Tarihi konuşma

Tarihi konuşma
Ahmet Davutoğlu’nun “Cesaretiniz, yüreğiniz varsa Tunceli’de söyleyin” meydan okumasına cevap veren Devlet Bahçeli, partisinin grup toplantısındaki sözlerini Tunceli’de tekrar etti

1937-1938’de baş gösteren hadiseler bir isyandır, bu isyana karışanlar da devrin bölücü teröristleridir...

Cesaretim sınanmıştı

İcazet ve vesayet altında Başbakanlık yapan Davutoğlu, şahsıma meydan okumuştu. Cesaretimi sınamıştı. İşte Tunceli’deyim, işte Türk milletinin güzide evlatlarıyla bir aradayım.

Mangal gibi yürek var
MHP’de mangal gibi yürek, demir dağları eritecek kadar devasa bir cesaret vardır. Biz, ne insanımızdan cayarız ne vatanımızdan vazgeçeriz. Biz, ne ihanetten korkar ne de haram yiyenlerden çekiniriz.

Devlet el etek öpmez
Devletİn diz çökeceğini söyleyen Başbakan’a diyorum ki, Devlet diz çökmez. Devlet’in el, etek öpeceğini ileri süren Başbakan’a diyorum ki, Devlet el de etek de öpmez.

Bölücü teröristlerdir
Feodal kalıntılar, devletin sürekliliğine hazımsızlık çekiyorsa karşılıksız bırakılamaz. Bu itibarla 1937-1938’de Tunceli’de baş gösteren hadiseler bir isyandır, bu isyana karışanlar da devrin bölücü teröristleridir.

Dersim olaylarının bir isyan, Seyit Rıza’nın da terörist olduğunu bu kez de Tunceli’de söyleyen MHP lideri, “Aramıza örülen nifak duvarlarını yıkmak için buradayım” dedi

Haber: Necdet Pekmezci

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, dün Tunceli’ye gitti. Bahçeli, Tunceli Valiliği ziyaretinin ardından yaptığı  konuşmada, “Bin yıllık kardeşliği, kaderdaşlığı, bin yıllık kucaklaşmayı perçinlemek için geldik. Bugün buraya Tuncelili kardeşlerimle hasret gidermeye, muhabbet ve dostluk bağlarını güçlendirmeye geldim. Aramıza örülen nifak duvarlarını yıkmak için Tunceli’deyim. Kurulan tuzakları bozmak, kapatılmak istenen gönül yollarını açmak için Tunceli’deyim. Tunç yürekli kardeşlerimle buluşmamızı çekemeyenler dedikodu yaptılar” diye konuştu. Tunceli ziyaretinin sanki yabancı ve hasım bir ülkeyi ziyaret ediyormuş gibi sabote edilmeye ve engellenmeye kalkışanlar olduğunu savunan Bahçeli, şunları kaydetti: “İcazet ve vesayet altında başbakanlık yapan Davutoğlu, geçtiğimiz salı günü şahsıma meydan okumuştu. Cesaretimi sınamış, yürekli olup olmadığımı sorgulamıştı. Başbakan öylesine çıldırmıştı ki ‘buyurun, gidin, bu söylediklerinizi Tunceli’de de söyleyin. Cesaretiniz ve yüreğiniz varsa’ diyerek denge ve kontrolünü bütünüyle kaybetmişti. İşte Tunceli’deyim, işte Türk milletinin güzide evlatlarıyla bir aradayım.” Bahçeli, “MHP’de mangal gibi yürek, demir dağları eritecek kadar devasa bir cesaret vardır. Biz, ne insanımızdan cayarız ne vatanımızdan vazgeçeriz. Biz, ne devletimize yüz çeviririz, ne milletimizden koparız. Biz, ne ihanetten korkar ne de haram yiyenlerden çekiniriz” diye konuştu.

Bölücü teröristler

Bahçeli, şöyle devam etti: “Geçmişte yaşananları bugüne getirip, özür lobisi kurmanın, huzur, beka ve iç barışımıza katkı sağlayamayacağını da asla unutmayız. Bu vesileyle tarihten husumet çıkartmak için el ovuşturanlara açık açık sesleniyorum; Türk milleti hükmü şahsiyetine, devlet olmaktan kaynaklanan hak ve yetkilerine el ve dil uzatan kanlı emellere geçmişin her veçhesinde haddini bildirmiştir. Bu dün olmuştur, bugün olmalıdır, gelecekte de olacaktır. Dünyanın neresinde olursa olsun halkının güvenini ve desteğini almış meşru bir devlet, kendisine yönelmiş tehlikeleri önlemek ve bertaraf etmekle mükelleftir. Mahşeri vicdan bunu şart koşmaktadır, hukuk bunu emretmektedir. Var olmak ve ebediyete ulaşabilmek iç ve dış mihraklara karşı uyanık durmalıyız. Herkes bilmelidir ki devleti yıkmaya çalışan, parçalanmamızı projelendiren hiçbir ahlaksız sürece müsaade ve müsamaha gösterilemez. Milleti bölmeye çalışan hiçbir kötü habis ve çevreye izin verilemez. Çeteler, terör örgütleri, ayrılıkçı eylemler, çıkar ve menfaat ağlarıyla feodal kalıntılar, devletin sürekliliğine ve milletin bütünlüğüne hazımsızlık çekiyorsa bu karşılıksız ve cevapsız bırakılmayacaktır. Bu itibarla 1937-1938’de Tunceli’de baş gösteren hadiseler bir isyandır, bu isyana karışanlar da devrin bölücü teröristleridir. Ve hiçbir teröristin dini, milliyeti, mezhebi, kimliği, etnik kökeni önemli olmayacak, önemli sayılamayacaktır. Zira elinde silahla dağda, bayırda, ovada gezen topraklarımızdan pay kapmak isteyen masum vatandaşlarımıza ve güvenlik güçlerine kast eden hiçbir bedbaht mazlum görülemeyecektir. Hele ki bunların özürler dilenerek, hürmet ve hayranlıkla yad ettiğimiz evladı Kerbela’dan addedilmesi zillet olduğu kadar da hakarettir.”

Başbakan ne yapacak?

Tuncelililer ile gönül diliyle konuşmak için koştuklarını, Tuncelililer ile aralarına demir perde çekmek için provokasyonlar ve tezvirat üretenleri hayal kırıklığına uğratmak için geldiklerini aktaran Bahçeli, “Şimdi ben Tunceli’de olduğuma göre devlet, devletinin her yerinde ve milletinin her değerinde sapasağlam durduğuma göre Başbakan ne yapacaktır? Mahcup olmuş, mağlup düşmüş Tuncelilinin hassasiyetleriyle oynayarak siyasal rant devşirme hevesinde olan bu şahsiyet bundan sonra nasıl başbakanlık yapacaktır? İsyankarlardan özür dilemenin erdem olduğunu zırvalayan Davutoğlu, gerçekten de erdemli davranıp istifa ederek kalan haysiyet ve itibarını kurtarabilecek midir? Devletin diz çökeceğini söyleyen Başbakan’a diyorum ki, Devlet diz çökmez. Devlet’in el, etek öpeceğini ileri süren Başbakan’a diyorum ki, Devlet el de etek de öpmez. Devlet diz çökerse millet hicap edecektir, devlet zarara düşer ve zayıflarsa milletin bozgun yaşaması kaçınılmaz olacaktır” ifadelerini kullandı.

Diz çökülmedi

MHP lideri şöyle devam etti: “Siz bakmayın bugüne. Tarihteki hiçbir Türk devleti hamdolsun ne zalimin karşısında diz çökmüş, ne de hainin karşısında iki büklüm olmuştur. Türk milletinin şan ve şerefinin bir mükafatıdır. Diz çökseydik, el öpseydik, taviz verseydik son yurdumuzda bağımsızlığımızdan bahsedemeyeceğimiz gibi Tunceli diye bir ilimizde olmazdı. Bugün buradaysak beyinlere teslim olmayan, tertiplere kulak asmayan asil bir mücadelenin sonucu ve sayesindedir. bunun kıymetini bilelim.”

Büyük karşılama

Başbakan Davutoğlu’nun “Tunceli’ye gidebilecek mi?” çıkışının ardından Tunceli’ye çıkartma yapan MHP lideri Devlet Bahçeli’yi kent girişinde çok sayıda partili ve vatandaş bozkurt işaretleriyle karşıladı. Partililer, ‘Devletin başına Devlet gelecek’ sloganları attı.

Acılarımız sevinçlerimiz ortak

ahçeli, büyük Türk milletinin herkesin iftiharı, duası ve gururu olduğunu söyledi. Devlet Bahçeli, şöyle konuştu: “Acılarımız ortak, sevinçlerimiz ortak, günümüz bir, geleceğimiz birliktedir. Tunceli 81 vilayetimizden birisidir. Elazığ neyse Tunceli odur. Hakkari neyse Ankara aynısıdır. Bu topraklar bu vatanın ayrılmayacak, kopmayacak birer parçasıdır. O halde kardeşçe yaşamak varken, el ele, gönül gönüle Allah’ın nimetlerinden nasiplenmek dururken, içimizi karıştırmaya çalışanlara niçin göz yumalım, oyunlara neden aldanalım. AKP-PKK ittifakıyla sürdürülen ihanet müzakerelerini nasıl ve hangi vicdan körlüğüyle görmezden gelelim? Eğer yanlışa suskun kalırsak, 16. yüzyılda Türkçe yazan, Türkçe söyleyen rahmet ve şükranla andığımız Pir Sultan Abdal’a yarın mahşerde ne diyeceğiz? İnsan sevgisiyle yanıp kavrulmuş, riyayı reddetmiş, kötü davranışı, kötü zannı yanından ve yöresinden kovmuş Pir Sultan Abdal’ın torunlarına, insan canına kıyanlarla en ufak bir temas yakışır mı? Unutmayınız ki yavrusunu kaybetmiş bir koyunun dahi feryadını ciğerinde duymuş Pir Sultan Abdal hepimizin ufuk yıldızıdır.”


Uzlaşmaya, birliğe, dirliğe icabet ettik

Pir Sultan Abdal’ın “Deniz çaldım asa ile Göğe ağdım İsa ile Tur dağında Musa ile münacatta dura geldim” dizelerini hatırlatan Bahçeli, bu mesajdaki feraset, enginlik ve geniş görüşlülükle kucaklayıcı tavrın Pir Sultan Abdal’dan öğüt kaldığını vurguladı. Kucağında aslan ile ceylanı buluşturmuş Hacı Bektaş-ı Veli’nin özlemle anılan manevi büyüklerimizden olduğunu belirten Bahçeli, sözlerini şu ifadelerle tamamladı: “Kerbela’da şehit olmuş Hz. Hüseyin ve Ehli Beyt’in elleri öpülesi büyükleri hepimizin içindeki yas ve acıdır. Maneviyatımızın hisarlarında esen Allah’ın aslanı Hz. Ali bizimdir. İnsanlığa istikamet vermiş 12 imam her şeyimizdir. Allahımız bir, Peygamberimiz bir, kıblemiz bir, dinimiz bir, dilimiz bir, milletimiz bir, geleceğimiz bir ve aynıdır. ’Söyleşelim halden hale, birleşelim dilden dile, biz gezeriz elden ele taze açılmış gülüz biz’ diyen Pir Sultan Abdal’ın uzlaşmaya, birliğe ve dirliğe davetine icabet ettik, buraya sizlere geldik. Başbakan’ın korku ve istismar kampanyasını yarıp, muhabbet  deryasından kana kana içmek için sizlerin konuğu olduk.”
 

İstifa et, itibarını kurtar

* “Şimdi ben Tunceli’de olduğuma göre; devletin her yerinde ve milletinin her değerinde sapasağlam durduğuma göre Başbakan ne yapacaktır?
* Mahcup olmuş, mağlup düşmüştür... Tuncelilinin hassasiyetleriyle oynayarak siyasal rant devşirme hevesinde olan bu şahsiyet bundan sonra nasıl Başbakanlık yapacaktır?
* İsyankarlardan özür dilemenin erdem olduğunu zırvalayan
Davutoğlu, gerçekten de erdemli davranıp istifa ederek kalan haysiyet ve itibarını kurtarabilecek midir?