Tadından yenmeyen demokrasimiz!

O köprüden hayatta geçemeyecek… Belki sadece fotoğrafını görecek… Devletin müteahhite verdiği garanti yüzünden, o geçmediği köprü için cebinden her gün para çıktığına inanmayacak ama o köprünün varlığıyla gurur duyacak…

Kasaba kahvehanesinde sanki Almanlarla oturuyormuş gibi üçüncü havaalanının büyüklüğüyle ilgili hava basacak… Frankfurt'u yerin dibine sokacak ama oradan bir kere bile havalanamayacak olsa da, devletin müteahhite verdiği yolcu garantisi dolayısıyla eksik yolcu için cebinden çıkacak olandan haberi olmayacak…

Osmangazi Köprüsü hangi körfezden geçiyor, Aden Körfezi'nden mi, İskenderun Körfezi'nden mi bilmeyecek… Yine sözleşme gereği müteahhite verilmiş garanti yüzünden fiyatı pahalı bulanlar için Başbakan'ın söylediği "Pahalı bulan körfezi dolaşsın" sözü umurunda olmayacak… Parayla geçmediği köprünün bacaklarında, 24 taksitle aldığı akıllı telefonuyla özçekim yapıp gururla paylaşacak…

***

"Jet Fadıl çıksa da yeni projesi için sıraya girsek" diye bekleyecek… Hatta birbirini çiğneyecek...

Hollanda'nın köpeğine kızıp hırsını zavallı portakaldan alacak ama tam taşra kurnazlığı içinde, gelişememiş olmamızın faturasını da muhalefete, daha doğrusu Kılıçdaroğlu'na kesecek… Ülkeyi yıllardır tek başına kimin yönettiğini sözde çaktırmayacak…

Mavi Marmara giderken de alkışlayacak, gelirken de… İsrail'e posta konurken de alkışlayacak, anlaşma yapılıp Mavi Marmara mağdurları bir kere daha mağdur edilirken de…

Avrupa Birliği'ne giriyoruz diye havai fişekler patlatacak, sevinçten göğsünü jiletleyecek… Sonra ilişkiler bozulunca "Tabii gâvur gâvurluğunu yapıyor" diyerek son durumu doğru yolda olduğumuza delâlet sayacak, arabasına kocaman Osmanlı arması asacak…

Suriye sınırında Rus uçağını düşürünce şampiyonluk turu atacak… Sonra özür dileyince artık Avrasyalı olmanın, istikbâli Şanghay Beşlisi'nde bulmanın erdemlerini sıralayacak…

***

Apo'nun mektubu Diyarbakır'da meydanlarda okunurken "Ahan barış geldi, artık analar ağlamayacak" diye nârâlar atacak… Başımıza heval kesilecek… Karşı çıkanlara çok kızacak… Aradan küçük bir zaman geçip, masalar devrilince, bu defa da Mehter marşları çalacak… Daha önce "Niye teröristlerle el sıkışıyorsunuz" diye isyan edenleri 'terörist' zannedecek…

Tuvaletten sağ ayakla çıkacak ama hepimize ait olana, adalete ve vicdanlara sağ elle dalanlara ses çıkarmayacak… Hatta alkışla tempo tutacak…

Dindarlığın bu ülkede niye itibar kaybettiğini asla dert etmeyecek, anlatsan kabul etmeyecek… Ateizmin ve deizmin niye eskisinden daha fazla taraftar bulmaya başladığını sorduğunda, sana ilgisiz biçimde metroyu, hızlı treni, viyadüğü anlatacak… "Eskiden şu yoldan kanalizasyon akıyordu" diyecek… Ama o yolların her tarafına serpilmiş travesti kartlarının neyin ispatı olduğunu kafası basmayacak…

Devleti ayakta tutmanın derdinden ziyade, devletin kendisini ayakta tutmayı daha fazla önemseyecek… Aldığı sosyal yardım, kredi, fon, ihale, teşvik oranında sadâkat gösterecek…

Tarlasında fasulye, nohut veya her ne uygunsa yetiştirmek yerine, şehirde partili bir taşeron firmada, asgari ücretle güvenlik görevlisi olmayı hedefleyecek… Sonra en pahalısından akıllı telefon alacak… İstikrarın devamına dua edecek…

***

Referandum sonrası büyük büyük analizler yapanlar, var olan bu profilleri de ıska geçmezlerse iyi olacak…

Hani Şaban kürsüye çıkıp demokrasiyi tanımlamayı bir türlü beceremiyor ve en sonunda özetliyor ya: "Tadından yenmez…"

Bizim tadından yenmeyen demokrasimizin bir gerçeği de bu…

Yazarın Diğer Yazıları