Şu cümleler size hangi dönemi hatırlatıyor

Şu cümleler size hangi dönemi hatırlatıyor

Cumhuriyet gazetesi mensuplarının evlerinin aranmasından bazı sahneler.

 ***

80 yaşındaki Orhan Erinç'in evi:

 "Telefonunu, tabletini, kızının laptopunu, eski laptopunu ve eski bir cep telefonunu alıp götürdüler... El konulan dijital eşyaların imajları alınmadı."

***

Hasta Hikmet Çetinkaya'nın eşi anlatıyor:

"Hayatımız FETÖ üzerinden sürgünlerle, davalarla geçti. 40 yıl geçse aklımdan dahi geçmeyecek bir dava."

 Okur temsilcisi Güray Öz'ün evindeki manzara:

"Arama sırasında polis, avukatın gelmesini beklemedi."

***

75 yaşındaki Aydın Engin'in evi:

"Engin, polislerce çekiştirilerek gözaltına alındı. Engin önce 'Biraz yavaş olur musunuz' diye ricada bulundu. Sonra da yorulup bir taşın üzerinde soluklanmak istedi."

 ***

Genel yayın yönetmeni Murat Sabuncu'nun eşi:

"El koydukları tüm eşyaların Murat Sabuncu'ya değil bana ait olduğunu beyan etmeme rağmen yanlarında götürdüler."

 ***

Yönetim kurulu üyesi Hakan Kara'nın eşi:

"Çocuk uyuyordu. Sessiz olmalarını istedik. 'Tamam' dediler. Çocuğun odasını da aradılar."

Cumhuriyet Muhasebe Müdürü Günseli Özaltay:

"Gözaltında bir süre ilaçlarını alamadı. Avukatları polisle görüştükten sonra yardımcı olunduğu öğrenildi."

***

Bu sahneler size çok yakın tarihimizden hangi dönemi hatırlatıyor...

Ertuğrul Özkök Hürriyet

***

AKP, CHP'yi sıkıştırmak için MHP'yi mi kullanmak istiyor

-------

...Kılıçdaroğlu'nun konvoyu bir süre önce Artvin yakınlarında PKK saldırısına uğramıştı. Başkan Yardımcısı Bülent Tezcan da CHP'ye HDP'ye yakın durduğu nedeniyle kızan suç dosyası kabarık bir saldırgan tarafından vurulup yaralandı. Yani ana muhalefet CHP'nin kısa süre arayla hem başkanı, hem başkan yardımcısı silahlı saldırıya uğradı. Yine de AK Parti, CHP'yi başkanlık anayasası konusunda iş birliği yapmazsa kendisini HDP ile aynı saflarda ilan edeceği konusunda aba altından sopa gösteriyor; mesela HDPli siyasetçilerin tutuklanmasını sorguluyor olmasını terörizmi cesaretlendirme olarak öne sürüyor.

Yani Yıldırım, Kılıçdaroğlu'na 'Benimle başkanlık işbirliği yap, MHP ile tek başıma bırakma, ya da seni HDP ile aynı safta ilan ederim" demek istiyor.

Kılıçdaroğlu bu zorlamanın farkında görünüyor...

Murat Yetkin Hürriyet

***

Başbakan ve muhalefet devre dışı

--------

Cumhurbaşkanı Erdoğan'a sunulan yeni anayasa taslağı eğer başkanlık gelirse, başkana "ABD başkanlarını, başkan olmayı başarırsa Hillary Clinton'ı da gerçekten kıskandıracak" yetkiler veriyor.

Seçim 2019 yılında olsa da hemen verilecek yetkiler arasında:

Başkan; devletin ve yürütmenin başı olacak, bakanlar kuruluna sürekli başkanlık edecek, iç ve dış siyasete karar verecek, bakanları parlamento dışından o atayacak, meclisi feshedebilecek, YÖK, AYM, Danıştay, HSYK, Yargıtay Cumhuriyet başsavcısı ve rektörleri o atayacak gibi maddeler var.

Bunlar doğruysa "seçilecek başkanları kim ve nasıl denetleyecek" sorusu daha çok önem kazanmaktadır.

Başbakanı ve muhalefet partilerini devreden çıkaran bu sistem MHP desteğiyle referanduma gidecek mi, yoksa erken seçim mi olacak ya da (başkandan daha fazla yetkiler veren) OHAL mi devam edecek?..

Güngör Mengi Vatan

***

Devlet Bey'e mektubumdur...

--------

 "Sayın ve muhterem, çok değerli siyasetçi Devlet Bey!..

... Kendinizi işinize geldiğinde "Türk milliyetçisi" olarak tanımlarsınız... Ancak bırakın milliyetçiliği, "Türk" kavramını bile reddedip ümmetçilik ve din ticareti yapan bir iktidarın dümen suyuna takılmış gidiyorsunuz.

Nasıl bir milliyetçiliktir bu sizinki beyefendi, anlatır mısınız!

(...) Allah rızası için yahu, biraz da eleştirin!

Ya da gidin hükümete ve açıkça bir öneride bulunun: "Ben sizinle hükümet ortağı olmak istiyorum. Beni de aranıza alın, işleri kardeş kardeş götürelim!.."

(...) Başbakan önceki gün durup dururken bir vecize yumurtlamıştı: "Başkanlık sistemi gelmezse Türkiye'nin bölünme riski vardır."

Bu ciddiyetsiz sözleri dün grup toplantınızdan sonra size sorduklarında verdiğiniz yanıt hem muhteşem (!) hem de en az onun sözleri kadar ciddiyetten yoksundu: "Türkiye bölünmez. Ama Sayın Başbakan sahip olduğu bazı bilgiler ışığında değerlendiriyorsa onu da saygıyla karşılamak lâzım!"

(...) ülkemizi tehdit etmeye yönelik bu saçma sapan sözleri "Saygıyla" karşılamak gerektiğini söylediniz. Ayıptır yahu, ayıptır....

Emin Çölaşan Sözcü

***

"Bu bir itiraftır!"

-------

Başbakan Binali Yıldırım'ın "Başkanlık gelmezse Türkiye bölünür" açıklamasına, iki milletvekilinden sert eleştiriler geldi. CHP Trabzon Milletvekili Halûk Pekşen ve MHP Gaziantep Milletvekili Ümit Özdağ...

Halûk Pekşen "Başbakan'ın bu sözleri, 14 yıldır iktidarda olan siyasi partinin ülkeyi bölme noktasına getirdiğinin itirafıdır" diyor ve ekliyor:

"14 yıllık iktidarlarının sonucunda ben ilk kez, Türkiye'nin bölüneceğini Başbakan'ın ağzından duyuyorum. Oysa kimsenin böyle bir talebi yok. Şaşılacak bir itiraf!"

* * *

MHP'li Prof. Dr. Ümit Özdağ da Başbakan'ın sözlerini şu sözlerle eleştiriyor:

"Başbakan, başkanlık olmaz ise Türkiye bölünür, demiş. Niye siz gelinceye kadar böyle bir sorun yoktu? Eğer bir Başbakan 'başkanlık gelmezse, yönettiğim ülke bölünür' diyorsa, kendisinde sorun var demektir. Ülkeyi yönetemediğini itiraf eden bir Başbakan hemen istifa etmelidir."

Ümit Özdağ, başkanlık sistemine karşı çıktığı için, kendi partisinin lideri Bahçeli ile de ters düşmüş durumda... MHP'den ihraç edilmek isteniyor. Ülkede doğru söyleyenler maalesef haksızlıklara uğruyor!

Rahmi Turan Sözcü

***

 Kim bu "kötü ve çıkarcı anlayış" sahipleri?

---------

Önce Cumhurbaşkanı Erdoğan milletten başka kimsenin yanında olmadığını söyleyerek FETÖ ile mücadelede "yalnız adamı" oynadığını ortaya koydu!

 "En yakın arkadaşlarının" bile kendisini anlamadığını ya da anlamak istemediklerini söyledi!

 Ardından Çevre ve Şehircilik Bakanı Mehmet Özhaseki konuştu ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'a "hak verdiğini" ifade etti!

Özhaseki, Cumhurbaşkanı Erdoğan FETÖ ile mücadele ederken, yakın çevresinin, "Seçimler geliyor, bunları karşımıza almayalım, küstürmeyelim" dediklerine dikkat çekerek, "Böyle kötü ve çıkarcı bir anlayış ile davranıldı" diye şikâyetini dile getirdi!

(...) Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "yalnız adamı" oynar hale gelmesi de, Çevre ve Şehircilik Bakanı Özhaseki'nin dile getirdiği yakınmalar da (...) "iktidar partisinin kimi mensupları" ile FETÖ'cüler arasındaki "yağlı ballı" ilişkiler olduğunu ortaya koyuyor!

 Ortada hem böyle gerçekler var hem de "partide tek FETÖ'cü yok" iddiaları var! Tek FETÖ'cü yoksa bu tür yakınmalar neyin nesi?

 "Kötü ve çıkarcı anlayışın" sahipleri kimler?

Zeki Ceyhan Milli Gazete