Suçlu kim?

Bu yazımı kayıtlara geçsin ve ileride ülkemizin vergisel anlamda kayıplar yaşamasına göz yuman bürokratlar hakkında işlem yapılsın diye yazıyorum.

Mal Müdürlüklerinin sorumluluğu
Turizm Sektörünü analiz etmek için hiçbir çaba sarf etmeyen, klasik denetim yöntemlerinin dışına çıkmayan Mal Müdürlüklerinin yapması gerekenler aşağıdaki şekilde sıralanabilir.
1- Turizm Bölgelerinde kurulmuş olan taşımacılık kooperatifleri (kara ve deniz diye ikiye ayrılmakta) basit usulde vergiye tabi olan kooperatif üyelerinin kazançları ciddi anlamda irdelenmelidir.
2- Küçük çaplı bir kafeterya bile açtığınızda ruhsatname almanız gerekir iken, mali kayıtlarında “tekne işletmecisi” diye geçen araçların üzerinde envai çeşit hem alkollü hem de alkolsüz içeceklerin satıldığını görmezden gelen Maliye yetkilileri bu işletmelerin “mali suç işlemelerinin” önüne geçmeli.
3- Mali kayıtlarda kendisine yalnızca “tekne taşımacılığı” hakkı verilen işletmelerin “hakları olmadığı” halde tekne üzerinde alkollü içecekler satmaları, “Anayasamızın Eşitlik İlkesinin” doğrudan çiğnenmesi anlamına gelmektedir.
4- “Alkollü İçecek” satabilmek için binlerce TL bedel ödeyen diğer işletmelerin suçunun ne olduğunun sorgulanması gerekli?
5- Yaz sezonunda villalarını haftalık bazda kiraya vererek 50 bin TL’den fazla gelir elde eden yabancıları kayıt altına almak için çaba harcamayan Mal Müdürleri birinci dereceden sorumludurlar.
6- Maliye Bakanlığı bünyesinde bulunan MASAK (Mali Suçları Araştırma Kurumu) acilen Turizm Sektörü konusunda ciddi çalışmalar başlatmalı ve Turizm Sektörünü tanıyan, bilen, işleyiş mantığına hakim uzmanlar yetiştirmelidir.

TÜRSAB’ın sorumluluğu
1618 Sayılı Seyahat Acenteleri Birliği yasasından gücünü alan ve üyelerine her türlü yaptırımı uygulayan TÜRSAB’ın ciddi anlamda kendisini aşağıdaki noktalarda sorgulaması gerekmektedir.
1- Deniz araçları ile yapılacak taşımacılık faaliyetlerinin TÜRSAB kontrolünden çıkarılması, Birliğin devlet kurumlarına karşı kendisini tam ifade edemediğinin bir göstergesidir.
2- Adı üstünde “Türkiye Seyahat Acenteleri Birliği” olan kurumun, seyahatin yalnızca kara araçları ile değil, hava ve deniz araçları ile de yapıldığını ve birbirinden ayrılmaz bir bütün olduğunu anlatabilmesi gerekir idi.
3- Mevcut uygulamada, kara araçları ile taşıdığınız turistlerinizi deniz araçlarına bindirdikten sonra yetkili kurum değişiyor. Artık TÜRSAB deniz araçları ile ilgili bir yaptırımda bulunamıyor. Teknelerin standartlarını belirleme yetkisi diye bir şey kalmıyor. Herkes kafasına göre istediği şekilde tekne taşımacılığı servisi verebiliyor.
4- Su üzerinde turistlere hizmet veren araçların kontrolünün tekrar TÜRSAB’a verilmesi en uygun karar olacaktır. Kontrolün tek elden olması her zaman büyük yararlar sağlayacak ve hizmet kalitesinin yükselmesine büyük katkılar sağlayacaktır.
5- TÜRSAB son dönemde hiç de kendisine yakışmayan kötü bir performans sergilemekte. Bölgesel Yürütme Kurulları üyeler arasından seçildiği için, hiçbir zaman yapılan denetimler tam anlamı ile amacına ulaşmamaktadır. Denetim kurumlarının “bağımsız” olmaları sağlanmadıkça hizmet kalitesinin yükselmesi beklenemez.
6- Kültür ve Turizm Bakanlığı Maliye Bakanlığı bünyesindeki MASAK benzeri bir yapılanmayı, TUSAK (Turizm Suçlarını Araştırma Kurumu) olarak faaliyete geçirmeli ve sektörü mercek altına almalıdır.

Yazarın Diğer Yazıları