Suriye'de tehlikeli dönemeç!..

Yılların derin ihmali, siyasal işgüzarlığın sinsi gafleti ve çevremizi kuşatan topyekûn ihanetin vahim sonucu ortadadır işte;

Kaos, kaygı, şehitlerin acısı ve toplumu neredeyse bir aydır gergin bir bekleyişin kıskacında tutan ateş çemberi... Yani eski dost, yeni tuzak; Suriye...

Çünkü 34 yıllık terör sarmalının kanla uzatılan kolları artık Doğu kentlerimizde ve Güneydoğu'nun kırsal alanlarında değil, Güney sınırlarında da devasa bir tehdit olarak ülkeyi meşgul etmeye devam ediyor...

Sanıyor ki kimi gafiller, TSK'nın karşısında yalnızca PKK ve sınır dışında sinsice ya da göz göre göre palazlanan, diğer yandan emperyalizmin çabalarıyla da büyütülen türevleri var... 

Oysa düşman gerçekten çok sinsi ve o düşmanın askeri donanımını yıllardır haince destekleyenler yüzünden, terör örgütü Suriye'de de yalnız değil...

Manzara, ahval ve şeraiti anlatması bakımından ürkütücüdür gerçekten... "Gündüz külahlı-gece silahlı" şakiler yok yalnızca sınır boylarının sinsi pusularında ve tünellerle büyütülen dehlizlerde...

Kimin sivil, kimin "terörist" olduğu bile net olarak saptanamayan bir karanlık coğrafyada 29 günde 32 askeri şehit edebilecek bir kanlı organizasyonun ardındaki mekanizma emperyal ihaneti anlatmaya da yetiyor;

Türk helikopterlerini vuran uzun menzilli füzeler, TSK tankının içinde 8 askeri şehit edebilecek kapasitede etkili roketler, yüzlerce militanın elinde kan kusan ağır makineli tüfekler, sınırda pusu kuran her tür askeri araç ve diğer ihanet ekipmanları...

Ve aralarında yabancı paralı askerlerin, sözde "milis"lerin, Kandil Dağı'ndan kaçan militanların, Irak ve İran kırsalında yıllardır eğitilen eylem hücrelerinin de olduğu bir terör ordusunun henüz tamamen önlenemeyen saldırıları...

Tüm bunlar sakın ola kimseye abartılı gelmesin; belki bir yerlerde ortaya çıkartılmamış helikopterler ya da küçük taarruz uçakları bile Türkiye'ye karşı pusuda tutuluyor olabilir Suriye cephesinde!..

Silah, destek, inkar!..

Evet; Afrin ve çevresinde Türkiye'nin karşısında bir devlet yok... Ve ortada aslında bir "savaş" da yoksa, PKK-YPG'nin  elinde neredeyse büyük bir orduyu donatacak kapasitede silah ve mühimmatın kaynağı nedir?..

En önemlisi de; terörün beslendiği askeri harekat kabiliyetinin, tüneller kazabilecek stratejinin ve Türk Ordusu'na haftalarca direnebilecek donanımın arkasında ne olabilir ki?..

Yukarıdaki terör tablosuyla ilgili sorular için, "Zaten Türkiye'nin düşmanı çoktu" yanıtı aslında yeterli olmalıdır...

Bir de Suriye düşmanlarının tam da şu puslu ortamda, (hazır Türkiye terörle mücadele halindeyken) sinsi taarruzları var ki, farklı karargah ve mevzilerden de saldırı altındadır memleket...

Kim ne derse desin, kim neye dayanarak inkâr ederse etsin; daha geçen hafta Münbiç'te seksen kadar ABD askerinin YPG'li teröristlerle PYD'ye ait bir karargahta "ortak nöbet" tuttuğu ortaya çıkmadı mı, ihanet fotoğrafları medyaya yansımadı mı?..

Ve İsrail, daha geçen hafta Suriye'deki İran hedeflerini vurma iddiasıyla Türk askerini de sınır ötesinde kaos altında tutmayı amaçlamadı mı?..

Üstelik ABD-PYD askerlerinin "ortak nöbet" tuttuğunun ortaya çıkmasının ardından, geçen hafta bu köşede, "Suriye'de asıl düşman kim" diye ısrarla sormadık mı?..

O halde dünkü Türkiye ziyaretinden önce Beyrut'ta gazetecilere konuşan ABD Dışişleri Bakanı Rex Tillerson'ın şu sözleri ne kadar gerçekçi olabilir acaba;

"Türkiye ile hedefimiz tamamen ortak!.. ABD hiçbir zaman YPG'ye ağır silah vermedi, bu yüzden geri alınacak bir şey yok!!!"

Şam'dan gelen uyarı!..

Yukarıdaki saptamaların ve kaygıların dışa vurulmasının asıl amacı PKK'nın Suriye'deki uzantılarıyla daha ne kadar mücadele edileceğini sorgulamak değil yalnızca...

TSK nihayetinde sonuca ulaşacak... İşte, TSK'nın 29'uncu gününde devam eden Zeytin Dalı Harekatı'nda etkisiz hale getirilen terörist sayısı neredeyse 1600'e yükselmiş.

Harekat kapsamında Hatay'ın Hassa, Reyhanlı ve Kırıkhan ilçelerinin karşısındaki PKK mevzileri, haftalardır topçu ateşi altında tutuluyor...

Suriye'nin Darmık Dağı çevresinde terör örgütüne ait hedefler günlerdir karadan "Fırtına" obüsleri ve tanklarla vurulurken, havadan bombalanıyor, PKK'nın paniği de büyüyor...

Diğer yandan Türkiye'nin güney sınırlarını YPG'den temizlemek için başlattığı harekatta "Cinderes" kasabasının kuşatmaya alınmasının ardından komandolar Afrin'e iyice yaklaşıyor...

Ve Afrin merkezinden önceki en önemli stratejik nokta olan Cinderes'e YPG'nin silah ve terörist sevkiyatı yaptığının görüntülenmesi Suriye'deki harekatın en sıkıntılı döneme girdiğini de gösteriyor...

Yani, TSK birliklerinin kırsaldaki operasyonları devam ederken ve Afrin merkezinde "sokak çatışmaları"nın da başlayacağı büyük bir risk ortaya çıkıyor...

İşte yazının başlığındaki soruyu da tam da burada yinelemek gerekiyor; "Suriye'de terörle mücadele, meskûn mahallerde sokak çatışmalarına dönüşürse bundan sonra neler yaşanacak ve aslında neler olacak?.."

Terörle mücadele deneyimiyle Kandil Dağı'ndan sonra PKK'nın "ikinci Kandil" diye nitelediği Lice-Bingöl hattını da önemli oranda etkisiz hale getiren TSK'nın Afrin ve daha sonra Münbiç'te başarılı olacağından kuşku duyulmuyor...

Ancak tam da bu ortamda, Suriye'nin BM özel temsilcisi Staffan de Mistura'nın şu uyarılarının dikkate alınmasında yarar var;

"Suriye'de son dört yılın en tehlikeli dönemindeyiz... Şu anki zaman, son dört yılda ülkedeki en şiddetli, endişe verici ve tehlikeli zaman... Suriye'de yükselen şiddet olayları barış ve bölgesel istikrar beklentilerini baltalayacak, şiddet daha fazla cephede tırmanacak. Türkiye, Rusya ve İran şiddet olaylarını azaltmak için nüfuzlarını kullanmalı."

Suriyeli yetkilinin açıklamaları yalnızca Şam'ın bir açıdan "imdat" çığlığını yansıtmıyor; aynı zamanda TSK birlikleri Afrin merkezine ilerlerken, olası "sokak çatışmaları"na ve bu yüzden artacak kaygılara da dikkat çekiyor...

Suriye'de kaos büyürken ve Afrin merkezinde tehlikeli dönemece girilirken, "aman dikkat" demekten başka ne gelir elden?..

Yazarın Diğer Yazıları