Taşıdığı uygarlık unsurlarıyla Anılan İPEK YOLU
Çin’den Avrupa’ya kadar uzanan dünyanın en uzun ve en eski ticaret yolu olarak bilinen İpek Yolu, Kürk Yolu-Baharat Yolu-Kral Yolu adlı bağlantılı kollarıyla yaklaşık 8000 km. uzunlukta olup Çinli gezgin Chang Chien'in M.Ö. 138 yılında gerçekleştirdiği Orta Asya seyahati ile başlayan, her milletin ortaklaşa kullandıkları kervan yoludur.
Orta Çağ’da, ticaret kervanları, şimdiki Çin'in Şian kentinden hareket ederek Özbekistan'ın Kaşgar kentine gelirler, burada ikiye ayrılan yollardan ilkini izleyerek Afganistan ovalarından Hazar Denizi'ne, diğeri ile de Karakurum Dağları'nı aşarak İran üzerinden Anadolu'ya ulaşırlardı. Anadolu'dan deniz yolu ile Akdeniz ve Karadeniz limanlarından ya da Trakya üzerinden kara yolu ile Avrupa'ya giderlerdi.
Çin’i Orta Asya üzerinden batıya bağlayan bu tarihÎ kervan yoluna İpek Yolu adını ilk veren Alman Coğrafyacı Von Richthofen’dir. Çin’den Anadolu ve Avrupa’ya kadar uzanan bu yol boyunca en çok taşınan ticaret malı o dönemin en değerli ürünü ipek olduğu için bu ad benimsenmiştir. O dönemde ipek o kadar önemlidir ki, İpek, M.Ö. 206’dan itibaren Çin ekonomisinin temel unsurlarından biri hâline gelmiştir. Altın gibi saklanmış, ticarette para yerine kullanılmıştır. İpeğin anavatanı denilince sadece Çin değil Doğu Türkistan da akla gelmektedir. Çünkü ipeğin Orta Asya’dan ihraç noktası Doğu Türkistan’dı. Çin İmparatoru M.Ö. 177’de Hun hükümdarının dostluğunu kazanmak için en değerli hediye olarak işlemeli, nakışlı bir ipek elbise, ipek entari, ipek bînîş, 10 parça işlemeli ipek kumaş, 10 parça nakışlı ipek kumaş, 40 parça al renkli ipek kumaş, 40 parça yeşil ipekli kumaş hediye olarak göndermiştir. İpek Yolu ile Doğu-Batı arasında karşılıklı zenginlikler paylaşılmış, insanlığın bugünkü gelişmişlik düzeyinin temelleri atılmış ve yol kültürü insanlığın ortak mirası olmuştur. İpek Yolunun dünya tarihindeki en önemli rolü, Doğu ile Batı’nın arasındaki kültürel köprüyü sağlamasıdır.
Çeşitli Türk uygarlıklarının ekonomik kaynağı olan İpek Yolu, Asya'yı Avrupa'ya bağlayan bir ticaret yolu olmasının ötesinde, 2000 yıldan beri bölgede yaşayan kültürlerin, dinlerin, ırkların da izlerini taşımış, olağanüstü bir tarihsel ve kültürel zenginlik sunmuştur. Bu nedenle bu yol sadece tüccarların değil aynı zamanda, doğudan batıya ve batıdan doğuya bilgelerin, orduların, fikirlerin, dinlerin ve kültürlerin de yolu olmuştur. İpek Yolu farklı medeniyetlerin, farklı kültürlerin, farklı siyasi olayların, farklı dil ve dinlere sahip milletlerin, aynı anda üç farklı ırktan insanların yaşadığı coğrafyaları birbirine bağlamıştır.
Türklerin yaşadığı geniş coğrafi bölgeleri bir birine bağlayan tek ulaşım yolu olan Büyük İpek Yolu, tüm Türk boylarını bir birine bağlarken, ticari ilişkilerini geliştirmiş, akrabalık bağlamında birlik ve beraberliklerini güçlendirmiştir.
Kral Yolu da dediğimiz İpek Yolu’nun Anadolu’daki bölümü Güney’de Cizre, Hasankeyf, ortada Doğubayazıt, Erzurum, Erzincan, Sivas, kuzeyde de Kars, Trabzon yoluyla ilerlemektedir.
Kuzeyden giden kol Erzurum, Erzincan, Tokat, Amasya, Sinop ve Kastamonu yönünden Karadeniz’de limanlara ulaşır.
Güneyden giden kol ise Bitlis, Malatya, Kayseri, Kırşehir, Konya, Isparta, Antalya üzerinden Akdeniz limanlarına ulaşmaktadır.
İpek Yolu, Doğu-Batı, Kuzey-Güney yönünde Anadolu’yu hiçbir ülkede olmadığı kadarıyla bir ağ gibi dolaşır. Doğu ve Orta Anadolu’da Erzurum, Sivas, Kayseri, Konya çevresinde düğüm oluşturan bu yollar kuzeyde Sinop, güneyde Antalya’ya kadar uzanmaktadır.
UNESCO tarafından Dünya Mirası olarak belirlenen İpek Yolu’nun Türkler açısından önemi çok büyüktür. Her ne kadar ticaret yollarının genel adı İpek Yolu ise de bu yollarda taşınan; ipek, porselen, kâğıt, baharat, kıymetli maden ve değerli taşların taşındıkları yollar boyunca yer alan pazar yerlerinde el değiştirdiği ve bölgesel anlamda bir kazanç kapısı olduğu da bir gerçektir. Yani İpek Yolu, en doğudan en batıya ipek ticaretini ifade eden basit bir yol değil, kurumsallaşmış bir ticaret kültürünün de genel adıdır. Türklerin bu yola ne kadar önem verdikleri bir Özbek atasözünde: “Kainatta iki büyük yol vardır: Gökyüzünde Samanyolu, yer yüzünde İpek Yolu” biçiminde dile getirilmiştir.
Çin’den gelen ipek, Hindistan ve Güneydoğu Asya’dan gelen baharat Batı dünyası için doğudan yapılan iki temel ithalât malı idi. Ticaret bu iki ürün üzerinde çok yoğunlaşmış olmasının yanı sıra Çin’de üretimi yapılan metal eşyalar, çömlekçilik maddeleri, hediyelik eşyalar ve diğer ticaret eşyalar İpek Yolu sayesinde Orta Asya’dan ve Anadolu coğrafyasından geçerek Roma’ya götürülüyordu. Geri dönerken de kervanlar Çin’e Avrupa’da üretilen eşyaları taşıyorlardı. Daha sonraları ortaya çıkan diğer Türk devletlerinin hÂkimiyeti döneminde de sürekli olarak bu yollar kullanılmıştır.
Asya’nın orta kuşağını bir baştan bir başa aşan bu ana kervan yolu, iki uç arasında aşırı bir uzaklık farkı bulunması, yolculuğun çok zaman alması, doğa koşullarının yolcuların önüne yer yer büyük engeller çıkarması yol almayı güçleştirdiği için, yol üzerinde konaklamalarını gerektirmiş, genellikle büyük ağıl veya besici kışlağı biçiminde yerler yapılmasını zorunlu kılmıştır. Başlangıçta basit mimarî eserler biçiminde inşa edilen bu yerler, daha sonra büyük han ve kervansaraylara dönüşmüştür. Anadolu’da bu amaçla oluşturulan han ve kervansarayların bazıları: Aksaray’da Sultan Hanı, Nevşehir’de Sarı Han, Antalya’da Şarapsa Han ve Alara Han, Denizli’de Ak Han ve Çardak Han, Aksaray’da Ağzıkara Han ve Alay Han, Burdur’da İncir Han ve Susuz Han, Tokat’ta Sulu Han, Taşhan, Deveciler Hanı, Mahperi Hatun Kervansarayı ile Malatya’da Silahtar Mustafa Paşa Kervansarayı’dır.
İpek Yolu Doğu-Batı arasında karşılıklı ticaretin genel adı olup tahmini bin kişi ile yapılan bu kervan yolculuğunda Doğu’dan Batı’ya; ipek, çay, boya, değerli taşlar, çini (tabak, kâse, bardak, vazo), porselen, baharat (tarçın ve zencefil gibi), bronz ve altın eserler, ilaç, parfüm, fildişi, pirinç, kâğıt, barut, ağ götürülürken Batı'dan Doğu'ya giden malların da; eyer takımı ve koşum, asma ve üzüm, hem egzotik hem evcil hayvanlar ve köpekler, hayvan kürkleri ve derileri, bal, meyve, züccaciye, yün battaniyeler, kilimler, halılar, tekstil (perde gibi), altın ve gümüş, silah ve cephane olduğu saptananlar arasındadır.
İpek Yolu sadece bir ana yol değil, çok farklı kervan yollarını birleştiren ve başlangıç olarak Çin’deki Hiyan’dan başlayan ve Avrupa’da Roma’daki ticaret yollarıyla birleşen 7 ve 8. Yüzyılların en parlak ve en güvenli ağıdır. Bu ağın işlevi, Han Hanedanlığı'nın Batı ile resmî olarak ticarete başladığı M.Ö. 138'den, Osmanlı İmparatorluğu'nun Batı’yla ticareti boykot edip yolları kapattığı M.S. 1453'e kadar düzenli olarak sürmüştür. İpek Yolu'nun kapanması, Avrupalı kâşiflerin denize açılıp kara ticaretinin yerini alacak yeni su yolları bulması olan Keşif Çağı'nı başlatmıştır.