MEDYA POLEMİK

MEDYA POLEMİK
Eşkıya dünyaya hükümran olmaz!

HDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş'ın kısa bir süre önce parlayan yıldızı söndü.

Çünkü, PKK'lı teröristlerin hamisi haline geldi. "Kendilerini savunmak için hendek kazan gençler" diyerek teröristlerin ne kadar masum olduklarını anlatmaya çalışıyor.

Neymiş? Ellerinde hafif silahlar varmış!

Hafif silahlar adam öldürmüyor mu? Onlar da kan ve ölüm saçmıyorlar mı?

Ayrıca... Tankları, zırhlı araçları havaya uçuran, asker ve polisleri alçakça şehit eden bombalar mı hafif silah?

Daha dün Diyarbakır'ın Sur İlçesi'nde, Demirtaş'ın "gençler" dediği kanlı teröristler, sokağa önceden yerleştirdikleri patlayıcı ile bir uzman

çavuşu haince şehit ettiler! Selahattin efendi "Hafif silah" diyor. Hay senin hafif silahına...

PKK korkusu Demirtaş'a bunları yaptırıyor. Fakat...

Politikacı yürekli olmalı. "Terör çetesinden korkuyorsan, neden yapıyorsun bu işi?"

***

Demirtaş şimdi Rusya'ya gitti... Rus Dışişleri Bakanı Lavrov'dan herhalde çeşitli taktikler alacak.

Selahattin efendi, Rusya'ya gitmeden önce "Askeri operasyonlar, sokağa çıkma yasakları kaldırılsa 'öz yönetim nedir?' dese hükümet ne kaybeder?" diye sordu.

Saçma bir soru? O durumda devlet hükümranlığını kaybeder, silahlı çeteye boyun eğip, topraklarını vermiş olur!

Hangi devlet yapar bunu?

***

Demirtaş ayrıca sorunun terör sorunu olmadığını, bir halkın hak talebinin olduğunu savunuyor.

Hay senin aklına!

Halk bu isyanı desteklese, evini barkını terk edip, canını kurtarmak için devlete sığınır mıydı?

Aileler hep devlet tarafına kaçıyor ve terör çetesini lânetliyor!

Demirtaş ve tüm HDP'li vekiller unutmasın: Eşkıya dünyaya hükümran olmaz!

Rahmi Turan / Sözcü

 

*

 

Rusya'nın oynayacağı rol belli oldu

Başbakan Davutoğlu Brüksel dönüşü kendisine sorulan "Güneydoğu'da yaşanan terör, iç savaş sahneleri hiç gündeme geldi mi" sorusuna "gündeme gelmedi" cevabını vermiş.

 Anlaşılıyor ki görüşmeler, konuşmalar hep "Suriye, Rusya, IŞİD ve tabii ki Avrupa'nın istemediği ve Türkiye ile mülteci göçünü durdurması için yaptığı anlaşma" çerçevesinde geçmiş.

  IŞİD Batı için de tehlike oluşturması nedeniyle AB ülkelerinin "ortak düşmanı" ilan edilirken PKK terör örgütü Batı'yı hedef almadığı için bu örgütün yaptığı katliamları görmezden gelmelerine susmak siyasi hatadır.

 (...)

Batı ülkeleri, İsrail ve şimdi onlara katılan Rusya, Kuzey Irak'ta ve Kuzey Suriye'de PYD ile işbirliği içinde hareket ediyor, PYD-PKK'yı müttefik görüyor ve bunu her fırsatta açıklıyorlar.

 PYD'nin Rusya'yla Suriye'deki son gelişmelerle daha da yakınlaşması ve önce PYD'nin Moskova'ya yaptığı ziyaretler, sonra Demirtaş'ın Moskova'da Dışişleri Bakanı Lavrov ile yaptığı görüşme ve Lavrov'un bir kez daha "Suriye'deki silahlı Kürt grupları desteklemeye hazırız" sözleri Rusya'nın oynayacağı rolü açıklıyor.

 Elbette Demirtaş-Lavrov görüşmesinde yalnız "Suriye'deki silahlı Kürt gruplar"ın konuşulmadığı, aynı desteğin PKK'ya da verileceğini tahmin etmek mümkün.

Güngör Mengi / Vatan

 

 

*

 

Bir bilen varsa beri gelsin

Güneydoğu'da sokağa çıkma yasağı konulmuş yerlerde çocuklar eğitimden mahrum kaldığı gibi... Sokağa çıkıp oynayamıyorlar da... Evlerde elektrikler kesik... İnternet yok. Telefonlar çalışmıyor. Çocuk evde bunalıyor. Üstüne üstlük dışardan silah ve patlama sesleri eksik olmuyor. Çocuklar büyük travmalar yaşıyor. Büyükler de onlardan hallice değil. Başka yere kaçamayan aileler her an ölüm korkusu içinde ne zaman biteceği bilinmeyen hapislikler yaşıyor.

Selahattin Demirtaş, Batı'da yaşayanların sessizliğini eleştiriyor.

Oysa Batı'da yaşayan herkes bölgede yaşanan sıkıntıların farkında.

Ama hendek ve barikatlarda mevzilenen silahlı militanlar "öz yönetim savaşı"nı sürdürdükçe o acılı ve sıkıntılı tabloyu değiştirmeye olanak var mı? Bilen varsa lütfen söylesin...

Melih Aşık / Milliyet

 

 

*

 

 

Korkuyor muyuz evham mı yapıyoruz!

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, muhtarlara yaptığı konuşmada "Madem dünyanın en gelişmiş ülkeleri başkanlık sistemiyle yönetiliyor, demek ki bunda bir özellik var" dedi ve ekledi: "Öyleyse biz bundan niye çekiniyoruz? Niye korkuyoruz?"

Önce şunu söyleyeyim, korkanlar "başkanlık sisteminden" değil, "tek adam rejiminden" çekiniyorlar.

Başkanlık sisteminin en yetkin örneği ABD örnek alınacak ve aynısı burada da olacaksa, neden korksun insanlar?

Sistemin "Türk tipi" olmasından endişe ediyoruz esasen.

Nasıl ki bugünkü "Türk tipi parlamenter sistem" bir işe yaramıyorsa, aynı şekilde "Türk tipi" olacaksa, başkanlık sistemi de sorunumuzu çözmez.

Cumhurbaşkanı'nın emrinde yüzlerce danışman var. Bir işaretiyle istediği başkanlık sisteminin anayasasını yazıp önümüze koyacak onlarca anayasa hukuku uzmanı var.

Cumhurbaşkanı iki konuşmasından birinde "başkanlık sistemi de başkanlık sistemi" diye tutturuyor ama zahmet edip bu sistem nasıl işleyecek, denge-fren mekanizmaları nasıl kurulacak açıklamıyor.

Bir emir versin, nasıl bir sistem olacağını bize iyice bir anlatsınlar.

Korkularımızın maddi bir temeli var mı, yoksa kendi kendimize evham mı yapıyoruz, öğrenelim.

Ne olduğunu bilmediğimiz bir şeyi nasıl tartışacağız?

Mehmet Y. Yılmaz / Hürriyet

 

*

 

Gözü doymuyor!

İktidar sözcüleri istedikleri kadar İsrail ile anlaşmaya varıldığı yolundaki iddiaları, "Henüz anlaşma yok, görüşmeler sürüyor" diye yalanlayıp dursunlar!

AKP Sözcüsü Ömer Çelik, "Kuşkusuz İsrail Devleti dostumuz" sözünü, "Devletlerarası ilişkilerde inişler ve çıkışlar olabilir" diye tevile çalışsa da inandırıcı olması mümkün değil gibi görünüyor!

Zira bu açıklaması en yakınlarını, kendisini çok seven isimleri bile çileden çıkarmış durumda!

Hükümet Sözcüsü Numan Kurtulmuş da, "Henüz anlaşma yok, görüşmeler devam ediyor" diye ortaya çıkan sorunu "örtbas" etmeye çabalıyor ama bunlar nafile çabalar!

Çünkü orta yerde İsrail Başbakanı Netanyahu tarafından yapılan açıklamalar var! Netanyahu, bizimkilerin yok dediği anlaşma çerçevesinde Türkiye'nin HAMAS üst düzey askeri yöneticisi Salih El Aruri'yi sınır dışı ettiğini söylüyor!

Evet, elin ağzı torba değil ki büzesin! Hele Netanyahu'nun ağzı hiç torba değil! Adam Türkiye ile "aralarını" düzeltmenin mutluluğu içinde konuşup duruyor! Ama gözünün bu "sınır dışı etme" ile doymadığı da açık! Daha fazlasını istiyor!

(...)

Bugüne kadar atılan her adımı onaylayan yandaş kalemler bile İsrail konusundaki sözlerden fena halde alınmışlar ve çalakalem veryansın ediyorlar!

Bize kalırsa iktidar sözcüleri güneşi balçıkla sıvamaya çalışmaktan vazgeçmeli ve anlaşma konusunda daha sağlıklı açıklamalar yapmalılar!

Zeki Ceyhan / Millî Gazete

 

 

*

 

Dilinin ucuna kadar geldi itirafa az kaldı!...

Türkiye'ye masa tuzağı...

Suriye dizayn edilirken, Türkiye, içeride PKK ile meşgul edilmeye başlandı. Zaten Kandil'e Türkiye'yi oylama ihalesi verilmişti. Biz şehir savaşları ile mücadele ederken, onlar Suriye'nin geleceğini tanzim etmeye başladılar.

Bir Rus uçağı düştü. Bu uçak biz hariç herkese yaradı. Türkiye, Suriye masasının dışında tutulmaya, Irak'tan çıkarılmaya, bölgede ise şehir savaşları ile ablukaya alınmaya çalışılıyor.

Asıl hendekler Sur'da açılmadı, asıl barikatlar Cizre'de kurulmadı. Asıl tuzak Suriye ve Irak'ın geleceğinin tayin edildiği pazarlık masalarında kuruluyor.

Tablo bu.

Düşen Rus uçağından sonra, Suriye ve Irak'ta tablonun aleyhimize doğru geliştiği belli.

Abdülkadir Selvi / Yeni Şafak

 

*

 

Fet­hul­la­h'­ın pe­şin­de!..

"Ce­ma­at" mi de­sek, "ör­gü­t" mü de­sek, her ney­se...

Bu­nu ül­ke­nin ba­şı­na si­ya­si ik­ti­dar­lar be­la et­ti...

Ama en çok hi­ma­ye­yi de AK­P'­den gör­dü, ne is­te­di­ler­se al­dı­lar...

Pa­ra­yı, yar­gı­yı, po­li­si, bü­tün dev­let or­gan­la­rı­nı bö­lüş­tü­ler...

17-25 Ara­lı­k'­a ka­dar her şey tı­kı­rın­day­dı...

Ve o ope­ras­yon­lar ol­ma­say­dı, bu­gün de tı­kı­rın­da ola­cak­tı, Pen­sil­van­ya­'ya sa­bah ak­şam say­gı­lar, mu­hab­bet­ler gön­de­ri­le­cek­ti...

Şim­di Fet­hul­la­h'­ı Tür­ki­ye­'ye ge­tir­me­ye ça­lı­şı­yor­lar, gü­ler mi­sin ağ­lar mı­sın?..

Mehmet Türker / Sözcü

 

*

 

Utanılacak bir CHP kongresi

CHP'nin İzmir İl Başkanlığı seçimlerini utanarak izledim. Tamam adayların birbiriyle rekabetine bir şey diyemem. Aziz Kocaoğlu'nun, "Önseçime girmeyen milletvekillerine..." sözlerine takıldım. Ama bunlar için olağan kurultay numaraları deyip geçseniz bile, üzerinde duracağım bir nokta var ki, çoook ayıp:

Bazı gençler, TuncayÖzkan'ın konuştuğu kürsüye yürüyor ve "İzmir Başkan Aziz'indir öyle kalacak" diye slogan atıyor.

Biz gençleri nasıl yetiştireceğiz? Amigo, toplantılarda vurucu güç veya bağırıp çağırarak toplantıları "kontrol altında" tutucu güçler olarak mı? Yoksa politikaya bilinçli, aydın, yeni ve taze bir beyin gücü olarak katılımlarını sağlamak için mi? O kürsüye yürüyenler kimlerdir bilemem... Ama "olgun" politikacıların onları kaba güç kullanacak timler olarak görmeleri ayıptır, günahtır.

Diyeceğim şu: Gençler kişilik sahibi olmalı, kendilerine birtakım olanaklar yaratsalar bile, kimsenin böyle adamı olmamalı.

Orhan Bursalı / Cumhuriyet

 

 

*

 

GÜNÜN SÖZÜ

"Siz yardım edilmiş yoksullar istiyorsunuz, bizse ortadan kaldırılmış yoksulluk. Viktor Hugo"

Yalçın Bayer / Hürriyet

 

*

 

1-286.jpg

Ercan Akyol Milliyet