En kısık sesle, en büyük kelâmın söylenebileceği gün gelmiştir..
Eğer yine oylar çalınmazsa, bu defa sandığa sahip çıkılırsa, İçişleri Bakanı yine seçim gecesi YSK’yı basıp neticeyi bir anda tersine çevirmeyi başaramazsa bir milletin kaderinin hastalıklı bir ruhun elinden alınacağı gün gelmiştir..
Sesi kısılıncaya kadar bağırabilecek bir kine, kendinden olmayan herkese hakâret edebilecek bir ahlâka, o kısık sesiyle bile meydana çıkıp konuşmaya devam edebilecek bir hırsa sâhip olanın yüzüne sessizce son kelâmın söylenebileceği gün gelmiştir..
“Yeter” denebilecek, “dur” denebilecek, insanların bu kadar da aptal yerine konulmaması gerektiğini yüzlerine çarpacak vakit gelmiştir!
Tek bir kelâm bile sarf etmeden, tek bir oy vererek yalnızca, tek bir oy vermeyerek konuşulabilecek zaman gelmiştir..
Yargının karşısında duramadığı, ahlâkın yakasına yapışamadığı bu ruh hastalığına zulmüne ve pervâsızlığına meşrûiyet aradığı sandığa hapsetmenin vakti gelmiştir..
Bu ülke için karar verecek son gün artık gelmiştir.
Ya gideceksin sandığa, bu da dâhil olmak üzere bundan önceki ve bundan sonraki bütün yolsuzluklara meşrûiyet vereceksin yahut söylemek istediğin en ağır kelâmı sandıkta söyleyeceksin..
Ya şehitlik adı altında açılan o mezarlıklara su dökeceksin, ya da Mecliste “Ben bacağımı neden verdim?” diyen gâzinin hesabını vereceksin..
“PKK özerklik ilan edecek” diyorlar, hatırlatayım dedim!
Ya haysiyeti için bir cephede iki yüz elli bin insanını yitiren bir milletin hassasiyetlerini yeniden göstereceksin, ya da “Ben bu ülkenin bölünmesine açıktan onay veriyorum”  diyeceksin.. Ya “Emrinize amâdeyim” noktasından,  “Devleti birlikte yönetiyoruz” konumuna getirilen terörist başının özgürlüğüne giden son basamağın aşılmasına kuvvet vereceksin, yahut, “Durun, burası bizim sınırımızdır ve siz de sınıra dayandınız” diyerek daha da ileriye gidilmesinin önüne geçeceksin..
Ya Filistinli mazlumların üzerine bomba yağdıran İsrail uçaklarının yakıt taşıyan zihniyete oy verip o bombaların üzerine bir imza da sen atacaksın, yahut meydanlarda utanmadan İsrail’e ahkam kesenlerin İsrail ile olan ticareti daha da artırmasına onay vereceksin.. Ya en azından Şili kadar, Venezuela kadar onurlu bir ülkede yaşamak istiyorum diyeceksin, ya da senin dünya liderinin beceremediğini becerip, ülkenle ilişkilerini asgari seviyeye indiren İsrail’in Türkiye’ye nota vermesini bekleyeceksin.. Ya reddedeceksin ötekileştirmeyi, toplumun ortadan ikiye bölünmesini, kendinden olmayanı düşman görme hissini, ya da sokaklarda her gün onlarca insanın öldüğü zamanları geri çağıracaksın..
Ya kendi çocuklarını yargı önüne çıkarmamak için savaşı imkân olarak gören zihniyetin seni yönetebileceğine ehliyet vereceksin, ya da kendi çocuklarının can vereceği bir savaşa geçit vermeyeceksin.. 
Ya hesap vermek yerine hesap sormayı tercih edenlerin hesabına, kendi ayıbını örtmek için keyfine göre yasak koyanların oyununa ortak olacaksın, yahut yasaklarla korkarak büyüyen bir neslin ortaya çıkmasına engel olacaksın..
Ya şahsî menfaatlerini, milletin menfaatlerinin önüne koyanların yolunu açacaksın, ya da bu memlekette ahlaksızlığa asla prim verilmeyeceği gerçeğini önlerine koyacaksın..
Ya bir çok ahlâkî değerimizi yitirsek de insanlık onurumuzu henüz yitirmediğimizi hatırlatacaksın onlara, ya da insanlık onurumuzu da nasıl ayaklar altına aldığını hatırlayacaksın bir gün..
Tarih 10 Ağustos 2014..
Karar senin!
Bir oy vereceksin, bir oy vermeyeceksin aslında..
Hırsızlığa bir oy vermemek için, yolsuzluğa bir oy vermemek için, ahlâksızlığa bir oy vermemek için, yalana bir oy vermemek için, bölücülüğe bir oy vermemek için bir oy vereceksin..