Suriye: İki arada bir derede

Biz iç politikayla haşır neşir olurken, dört tarafımızdaki sorunlar son hızla devam etmektedir. Zamanımızın en çetin sorunu Suriye'dir. Üç milyona yaklaşan mülteciler, harcanan milyar dolarlar, binlerce masum insanın canı yok olmuş, harap olmuş bir ülke, açlık, sefalet ve yaşanan insani dramlar ve daha yüzlerce sorun. Suriye dramında birçok ülke gibi Türkiye'nin de sorumluluğu vardır. Cumhuriyet tarihinde görülmemiş bir şekilde Türkiye kendine ait olmayan bir sorunun parçası olmuştur. Suriye sorunu o kadar büyümüş ki küresel güçler dahi çözemez hale gelmiştir. 24 Eylül 2015 tarihinde Rus savaş uçaklarının IŞİD cephelerini bombalamaya başlamasıyla işin rengi değişmiştir. Bu müdahale, amacı konusunda tartışmalar yarattı, zira bu riskli askeri müdahaleyi birçok açıdan açıklamak mümkündür. Bu askeri hareket, a- Esad'a destek için yapıldı. b- Zaman içinde Kafkasya'da kendine karşı kullanılma ihtimali olan IŞİD'i ve Çeçen militanları yerinde yok etmek istedi. c- Akdeniz'de kendine bir askeri üs elde etmek istedi. d- Esad karşıtı, küresel güç ABD ve bölge ülkesi Türkiye gibi ülkelere fazla ileri gitmeyin mesajı vermek istedi. Rusya, yukarıda not ettiğimiz noktaların hepsinden biraz mesaj vermeyi amaçlamış olabilir. Rusya'nın bu müdahalesi başta ABD olmak üzere Türkiye ve Suudi Arabistan gibi ülkeleri çok rahatsız etmiştir. Suriye konusunu görüşmek üzere, Rusya'nın teklifiyle ABD, Türkiye ve Suudi Arabistan 23 Ekim'de Viyana'da toplanmış ama anlaşma sağlanamamıştır.

Yürekler ağza geldi!

27 Ekim'de ABD Savunma Bakanı Ashton Carter, Pentagon'un Suriye ve Irak'ta IŞİD'e karşı bir kara hareketini değerlendirmektedir diyerek, Üçüncü Dünya Savaşı mı geliyor diye dünyanın yüreğini ağzına getirmiştir. Bu tehditten üç gün sonra 30 Ekim'de İran'ın da katılımıyla ABD, Rusya, Türkiye ve Suudi Arabistan, Viyana'da Suriye konusunu tekrar konuşmuşlar ama yine bir neticeye varmamışlardır. İran, Rusya'nın müdahalesine hem politik hem de askeri destek vermiş ama ABD'nin Suriye ve özellikle de Irak'a, nefret ettiği IŞİD için bile olsa askeri müdahalesine kesinlikle karşı çıkmaktadır.

 ABD, 2011 yılından bu tarafa Suriye konusunda ayak sürterken, Rusya'nın askeri müdahalesi üzerine birden yeni politikalar ve kararlar almaya başlamıştır. Türkiye'nin 4 yıldan bu tarafa Suriye'de ısrarlı bir şekilde "Uçuşa Yasak Bölge" teklifine karşı çıkan ABD, şimdi incelemeye değer olarak nitelendirmektedir. Ancak amacı Türkiye'ye destekten ziyade buna karşı çıkan Rusya ve İran'ı rahatsız etmek ve onlara karşı müzakere gücünü artırmayı amaçlamaktadır. Batı dünyasında Putin ve politikaları ciddi anlamda sorgulanmaya başlanmış ve liderler basın tarafından Putin'in yayılmacı ve milliyetçi politikalarının uluslararası barışı tehdit ettiği konusunda uyarılmaktadır. Kırım'ın ilhakı, Ukrayna'nın doğusunu kopartma amacı ve şimdi de Suriye'ye askeri müdahale Batılı liderleri yeni tedbirler almaya zorlamaktadır.

Obama'ya sert eleştiriler

 Obama, basın ve rakipleri tarafından korkaklıkla ve ABD'yi küçük düşürmek ve çıkarlarını yeterince savunmamakla suçlanmaktadır. Bu eleştiriler politik amaçlı olsaydı belki geçiştirilebilirdi ama Obama yönetimi içinde de çok sayıda üst düzey yönetici de Suriye konusunda hata yapıldığını düşünmektedir. Türkiye, bu gergin ortamda ve ABD-Rus çekişmesinde yeni politik ve plan teklifleriyle başına bela aldığı yaklaşık 3 milyon mülteciden kurtulma ve Suriye sınırında yeni bir Kürt devletinin temellerini oluşturacak PYD ve PYG gibi Kürt oluşumlarına izin verilmesini engellemeye çalışması gerekir. Zira ABD ve Rusya yeni bir Kürt oluşumuna destek verdiklerini açıklamışlardır. Bu iki ülke 3 Kasım'da, Suriye'de ortak askeri tatbikat yaptıklarını ve Suriye konusunu bu kez de Moskova'da buluşarak tartışacaklarını açıklamışlardır. Ancak İran ve Irak'ta yeni bir Kürt oluşumuna karşılar, dolayısıyla Türkiye, PYD ve PYG'ye karşı komşularıyla iş birliği yapmalıdır.

Yazarın Diğer Yazıları