Tatarlar ve Türkler bir değil mi?

Tarihçi İlber Ortaylı, Rusya Federasyonu içinde yer alan Tataristan'nın başşehri Kazan'ın ziyareti vesilesiyle yazdığı yazısında Kazan'ın ilim ve kültürde öncü rolünü anlatır: "Kazan aynı zamanda Rusya Müslümanlarının önemli bir dini ilimler merkezi. (...) Hem Rusya'nın zenginlik ve kültürünü, hem Doğu'nun ilmini ve Müslümanlığını barındıran bir ülkeydi. Bütün Rusya'nın en müteşebbis zenginleri buradan çıkmıştır. Mesela Yusuf Akçura'nın ailesi Akçurinler bütün Rusya çapında hatta Amerika'da bile şubeleri olan bir ticarethane sahibiydiler. Türk inkılabının yakından tanıdığı Sadri Maksudi'nin [Arsal] damat girdiği aile de böyle. Zeki Velidi Togan ki Başkurdistan Cumhuriyeti'ni kurdu, tarihi coğrafya ilminin en önemli isimlerindendir. Rusya'da Arap harfli ilk matbaa bu bölgede çıktığı gibi Türkoloji ilmi de burada önemli ilerlemeler kaydetti."

Bizi şaşırtan satırlarına geleceğim. Ortaylı diyor ki:

"Türk halklarının Tatar ırkıyla bir ilgisi var mı? Şu sıralar Kazan Tataristan'ın tarihçileri 'Biz Tatar değil, Bolgar'ız' diyorlar. Bolgar Hanlığı, Kazan'ın 250 kilometre güneyinde yer alıyor. Rusya Müslümanlarının ilk Müslüman devleti onlar (tahminen 930 yıllarında bu dini kabul ettiler). 7'nci asırda bugünkü Bulgaristan'a akın yapan ve Asparuk'un liderliğinde oraya yerleşen, bu Slav coğrafyasındaki memlekete Bolgar adını verenler de onlar. Tezin birincisi doğru; Rusya'nın Türk halklarının Tatar ırkıyla ve diliyle alakaları yok; onlar Kıpçak, Tatarlar ise Moğolistan'da yaşayan bir büyük kabile. 13'üncü asırda Rusya'nın istilasını Kıpçaklarla birlikte yaptılar."

"Türk halklarının Tatar ırkıyla bir ilgisi var mı?" sorusuna "Yoktur!" cevabı izaha muhtaç... Ortaylı meseleyi böyle bırakmamalı, açmalıydı.   

Prof. Dr. Konuralp Ercilasun'un bir makalesinden hareketle, Kazanlı din âlimi Şahabeddin Mercanî'nin (1818-1889) şu sözünü nakletmiştim:

"Rossiye tâifesining kendilerinden nefrîn [sövme] ve serzeniş makamında Tatar dip tenkis [eksik görme] ile tabir ildiğinden bazıları Tatar olmaknı noksan fehimlep ol isimden nefret idüp 'biz Tatar değil Müsülman' deyu niza' ve mücâdele ideler. Heyhat ve heyhat!"

Ortaylı'nın yazdıklarından ve Mercanî'nin sözlerinden karşımıza iki mesele çıkıyor: Birincisinde Tatarlar Türk taifesinden değil; ikincisinde, Mercanî'nin soydaşlarının kendi adlarını kabullenmeyip "Müslüman" diye adlandırması. Ama Mercanî, şikâyetini dile getirirken, Osmanlı Türklerinden daha sade bir Türkçe kullanıyor!

Ortaylı'nın yazısına göz attıktan sonra bir konu için Türk Yurdu'nun, Osmanlı yazısından aktardığımız birinci cildine bakıyordum. Cildin sonunda yukarıda adı geçen Yusuf Akçura'nın, "Türk ve Tatar Birdir. Türkler Medeniyete Hizmet Etmiştir." başlıklı konferans metnine rastladım. Başlık yazının mahiyetini ortaya koyuyor. (Bu makale Türk Yurdu dergisinin 24. sayıya ilâve olarak verdiği, 1912'de basılan Altın Armağan risalesindedir.) Metni aşağıya alacaktım... Sonra baktım, www.turkcuturanci.com bu metni vermiş. Buradan girilip okunabilir. Yalnız kaynağı tam belirtmemişler. Künyesi şöyle: Akçuraoğlu Yusuf, "Türk ve Tatar Birdir. Türkler Medeniyete Hizmet Etmiştir.", Türk Yurdu, C. 1 (Hazl. Arslan Tekin vd.), Ankara 1998), s. 425-430.

Yazarın Diğer Yazıları