Ömrümüz su gibi akıp giderken, kısacık bir zaman dilimine çok şey sığdırabilmek lazım. Bizleri mutlu edecek hedefler belirlemek ve o hedeflere kararlı bir biçimde yürümek lazım. Peki herkes her zaman yapabiliyor mu bunu, başardım diyenlerin sayısı sizce ne kadardır?
Bazen umulmadık keskin dönemeçler çıkıyor önümüze, zor zamanlar, inişli çıkışlı yollar, aşılması imkansız gibi görünen zamanlar çıkıyor. Öfke, mutsuzluk, koşturmaca derken insan’a ait çok şey unutuluyor. Robotlaşıyoruz, kavramlar karışıyor ve insani değerler bir bir çıkıyor hayatımızdan. Kısacası yalnızlaşıyoruz. Teknoloji’nin hızlı yükselişinde, ruh dünyamız küçülüyor, kayboluyor. Önüne kattığı selin akışı içinde aile değerlerini de sürükleyip götürüyor zaman. Böyle yaşamaya mecbur edilmiş, yalnız bırakılmış ve terk edilmiş insanların hikayesiyle doludur hayat. Varlık nedenini bir suç unsuru gibi algılayan pek çok insansa bu sömürü düzeni içinde harcanıp gidiyor her gün.
Pulitzer ödüllü yazar, senarist ve oyuncu Beth Henley’in ünlü eseri “Suçlu yürekler” tam da anlatmaya çalıştığım hayatların hikayesi. Yazarın 1978 yılında kaleme aldığı eserin filmi de çevrilmiş. Hatta film bir çok ödül alıp üç dalda Oscar adayı olmuş. Pulitzer, Golden Globes, New York Drama Critics Circle ödülü vb bir çok ödülün sahibi yazar yine aynı hızla üretmeye devam ediyor.
“Suçlu Yürekler” Ankara Devlet Tiyatrosu’nun da repertuarında. Yeni sezonun açılış oyunlarından olan eser ekim ayından bu yana ilgiyle izleniyor. Kıyasıya bir yarış insanları silip süpürürken, aile’nin önemi eserin ana konusu, teması. Eserin tanıtım yazılarında da bahsettiği üzere; “bireyselleşmiş ve iç dünyasına kapanmış insanların hayatından bir kesitin ele alındığı oyunda uzun süre ayrı yaşayan farklı karakterlerdeki üç kız kardeşten en küçüklerinin bir cinayet girişiminde bulunmasıyla, kardeşlerin bir araya gelmesi, sorgulanan geçmişlerinde bulduklarının yitirilen değerler ve aile kavramı olduğu anlatılıyor. Üç ayrı karakterdeki kardeşlerin ayrı ayrı yaşamlarını buluşturan cinayet teşebbüsü ve ortaya çıkan fırtınalı bir geçmişin öyküsü ” Suçlu yürekler Eseri orijinal dilinden çeviren ve yöneten Devlet Tiyatrosu sanatçısı Ajlan Büyüktürkoğlu. İki perdelik oyun 6 kişilik bir oyuncu kadrosuyla sunuluyor. Dekor tasarımı Hakan Dündar, giysi tasarımı Esra Selah, ışık tasarımı ise bir çok eserden tanıdığımız ışık ustası Zeynel Işık’a ait. Yaşadıkları pek çok sıkıntı sonucu kendilerini birbirlerinden dahi izole eden üç kız kardeşin tirajı komik hikayesine değinen yazar; aile birlik ve beraberliğinin, özellikle çağımızda giderek yok olmasına rağmen yine de güven ve sevginin sadece bu ortamda, aile ortamında bulunabileceğini anlatması bakımından ayrıca önemli bir detay’ın altını çiziyor. Kardeşlik gerçekten çok önemli, iki ya da birkaç kişi arasında yaşanan özel bir bağ...
Yeni sezon eserlerinden olan oyun 2-4-6-11 Ocak tarihlerinde Devlet Tiyatrosu’nun Şinasi sahnesinde izleyicisiyle buluşuyor. Filmini izlemeyenler için öneriyorum, oyununu kaçırmayın.
İyi seyirler.
