuşuluyor: İnsanların özel hayatları, siyasi bağlantıları, ekonomik yatırımları vb. Peki, gerçek futbol seyircisi bu konuşulanlardan ne kadar keyif alıyor? İşte, asıl sorun burada.