Suçlu sadece oryantalizm mi?

               Evet, işin içinde Batı ve oryantalizm var. Ancak İslamcı radikalizm sadece Batı'nın eseri değil... Tarihi süreçte yerli ve millî damarlar da işin içinde.      

Batı bir hiç iken ve oryantalizm daha bir ortada değilken İslam dünyasında radikalleşme yok muydu?

                Vardı.

Var olduğu için, Batı için İslami radikalleşme anlamlı hale geldi.

                Meseleyi Batı'ya havale ederek kimse işin içinden çıkamaz... Öncelikle İslam toplumlarının kendi sorunsalıdır bu... Kendi iç dünyasında ürettiği hezeyanlara dayanmaktadır çoğu...

                İslam dünyası neden, tarihin çeşitli dönemlerinde şiddet üreten bir anlayışa sapıyor? Bunun cevabı üzerine kaç bilim adamı ve yazar düşündü?

Bilmiyoruz.

                Niçin; insancıl, temel hak ve özgürlüklere riayet eden bir çizgide ilerlemiyor İslam uleması da, zaman zaman cinnet hali yaşıyor?

                Sahte peygamberleri, "sapkın mezhepleri" ve sosyal olayları, buradan cinayetlere varan dini önderleri, hangi toplumsal cinnet hali üretiyor?

                İslam toplumları ve siyaseti üretiyor.

                İslam, bir din olarak siyasetle iç içe  geçtiği ve sarmaş dolaş olmuşluk düzeyi yükseldiği bütün dönemlerde ya devlet, toplum üzerinde katliamlar yapmıştır, ya da ulemanın içinden birileri militarizm yaratmıştır...

Al sana Hasan Sabbah...

Buyur, Emevi İslam Devleti'nin cinayetleri...

Hasan Sabbah'ın da, Emevi Siyasal İslam'ının da temelinde kan ve gözyaşı var.

Katliamlar var.

Cinayetler var...

Müslüman'ın Müslüman'a kurduğu pusu var.

Yok mu?

Var!

Hâlbuki İslam, kadife kadar yumuşak, temel hak ve özgürlüklere "kul hakkı" bağlamında sağlam ve sarsılmaz kurallar koyan bir din. Aynı şekilde, insan öldürmeyi yasaklamış bir din.

Öyle değil mi?

Evet.

Ancak tarihin çeşitli dönemlerinde sapkın yapılar üretmediğini söyleyemiyoruz. Elbette bu dinin bizzat kendi emri ve isteği değildir.

Doğru...

Ancak, bu militarizmin kendini "İslam" olarak tanımlayan siyasal toplumdan çaktığı da doğru...

Az evvel belirttiğimiz gibi bunun en bilinen örneği Hasan Sabbah'ın Alamut Kalesi'nde kurduğu ve adına "Haşhaşiler" dediğimiz militarist yapıdır... Hasan Sabbah'ın son hedefi bir İslam devleti kurmaktır.

Tıpkı Türkiye'deki bir kısım İslamcıların istedikleri ve umdukları gibi ve en belirgin şekliyle FETÖ gibi...

Tıpkı Mısır'daki İhvan-ı Müslim gibi...

Tıpkı Afganistan'daki Taliban gibi...

                Ta en başına dönersek, bugünküler gibi bir devlet şiddeti olarak Muaviye'nin yaptıklarının öncesi de vardır.

                Hz. Ömer'e ve Osman'a kadar varan cinayetler, İslam'dan kendilerine haklılık çıkaranların yaptığı siyasal cinayetler değil midir?..

Aynen öyledir...

Aynı zamanda din büyüklerine yapılan suikastlardır.

                Öyle ise?

Öyle ise salt Batı ve Batıcılık değil mesele. Salt oryantalizm de değil.

Mesele, İslam toplumlarının neredeyse kuruluşundan başlayan, toplumsal bir travmadır. Batı, 18. yy'da bu travmayı doğru ve yerinde tespit ederek sadece kullanmasını becermiştir.

                Dün İngiltere...

Bugün Amerika...

                Bu durum Batı'nın masum olduğunu gösterir mi?

                Asla!

Ancak başta Türkiye olmak üzere İslam toplumlarının artık uyanması ve kendisine bir düzen vermesini gerektirir.

Yazarın Diğer Yazıları