Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Cahit Armağan DİLEK

Cahit Armağan DİLEK

Suriye'deki mini dünya savaşı bölgeye yayılıyor

Rusya'nın Eylül 2015'te askeri olarak Suriye'deki savaşa müdahil olması kritik dönüm noktalarındandır. Savaşın gidişatı, Esad'ın kaderi değişti. Mini dünya savaşı yaşanır oldu.

Son uçak düşürülmesi de dönüm noktası olmaya aday. Olay basitçe dost ateşi olarak yorumlanabilir. Ancak Rusya'nın bölgede S-400 ve gelişmiş elektronik harp sistemleri (E/H) olmasına rağmen İsrail'in bunların açığını, bölgedeki durumu çok iyi analiz edip akıllı bir operasyon icra ettiğini görmezden gelemeyiz. 2015'ten buyana askeri güç gösterisi yapan Rusya'nın karizması çizildi.

S-300 sistemleri iki hafta içinde Suriye'ye getiriliyor. Gerekçesi de Rus üsleri ve personelinin güvenliğini sağlamak. Üçüncü ülkelere karşı değilmiş!

Rusya Suriye batısında E/H tedbirlerini sürekli aktif halde tutacakmış. Bu bile bölgede başlı başına bir gerginlik sebebi olacak. S-300'lerin gelmesiyle Rusya Suriye çevresinde ilan edilmemiş uçuşa yasak sahayı hayata geçiyor.

Bölgedeki her kriz küresel güçlerin bölgede askeri konuşlanmasını artırma bahanesi oluyor. 2015'te Türkiye, Rus uçağını düşürdü Ruslar S-400 ve elektronik harp sistemlerini Suriye'de konuşlandırdı. Şimdi yine bir Rus uçağı düşürüldü. Rusya yine askeri konuşlanmasını artırıyor ve Suriye'ye S-300 konuşlandıracak. 

ABD de IŞİD krizi bahanesiyle 2014'ten buyana bölgedeki varlığını artırıp yaymıyor mu? Halen buna devam da ediyor.

Putin'in son uçak düşürülme olayını değerlendirirken Türkiye'nin düşürdüğü olayı hatırlatması Rusya'nın o olayı unutmadığını gösteriyor. Şimdi İsrail'e karşı alınan tedbirlerin ucunun kime dokunacağını iyi hesaplamak gerekiyor diye de uyaralım.

Trump'ın danışmanı Bolton, Rusya'nın Suriye'ye S-300 tesliminin bölgedeki gerginliği tırmandıracağını, İran silahlı güçleri İran sınırları dışında olduğu sürece ABD'nin Suriye'de kalmaya devam edeceğini söyledi. Görünen o ki ABD, Suriye'den çıkmama adına gerekçelerini ve kriterlerini genişletip çekilmeyi adeta imkansız hale getirmektedir.

Bolton'un İran güçleri İran sınırları dışına çıkmasın sözleri sadece Suriye değil aslında bütün bölgeyi kapsamakta. İran'ın bu konuda geri adım atması beklenemeyeceğinden ABD'nin Suriye'den ve Irak'tan çekilmesi de onlarca yıl söz konusu olmayacak.

ABD Savunma Bakanı Mattis de yerel unsurları eğitmek, istikrarı korumak için IŞİD sonrası da Suriye'de kalabiliriz dedi. Yani Suriye'de kalacağız, ucu açık bir süreç, istediğimiz zaman çıkarız demek istiyor.

Fırat'ın doğusunda güvenli bölge oluşturacağız diyen Erdoğan yönetiminin ABD'nin bu planlarını bilmemesi mümkün değil. "ABD orada ne işin var, Suriye'yi terk et" diyebilecek mi? Dolayısıyla Fırat'ın doğusunda güvenli bölgeler oluşturacağız söyleminin ayaklarının yere basmadığını daha çok iç politikaya yönelik olduğunu söyleyebiliriz. Menbic'te ABD oyalamasına bile ses çıkaramazken, İdlib patlamaya hazır bombaya dönüşmüşken Fırat'ın doğusuna hamle yapmak mümkün olabilir mi?

Türkiye desteklediği ÖSO ile birlikte Esad'a karşı takıntılı tutumunu sürdürürken ABD'nin BM Temsilcisi Nikki Haley, Esad'ın geleceğiyle ilgili ''Şimdilik iktidarda kalacak. ABD kesinlikle hiçbir şekilde onu istifaya zorlamıyor'' dedi. Hal böyleyken Türkiye Fırat'ın doğusunda PYD'yi terör örgütü görmeyen Rusya ve İran'ı ABD'ye karşı harekete geçirebilir mi? Konjonktür mümkün değil diyor.

Bu arada İran'da meydana gelen terör saldırısı son dönemde İdlib mutabakatında olduğu gibi Suriye'de nispeten geri planda kalan İran'ı adeta yeniden tahrik etti ve ABD, İsrail ve bazı körfez ülkelerine intikama yöneltti.

ABD'nin gelecek ay İran hedefli İslam ordusu veya Arap NATO'su denilen gücün oluşturulmasında somut adım atması bekleniyor. Türkiye bunun neresinde olacak?

Türkiye'yi de etkileyecek İran'a yönelik ikinci safha yaptırımlar Kasım ayında devreye girecek. ABD'nin Harry Truman uçak gemisi muharebe grubu yeniden Akdeniz'de. Kasım başında ABD'de seçimler var. İç politikada sıkışan Trump, dış politikada askeri bir hamleye mecbur kalabilir.

Suriye'deki savaş İran'a bir savaşa dönüştürülüyor. Fransız Dışişleri Bakanı'nın bölge daimi bir savaşın kenarında değerlendirmesi yeterince uyarıcı değil mi?

İdlib'deki durum, İran'a karşı ittifak oluşumu ve İsrail'in bir taşla birden fazla kuş vurmaya yönelik son uçak düşürme olayı nedeniyle bu savaşın yayılacağı alanların başında maalesef Türkiye var. Türkiye'yi yönetenler büyük resmi ve dönüşümü görebiliyor mu?

Yoksa, yayılacak savaşa rağmen, sadece Suriye kuzey batısındaki bir bölgeyi kontrol ederek Suriye masasında kalmayı mı hayal ediyor?

Ama gerçek şu ki Suriye'deki mini dünya savaşı Türkiye dahil bölgeye yayılıyor.

Yazarın Diğer Yazıları