Suikast mi?

Prof. Dr. Özcan Yeniçeri, ilim adamı, yazar, politikacı. Geçen ay kaza geçirdi.

Bir ülkücü siyasetçi kaza geçirirse, akla suikast gelmez mi? İhtimalleri göz önünde tutmak gerekir.

13 Haziran 1972'de, MHP Genel Başkan Yardımcısı Dündar Taşer'e de geri geri giden bir ekmek kamyoneti çarpmış ve hayatını yitirmişti. Bu "kaza" çok konuşulmuş, Taşer'in suikasta uğradığı iddia edilmişti. "Suikast"ı akla getirecek elbette bin türlü sebep vardı.

Dündar Taşer, bir askerdi. 27 Mayıs Darbesi'ni yapan subayların içinde en gençlerindendi. Türkeş'in ve Orhan Kabibay'ın başını çektiği 14'lere dâhildi. Darbecilerin diğer kanadı tarafından yurt dışına sürüldü. Dönüşte Türkeş'le birlikte hareket etti. Hem mütefekkir, hem aksiyonerdi. O dönem, komünistlerle Ülkücüler karşı karşıya idi. 12 Mart 1971 Muhtırası'yla bir durgunluk gözlense dahi, her an her şey olabilirdi. Nitekim 1974'te sıkıyönetimin kalkması, komünistlerin Ecevit affıyla hapishanelerden koyverilmesi, ülkemizi tam manasıyla bir girdaba sürüklemiş, binlerce can gitmiş ve ardından 12 Eylül Darbesi gelmişti.

Özcan Yeniçeri, o dönemi yaşamış, ön saflarda mücadele vermiş bir insan. Bu bir. Milletvekilliği döneminde tek başına bir parti gibiydi. Her gün karşımıza çıkardı.

Heyecanlıdır. Kendi ifadesiyle hiperaktiftir. Yine ekrandan inmiyor. Sevimli, sevecen, ilgiyi üzerine çeken bir insan.

Özcan Yeniçeri'yle konuştum. O suikast ihtimali üzerinde duruyor.

Ağabeyi Hüseyin Yeniçeri'yi hastanede ziyaret ediyor ve iki şeritli yoldan karşıya geçerken o müessif hâdise oluyor. Ekranda gördük... Öyle bir çarpma ki, ön cam parçalanmış. Görüntü, mutlak bir ölümden döndüğünü gösteriyor.

Özcan Yeniçeri'nin söylediğine göre, sağ şeritten gelmesi gereken araç, kendisinin geçmekte olduğu sol şeride sapıyor ve hiç hızını kesmeden üzerine geliyor. "Suikast" şüphesi bu sebepten. Arabayı kullanan da ülkücü. Özcan bir şeyler anlattı ama o "ihtimaller"e girmek istemiyorum. Gereksiz. İnsanlar canavarlaşamaz.

(Özcan'ın ağabeyi Hüseyin Yeniçeri kıymetli bir edebiyatçıdır. Uzun süredir rahatsızdı. Şimdi iyiymiş. Geçmiş olsun Hüseyin Bey.)

***

Doktorlarımızın uğradığı silâhlı saldırlar, insanı çok üzüyor. "Şifa" dağıtan insanlara ihtimam göstermeliyiz. En son bir profesörün katledilmesi bardağı taşırdı. Hekimler ayakta.

Ne olursa olsun saldırının mazereti olamaz. İnsanlar, hekimden bir şikâyetleri varsa, kesinlikle kanunî yollara müracaat etmelidirler.

Burada dört defa yazdım. Bizim de başımıza bir iş geldi. Cerrahpaşa Tıp'ta bir profesör, bir saatten fazla bizi bekletti. Sonra bekletmeyi nazikçe hatırlatınca, muayene etmeyeceğini söyledi. Bir doktorun muayene etmeyeceğini söylemesi "cinayete teşebbüs"tür.  Biz gerekli şikâyetimizi yaptık. Adamın başka vukuatı da var. Para istediği hastası "Biraz indirim yapabilir misiniz?" deyince, odasından kovmuş. O da şikâyetçi.

Sıkıntı şurada: Soruşturma yapanlar da bu gibileri koruyor. Savcılığa gidiyorsunuz. Dosyayı YÖK'e gönderiyor. 10 ay oldu. Adamın "cinayete teşebbüs"ten mahkeme çıkması gerekir. YÖK, savcılık dosyasını Cerrahpaşa'ya havale etti. Bakalım, yeni rektör Prof. Dr. Nuri Aydın soruşturma izni verecek mi?

 

Yazarın Diğer Yazıları