Sürüleştirme

Güzel dinimiz İslamiyet’in insan yaşamına verdiği değeri Müslüman olan herkes bilir. Ayrıca hak arama konusunda da insanlığa nasıl yol gösterdiği de örneklerle sabittir. Yüce dinimiz “Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır” diyerek. Haksızlığın karşısında, haklının yanında olunmasını da emretmiştir.
Olaylar sadece söylemlerde kalmayıp, bizatihi yapılanlarla da insanlığa örnek olunmuştur. Peygamberimizin savaşlara katılıp meydanlardaki idareciliği ve Ebu Hanefi Hazretlerinin haksızlığa karşı verdiği mücadele sonucu mahkûm oluşu ve birçok olay haksızlığa karşı olunmasının örnekleriyle doludur. Ayrıca demokrasinin gereği ve medeni bir ülke olmanın şartlarından olmazsa olmazı İnsan ve Çocuk Hakları Beyannamesi’ni imzalayarak, demokratik bir devlet olduğumuzu dünyaya ilan ettik. Demokrasi ile idare edilen ülkelerde ise bu kuralların işleyişini sağlayan birçok kural bulunmaktadır.
Kuralların başında ise hukuk sistemi gelmektedir. Hukuk sistemimiz hak aramaları mahkemelerle birlikte, insanların kişisel toplumsal olarak da hak aramaları yolunda bazı uygulamalara izin vermiştir. Bazı hak arama yolları var ki hiçbir cezai yaptırımı olmayan olaylardır.
Beğenilmeyen konularda insanların sesini duyurmak amacıyla yaptığı grevler, mitingler, boykotlar, bilgi şölenleri, paneller, bildiri dağıtılması, basın açıklamaları, mizansenler ve öğrencilerin son zamanlarda yaptığı yumurtalı protestolar gibi eylem ve etkinlikler. Mala cana zarar vermeyen bu tür etkinliklerin, kamuoyu tarafından dikkat çekmesi ve takibi açısından zaman ve şekil değişiklikleri farklılık arz edebilir. Nitekim son zamanlarda hükümetin uyguladığı politikalar halkı öylesine zorlamış ki, toplumun her kesiminde protestolara dönüşmüştür. Ülkemizin birçok yerinde eylemler olmasına rağmen, en ilginç olanları ise yumurtalı eylemler olmuştur.
Üniversitelerimizdeki bu ilginç yumurta atma eylemleri ise yasalarımıza göre suç oluşturmayan bir etkinliktir. Ne acı ki eylemlere maruz kalanların eleştiriye tahammülsüzlüğü ve her alanda olduğu gibi demokrasi benim istediğim kadar var, mantığı suçsuzu suçlu yapmaktadır. Eylem yapılan üniversitelerin rektörlerini istifaya çağırıp, öğrencilerine beyinsiz diyenler. Kendilerine çiçek takdim edip alkışlayanları baş tacı yapıp övmektedirler. Makamlarını koruma adına hareket edenler ise üniversiteleri babalarından kalan tapulu mülkleri zannetmekteler.
Okullarda protesto mu var, çağır polisi kırsın kafalarını, kollarını. O da mı uslandırmadı hamilelerin doğmamış çocuklarını öldürt. Sadece yüksek okullar mı? Elbette bu durumlardan orta dereceli okullar da nasibini alıyor. Babasının verdiği harçlıkla kantinden alış veriş yapamayan öğrenciler, evden getirdiği azıklarını bölüşerek açlıklarını giderdi diye sinirlenen kantinci yandaşı müdür okula polis çağırır, okula teşrif eden adaletin temsilcileri de çocukları darp ettiği gibi okula azık sokmama adına nöbet tutarlar. Başka bir yerde ise parayı veren öğrenciler ısınır, diğerleri üşümeye devam eder.
Devleti bölme adına okula gitmeyen, şehirleri sokağa çıkılmaz yapan, araçları kundaklayıp içinde insanları diri diri yakan, insanları darp edip devlet malına zarar verenlerle ayrı dil eğitimi isteyip, ayrı bayrak isteyenlerin eylemlerinde zararı halk ve polis görür. Eylemler sonrası malum açıklama polisin hoşgörüsü sonucu olaylar büyümeden bastırılmış denir. Neden bir tarafta hoşgörü? Neden diğer yanda cop ve gaz. Nedeni basittir. Birinde beylerin elbisesi kirlenip şahsına karşı bir eylem var. Diğerinde ise eylem devlete karşı ve verilen sözler sonucu alınan açılım kararı var.
Bütün bunlar gösteriyor ki, halkımızın bir kesimi sürüleştirilmeye çalışılıyor. Hani sürüyü çoban istediği gibi yönlendirir ya. Bazıları buna özeniyor. Türk halkı tarih boyunca haksızlığa karşı hakkı savunmuş kimsenin sürüsü olmamıştır. Bugün de dünkü gibi hür yaşayıp hür ölecektir.
Dünün mazlumlarını oynayanların bugün zülüm etmelerini kabul etmeyecektir. Atatürk özellikle bu ülkeyi gençliğe emanet etmiştir. Bunun şuurunda olan gençlik ise, her hal ve şart altında görevini yapacaktır.

Yazarın Diğer Yazıları