Taşerona sınav

      Taşeron sıfatlı işçi öyle kolayca kadrolu olamayacak; üniversiteye giriş sınavı gibi sınava tâbi tutulacak. Kazanan kadrolu olacak, kazanamayan sosyal garantisi olmayan statüde kalacak...

        Böyleleri için iş, yine eskisi gibi; bugün var, yarın yok...

        Yayınlanan 696 sayılı KHK, sınavın sözlü ya da yazılı yapılacağı hükmünü getiriyor...

        Sınava gireceklerin herhangi bir sosyal güvenlik kurumundan emeklilik, yaşlılık veya malullük aylığı almaya hak kazanmamış olması şart...

        * * *

        Daha önce 900 bin kişinin kadrolara alınacağı açıklanmıştı. Sonra öğrendik ki mevcut kadro aslında 450 bin kişilik...

        Kalan 450 bin işçi ise kadro alamayacak ve eski statüde çalışmaya devam edecek...

        Bir çifte standart uygulaması daha!

        * * *

        Sorunun üstesinden geleceklerini sanmıyorum.

        Yıllardan bu yana taşeron uygulamasına izin vermeselerdi ve kadrolaşma sürecini çoktan başlatmış olsalardı, bugün herhalde böyle bir sorun yaşanmayacak ve çözmeye çalışanlar da konuyu üstlerine başlarına bulaştırmamış olacaklardı.

Adalarımız ne olacak, Yunan'a mı kalacak

        Erdoğan'ın Yunanistan ziyaretinden sonra konuyu gündeme taşımaya çalışan galiba sadece CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu oldu.

        Cumhurbaşkanı'na seslenirken "Benim sınırlarımı nasıl başka bir ülkede tartışma malzemesi yaparsın? Orada niye işgal altındaki 18 adadan söz etmedin? O adalarda 5 bin Yunan askeri var. Lozan'ın 12. ve 15. maddeleri açıkça ihlal edilmiştir, neden bunların hesabını sormadın" diyerek adalar konusuna ilişkin gönderme yaptı...

        Kılıçdaroğlu'nun her sözüne cevap verme alışkanlığına rağmen Erdoğan bu sefer suskun kalmayı yeğledi, bir şey diyemedi...

        Politikada zaman zaman böyle olabiliyor, siyasetçi suskun kalmayı seçiyor ve gündemdeki tartışmayı tırmandırmaktan kaçınıyor...

        Suskun kalmak kimine göre taktik, kimine göre de inceliği ifade eden tavır...

        * * *

        Bu defa İYİ Parti'den bir ses yükseldi...

        Tugay Uluçevik, Yunan'a bırakılan adaları gündeme getirdi... Uluçevik, bize ait adalarda ülkemizi tehdit edecek boyutta askeri tesisler kurulduğunu hatta füze rampaları oluşturulduğunu söyleyerek neden bu duruma bir son verilmediğini sordu.

        Dün bir, bugün iki, iktidar kanadından çıt yok...

        AKP Genel Başkanı Erdoğan, Cumhurbaşkanı olarak Afrika'ya uçarken yaptığı konuşmada da bu konuda tek laf etmedi...

        * * *

        Herkes biliyor ama tekrarlamak isterim; Koyun Adası ve Venedik Kayalıkları İzmir ilimizin envanterindedir...

        Hurşit Adası, Eşek Adası, Nergizçik, Marathi, Bulamaç ve Fornoz Adaları Aydın iline bağlı topraklarımızdır...

        Kalimnoz Adası başta olmak üzere Keçi, Sakarcılar, Koçbaba, Ardacık Adaları ise Muğla'ya bağlı adalarımızdır.

        Bitmedi...

        Girit Adası'nın etrafındaki 5 küçük ada da Türkiye toprağıdır. Bunların adlarını Yunan Dhiya, Dionisades, Koufonisi, Gravdos, Gaidhouronisi diye değiştirmiştir...

         * * *

        Gereken yapılmalıdır diyoruz ama iktidarı harekete geçiremiyoruz. Ankara'dan sadece kuru bir gürültü yükseliyor o kadar. Cesaretimizi ortaya koyup dirayetimizi gösteremiyoruz...

        "Bir gece ansızın gelebiliriz" diyerek terör örgütüne gözdağı veriyoruz ama İstanbul'dan küçük Yunanistan'a hiçbir yaptırım uygulamıyoruz, ses bile çıkaramıyoruz...

        Ne acı, adalarımızı da melûl melûl seyretmekle yetiniyoruz...

FİSKE

        ERDOĞAN açıkladı ve "Yaylalara çıkma yasağını kaldırıyoruz" dedi. Demek ki yaylalara çıkmak yasaktı ya da izne bağlıydı. Demokrasilerde böyle yasaklar olur mu, oluyormuş meğer. Savaş hali ya da salgın hastalık tehlikesi dışında "Yaylaya çıkmayı yasakladım" gibi ya da benzeri kararlar, antidemokratik hükümler değil midir; biz öyle sanıyorduk da...     

Yazarın Diğer Yazıları