Şu teşkilatlar olmasa

Abdülhamit’in devrinin son Maarif Nâzırı Mustafa Hâşim Paşa boşuna dememiş:  “Şu mektepler olmasaydı, maarifi ne güzel idare ederdim” diye.
Merhum nâzırımız hayallerini gerçekleştirme şansı bulamadan, şöyle keyiflice bir nâzırlık yapamadan gözleri açık gitti... Ve o da dâhil olmak üzere o günden bugüne kadar gelip geçen maarif nazırlarımız da çilesi hâliyle dolmadı.  Hâlbuki merhum nâzırımız işin formülünü tâ o günlerden keşfetmişti. Mektepler kapanacak, maarif vekâletimiz mis gibi olacaktı..! Hâşim Paşa mektepleri kapatamadı ama muhtemelen benzer dertten muzdarip olan Devlet Bahçeli, Hâşim Paşa’dan ilham alarak parti teşkilatlarını teker teker kapatmaya başladı.
Aklın yolu bir nede olsa... Tabi o akla sahip olmak meseleyi halletmiyor. Onun gereğini de kararlı bir şekilde yerine getirecek kuvvetli bir irade lazım. O irade de çok şükür Sayın Genel Başkanımızda fazlasıyla var. Zaten bu millet ne çektiyse, hep bu lüzumsuz teferruatlardan çekti. Elinizi vicdanınıza götürün ve haksızsam ‘haksız’ deyin Allah için...
Düşünün bir kere, bir ilde teşkilat açmak, onu yaşatmak kolay mı zannediyorsunuz? Evvela orada teşkilat kurmaya yeter sayıda partili bulacaksınız. Ha öyle her önünüze gelen her adamı teşkilata koyamaz, vazife veremezsiniz. Evvela size sıdk ile bağlı olacak, saygıda kusur edip gözünüzün üstündeki kaşa dikkat kesilmeyecek, ‘gassalın elindeki meyyit’ gibi, size her şeyiyle teslim olacak.  Bir bina tutacak, tuttuğunuz bu binanın kirasıydı, elektriğiydi, suyuydu, telefonuydu, kılıydı, yünüydü, tüğüydü derken bir dünya masraf yaptıracaksınız... Bir sürü adamı parti faaliyeti yapsınlar diye sabah-akşam oradan oraya koşturacaksınız... Seçim zamanı ayrı bir angarya... Münâsip gördüğünüz vekil ya da belediye namzetlerinin peşinden haldır huldur koşturup, pestillerini çıkaracaksınız
‘Bunları o ile tâyin ettiğiniz reis bey düşünsün’ diyeceksiniz hâliyle... E yazık değil mi bu insanlara... Onların bu dünyada rahat etmeye hiç mi hakları yok... Allah’tan reva mıdır bu gariplere...
Diyelim vicdanımızı rafa kaldırdık, huzur ve sükûnu bu arkadaşlarımızdan esirgedik. Bu sefer de o ilin ilçelerinde üye kaydı yaptıracaksınız... Hadi bakalım, bu da ayrı bir dert... Bunlar hırlı mı - hırsız mı, arlı mı- arsız mı? İşin yoksa birde bunlarla uğraş. Hadi bunu da bir yoluna koydun, ‘şu kadar sayıdan fazla partiye üye kaydı yapmayacaksınız’ diye talimat verip, bu sıkıntıyı da aştın diyelim. Bu sefer de kongre yapmak icap ediyor. Bu başlı başına ayrı bir dert... Üye kayıtlarını her ne kadar titizle yaptırsan da, hain düşman boş durmuyor, nasıl yapıyorsa yapıyor, partimizin içine ‘bizdenmiş’ gibi davranan çaşıtlarını sokuyor. Al başına başka bir bela..!
Kökü kuruyasıca düşmanlarımız pek bi yüzsüz, pek bi çirkef azizim... Aldığımız onca tedbire, gösterdiğimiz onca titizliğe rağmen partimize sızmakla kalmıyor, bir de utanmadan tâyin ettiğimiz başkanımızın karşısına rakip olarak çıkıyorlar.
Hadi buna da eyvallah...  İş bunların sadece aday olmakla kalması olsa, gene iyi... Seçim alıyorlar ve hatta Sayın Genel Başkan’ı seçecek delegenin arasına bile sızıyorlar. Daha da fenası, pişkinliği iyice ele alıp, yüzleri kızamadan Sayın Genel Başkanın karşısına rakip bile oluyorlar. Ne yaparsınız ki devir kötü,  Fuzûlî’nin dediği gibi ’düşman kavî, tâli zebûn’.
İmdi, şimdi ne gerek var bu kadar mâcerâya, bu kadar eza ve sıkıntıya. Haddi zatında teferruat kâbilinden icat edilmiş, lüzumsuz bir dolu angaryaya boğulmuş mel’un şer odaklarını bir güzel kapatıyorsunuz, geceleri kâbus görmeden mışıl mışıl uyuyarak, huzurlu bir hayat sürüp, keyfinize keyif katıyorsunuz.
Artık şu lüzumsuz seçimlere ve seçmenlere de bir çâre bulmak icap ediyor. Her seçim vakti işin yoksa uzun uzun dil döküp oy iste. Sayın Genel Başkanın işi de vallahi zor be azizim...
Teşkilat işi usulünce hallediliyor ve bu bela da böylece def ediliyor. Bir de şu seçmenler olmasa ne güzel parti genel başkanlığı yapılırdı...
Olmaz olmaz demeyin Sayın genel Başkanım, bakın azmedince neler neler başarıyorsunuz. Koskoca Hâşim Paşa’nın yapamadığını yaptınız. Hadi bir gayret, bunu da yaparsınız isterseniz. Size güveniyoruz.

Yazarın Diğer Yazıları