Tatil köyü mü, kaçak işçi köyü mü?

Evet, bu sütunda yıllardır “yabancı kaçak çalışanlarla ilgili” gerekli kurum ve kuruluşları uyarıcı yazılar yazıyorum, yabancıların ülkemizde çalışma şartlarının neler olduğuna dair yürürlükteki yasalardan bahsediyorum, yasalara uygun şekilde istidam edilen yabancıların bir sorun teşkil etmediğini, çünkü  “Türk Vatandaşlarına Tahsis Edilen” işler haricinde çalıştırıldıklarını biliyorum. Ama yasalara uygun olarak çalışan yabancıların sayısının ne kadar olduğunu bugün Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’na sorsak net bir rakam alamayacağımızı da biliyorum.
Küreselleşme propagandası ile devletin elinde ne var ne yok satan zihniyet maalesef devleti devlet yapan merkezi otorite ve denetimden vazgeçmiş bir görüntü sergiliyor. Özel İşletmeciliğin anavatanı olan batılı ülkelere baktığımızda, stratejik öneme sahip kuruluşlar her ne kadar  “özel işletme”  gibi kağıt üzerinde gözükse de aslında tüm inisiyatifin gerçekte devletin denetiminde olduğu anlaşılıyor. Öyle olmasa idi, A.B.D’de Çinlilerin almaya çalıştığı petrol rafinerilerinin satışında bir sorun çıkmaması gerekirdi.
Dünya’ya “Küreselleşmeyi Dayatan” odaklar kendi içlerinde daha merkeziyetçi bir denetim sistemi kuruyorlar. Bu sistemi kurar iken de hiç kimsenin gözünün yaşına bakmıyorlar, çünkü devletin bekası için ne gerekiyorsa ona karar verip uygulamaya geçiriyorlar.
Son yıllarda yüz binlerle ifade edilen işsizlik sayısındaki artış oranlarına bakıldığında haklı olarak devletin buna karşı önlem almasını beklemek kadar doğal bir şey olmaması gerekir iken, yapılan eleştiriler  “yabancı sermaye düşmanlığı”  olarak lanse ediliyor. Kimsenin yabancı sermaye düşmanlığı falan ettiği yok, tek istediğimiz yabancı sermaye diye topluma yutturulan ve önündeki tüm engeller kaldırılarak yapılan gerçekte nasıl Türk ekonomisine zarar verdiğinin topluma doğru şekilde anlatılması ve bu zararları ortadan kaldıracak önlemlerin alınmasıdır.
 “Bacasız Fabrika” diye gözümüzün içine baka baka yalan söyleyenler, bu sektörü o kadar başıboş bıraktılar ki; Türkiye Cumhuriyeti devletinin sektör üzerinde hiçbir yaptırımı kalmadı. Yapılan uluslararası tribünlere oynayıcı çıkış ve açılışlardan başka bir şey değil. Binlerce yabancı kaçak çalışanların istidam edildiği “tatil köyleri”ne Sosyal Güvenlik Müfettişleri ne de Maliye Müfettişleri tarafından incelemeye alınmıyor, adı tatil köyü olan bu turizm işletmeleri kendi özel güvenlik, kendi turizm işletme politikaları ile devlet içinde devlet imiş gibi davranmaya devam ediyorlar.
Bu ülkenin tüm yükünü çeken Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşları işsizlikten kırılır iken, ülkenin en güzel yerleri birilerine peşkeş çekiliyor, peşkeş kültürünün yarattığı bu yeni yetme turizmciler de devlete bir bedel ödemeden zengin olduklarından, hoyratça ve siyasi bağlantılarını da kullanarak yabancıları işletmelerinde çalıştırmaya devam ediyorlar.
Ülkeye giren hangi yabancı üç aylık turist vizesi ile girdiyse bunların ülkede üç ay boyunca kaldıkları daha sonra günübirlik çıkış-giriş yapıp bir üç ay daha turist vizesi ile çalıştıklarını tespit etmek için dahi olmaya gerek yok. Devletin varını yoğunu elektronik ortama döken ve buna da “e-devlet projesi” diyen zihniyet, eğer isterse hangi yabancı bu ülkede ne haltlar çeviriyor, kaçak çalışarak ülke ekonomisine ne kadar zarar veriyor hepsini tespit edebilir.

Yazarın Diğer Yazıları