Stratejik çukurda batan dönmedolap...

Başbakan Binali Yıldırım'ın Münih'te kabin ekibi gazetecilere yaptığı açıklamalar gerçekten çok enteresandı!.. Yıldırım, "ABD ile yeni bir sayfa açıyoruz" diyor ama sayfanın içini dolduramıyor. Bomboş!.. Yıldırım'ın kabin ekibine neler anlattıklarını kısaca hatırlatalım.

ABD'nin iki numarası Pence ile Rakka'yı konuştuklarını belirttikten sonra; "DEAŞ ile mücadelede El Bab'dan sonrası için de varız" dediğini belirtiyor. "ABD, Rakka'ya operasyonda YPG'yi dayatırsa ne olur" sorusuna da şöyle cevap veriyor:

"Ben öyle bir izlenim edinmedim. Bir değerlendirme sürecindeler, sonucu görmemiz lazım. Bölgede zaten ÖSO'ya destek veren askeri unsurlarımız var. Muhtemelen onlar destek verecekler. ABD yönetimiyle yeni bir sayfa açıyoruz. 'New day' (Yeni bir gün) diyorlar."

Binali Yıldırım'ın sözlerinde El Bab'dan sonrası neresi? Belli değil.. Sınır yok, çerçeve yok... Ayn el-Arap'ın (Kobani) PKK/PYD kantonu olarak ilan edilmesine her türlü desteği verenlerin şimdi "PYD olmasın" sözlerine dünya alem gülüyor. Mehmetçiğin kanı ve canı üzerinden sallama duvarı aşıldı!.. "New day" nasıl olacak o tamamen karanlık.. Sadece temenniler var!.. Yalvarışlar var!..

Bu arada Türk topraklarında vızır vızır işleyen bir ABD'li yetkililer trafiği var. Biri gidiyor bir geliyor.. Araya defne yaprağı gibi İngilizler sıkışıyor. Hulusi Akar, ABD'li yetkililerin peşinde koşuşturmaktan bitap düştü. Kardak pozları bile aksamaya başladı!.. Ne olduğunu anlayan var mı?.. Görünürde olan en somut veri; Mehmetçiğin üzerinden yapılan pazarlıklar...

"New day" beklentilerini saray ve Başbakanlık koridorlarından izliyorum. Gerçekçi mi?.. Değil. Ses başka görüntü başka. Kırıklık var. "Obamalı günlere döneceğiz galiba" tedirginliği tırmanışta. Ne acı!.. Pazarlık masasına Mehmetçik'ten başka bir koz koyma güçleri ve şansları olmadığını da fısıltı şeklinde itiraf ediyorlar.

Bir zamanlar omuz omuza, içli dışlı oldukları ABD muhiplerini, medya borazanlarını takip ediyorum. ABD'nin asla ve kata YPG'den vazgeçmediğini ve vazgeçmeyeceğini söylüyorlar, yazıp çiziyorlar. ABD'nin "ortak cephe" önerisini cilalıyorlar. Yani tablodan şöyle bir sonuç çıkarmak mümkün;

El Bab örneğinde olduğu gibi nasıl olsa cephede olan bitenlerle ilgili Türk kamuoyu kolayca kandırılabiliniyor. YPG ayrı koldan TSK/ÖSO ayrı koldan çalışır. YPG'yi algı operasyonları ile SDG olarak yutturmakta sıkıntı yok. Hem NATO müttefikliği gereği ABD ile birlikte olmaktan başka bir seçeneğimiz de var mıydı der geçer gideriz. "Taktik destekler" destanları (havuz medyasına) itina ile yazdırılır. ABD'nin manivelası IŞİD'in bugüne kadar işgal ettiği her yeri usulca PKK/PYD'ye teslim ettiği ustaca unutturulur. Bombalama görüntüleri ortalığı kasıp kavurur. 16 Nisan geçer!.. Suriye'nin Güneyine Barzani modeli allanır, pullanır..

Sonra... "Happy new day to you" modunda hep beraber devam eder gideriz!..

Öyle mi?..

Bakın!.. Son gelişmeler karşısında Suriye bataklığını yakından takip eden diplomatik kaynaklar pazarlıklar çerçevesine sahayı nasıl analiz ediyor:

"Türkiye bocalıyor"

"Zaten IŞİD Rakka'dan çekiliyor. IŞİD militanları Rakka'dan aşağıya Deyr-ez Zor'a doğru inmeye başladı. Burada bir pazarlık oluyor. Moskova'da yapılan Kürt toplantısına engel olamadığınız sürece Rusya sizin yanınızda değildir. Rusya yanınızda değilse İran da sizin yanınızda değildir. ABD de dost değil. 15 Temmuz'da yapılan operasyonun bizzat içindeydi. Yani açıkçası şu anda Türkiye bocalıyor, buradan çıkmaya çalışıyor.

Son bir yıldır söylemesi gereken şuydu, ben Suriye'nin üniter yapısının, ulusal bütünlüğünün bozulmasını istemiyorum bunun için de mücadele ediyorum, aldığım çekildiğim yerlere Suriye ordusu gelseydi istediğini alacaktı. Özgür Suriye Ordusu dediğiniz yapının yüzde 70'ini ABD kontrol ediyor. Silahlarını ve parasını ABD veriyor. Şimdi bu yapının size ne zaman döneceği belli değil. Derler ya, yüzme bilmiyoruz, denize düştük, çırpınıyoruz, bocalıyoruz. 

Sizin ne düşündüğünüz önemli değil. Yarın Cerablus'tan, Çobanbeyli tarafından çekildiğiniz andan itibaren burayı doldurabilecek, silahlı gücü olan, halkın üzerinde bunu kullanabilecek olan tek bir güç var o da PYD. ÖSO'nun böyle bir gücü yok. El Nusra veya diğerlerinin gücü yok. Burada kalsın diyebilecek tek güç Suriye kuvvetleri. Eğer siz Suriye ile bu işleri organize eder pazarlığını yapar buna müsaade etmezseniz bu zaten olmaz. Pazarlığınızı yanlış yerde yanlış adamlarla ABD ve Rusya ile yapmaya çalışırsanız bu işin sıkıntısını yaşarsınız. Türkiye büyük hata yapıyor. 'El Bab'da neden durduk? Duracaktık neden bu kadar geldik? Neden bu kadar şehit verdik' diye güvenlik güçlerinde konuşmalar başladı.

Tek pazarlığımız şu; burada bir Kürt devlet yapısı kurulmasın, bütün pazarlığımız bu, bütün oyunu bunun üzerine kurduk ama bunun için geç kaldılar, daha önceden müdahil olacaklardı. Dün Kobani düşmesin diye müdahale ettin, sınırlarını açtın, bugün Kobani'ye karşıyım diyorsun, sana kim inanır."

Bir gün öyle, bir gün böyle.. Başka bir gün, onların hiçbiri öyle böyle değilmiş, şöyle... Hacıyatmaz politikaları ile içeriyi iyi idare ettiler de!.. İşler, dışarıda öyle böyle değil. ABD ile Rusya müttefik oldu. Kürt kantonları tamam. Bir tık ötesi de 17 Nisan'da vizyona girecek. TSK'nın tamamen tasfiye edilmesiyle...

Yazarın Diğer Yazıları