Tatil köyleri mercek altına alınmalı

Kuzey Afrika ülkelerindeki iç karışıklıklar sonrasında, uçuş rotalarının çoğunun İspanya, Yunanistan ve Türkiye olarak değiştirilmesinin yalnızca konaklama girdilerinde bir artış sağlayacağı yanılgısına düşmemek gerekli.
Maliye Bakanlığı ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlıklarının yıllardır göz ardı ettikleri sektörlerin başında gelen  “turizm sektörü” ve bu sektörde faaliyet gösteren tüm işletmeler, ciddi anlamda artık denetim altına alınmalıdır. Ülke kaynaklarının daha verimli kullanıp kullanılmadığı devletin tahsil ettiği  “Gelir Vergisi oranları”  ile doğru orantılı olarak artış veya azalma göstermektedir.
Devletin temellerini oluşturması gereken ve en sağlıklı bütçelerin yapılabilmesinde ön koşul olan  “kayıtlı ekonomi”, günümüzde ekonomik çalkantılardan büyük zararlar görmemek için olmazsa olmaz ekonomi kuralı haline gelmiştir.
Bir ekonominin kayıtlı hale gelebilmesi için de “üretilen mal ve hizmetlerin vergilen-dirilmesinin ciddi ve âdil bir program dahilinde” hükümet edenler tarafından uygulanması şartı vardır.
Yılın altı ayı ciddi bir yoğunluğun yaşandığı turizm sektörü, kayıtlı ekonominin en çok zaafa uğratıldığı sektördür. Şöyle ki; özellikle konaklama kapasiteleri 750 ile 2500 kişi arasında olan tatil köyleri bu kayıtsızlığın merkezindeler. “Her şey dahil turizm anlayışını”  ülkemizin başına bela eden “aklı evvel turizm ağababaları” kayıt dışı bir sektörün oluşmasına da zemin hazırladılar.
Devletimizin vergi gelirlerinin artırılabilmesi için, Maliye Bakanlığı yetkililerine  “turizm sektöründeki tatil köylerini uygulamada pilot alanlar”  olarak seçmelerini öneriyorum. Tatil Köyü bir kompleks olup içerisinde yalnızca konaklama, yüzme havuzu ve restoranlar yoktur. Konaklamanın dışında hemen her türlü hizmet üretilmektedir.
Hamam, güzellik merkezi, hediyelik eşya, araç kiralama, halıcı, market, eczane, parfümeri, emlakçi, animasyon şirketi, dalış okulu vb. işletmeler çok yüksek kira bedelleri ödeyerek tatil köylerinin içerisinde faaliyet göstermekteler.
Nüfusumuzun büyük bir çoğunluğu ağır vergi yükü altında ezilirken, tatil köyü sahiplerinin yüksek kira bedelleri ile kiraya verdikleri dükkanların kira gelirlerini Maliye’ye beyan etmemeleri veya çok cüzi miktarda beyan etmeleri, turizm sektöründeki kayıt dışı faaliyetin ana unsurunu oluşturmakta.
Antalya’da bir tatil köyü bünyesindeki  “hamam” için yıllık 500 bin Türk Lirası kira ödeyen bir işletmeci, ödediği miktarın belki de onda birinin beyan edildiğini söylemektedir.
Bu yalnızca bir örnek, binlerce tesisle bunu çarptığınız zaman ülke ekonomisinin turizmden değil kâr etmek, üstüne üstlük zarar ettiği görülecektir.
Tatil köylerindeki en büyük kayıt dışılıklardan bir diğer de, yabancı animasyon personellerine çalışma olanaklarının sağlanmasıdır.
Her tatil köyünde yüzlercesini görebileceğiniz animasyon elemanlarının hiçbir vergi kaydı olmadan çalışmalarının önüne ancak sistematik olarak Çalışma ve Sosyal Güvenlik müfet-tişlerinin yapacağı sıkı denetimlerle geçilebilir.

Kafamdaki soru:
Maliye Bakanlığı ne zaman kira kontratlarını Maliye Logolu matbu evrak olarak kullanım şartı getirecek?..

Yazarın Diğer Yazıları