Tayyip’in büyük düşünceleri...
Baktı baktı..
“Biz, büyük düşünüyoruz sevgili kardeşlerim” dedi..
Zaten, meydanlara “doldurtulanlar” onun büyük düşüncelerine emindiler ve hemen “Türkiye seninle gurur duyuyor” diye tempo tuttular..
Zaten o ne söylese, sözünü bitirir bitirmez tempo tutuyorlardı, racon gereği..
“-Benim boyum bir seksenbeşşş!..”
“-Hobba, helal olsun... Türkiyye...”
“-Memur Kemalll!..”
“-Yuuuuhhh!..”
Büyük düşünürken neyi nasıl düşünüp yaptığını, şevkle anlatıyor, “sevgili kardeşlerine”, diyor ki;
“Rize’den aldığımız terbiyeyle, çetelere, hırsızlara, hortumculara, rantçılara, milletin hazinesine gözünü dikmiş soygunculara göz yummuyor, onlara asla ve asla eyvallah demiyoruz...”
Allah için doğru söylüyor...
Malumunuz, artık memleketimizde “...çeteler, hırsızlar, hortumcular, rantçılar, milletin hazinesine gözünü dikmiş soyguncular” kalmamıştır..!
Çünkü Tayyip “onlara asla ve asla eyvallah” dememektedir..
Hani yani, bizim matbuat camiasında bile kıçında donu olmayan, ciğeri on para etmez muhterem bay ve bayanlar, memleketin zenginler sınıfında mutluluk içerisinde çağ atlamışlardır amma..
Hiçbiri çeteci, rantiyeci, hortumcu falan değildir..
Alayı, “verdimse ben verdim!!” kategorisinden ehli namus yalakalardır!..
Tayyip, muasır medeniyet mutluluğuna ulaşmamızın sırrını Rize’de açıklarken diyordu ki; “Gerektiğinde Rize, Fırtına Deresi gibi gürlemeyi de bilir. İşte 7,5 yıldır milletin emanetini bu anlayışla koruyoruz. Milletin emanetine uzanan ellere 7,5 yıldır dur diyoruz...”
Fırtına Deresi gibi “gürleyen” Tayyip’e, Fırtına Deresi’nin gümlediğini, gümlerken de “HES” dalgasına bir takım muhteremlerin hidayete eriştiğini sormak, önüne toplanmış, “Rizeli kardeşlerinin” hatırına gelmiyordu elbette!..
Hatırlarına gelen, ağızlarının ucundan taşıyordu zaten..!
“-Rize seninle gurur duyuyor...”
“-Afferim size... Zaten satmadık, kullanım hakkı verdik!.. Suları yemediler ya!..”
“-He valla uşağum!..”
Tayyip ne yapsa ona haktı çünkü, “Kendisini milletin üzerinde görenlere geçit vermiyoruz...” demişti ve böyle söylerken askerleri kastettiğini biliyorlardı ve memnunlardı acayip!..
Değil mi ki askeri perişan etmişti, ne yapsa ona helal olsundu zaten!..
“Rize’den aldığımız terbiyeyle, çetelere, hırsızlara, hortumculara, rantçılara, milletin hazinesine gözünü dikmiş soygunculara göz yummuyor, onlara asla ve asla eyvallah demiyoruz.
Biz, büyük düşünüyoruz sevgili kardeşlerim...”
Sakaryalılara da “büyük düşünürken” ne düşündüğünü aktarıyor..
“Evet, şu Sakarya Nehri gibi bulanmadan, donmadan akıyoruz. Bir ayağımız burada, milletimizin içinde, diğer ayağımız da adeta pergel gibi dünyayı kucaklıyoruz. Hırsızlığa göz yummuyoruz, yolsuzluğa geçit vermiyoruz...”
Sakarya Nehri gibi... Tertemiz... Hırsızlık yok... Yolsuzluğa geçit yok...
Tekrarlayalım...
“Şükür Allah’a, hırsızlık yok, yolsuzluk yok...”
Tayyip’in ahaliden bir ricası var!..
“Ana Muhalefetin, diğerlerinin televizyona çıktıklarında aman gençleri, çocukları televizyonların karşısında tutmayın, yavrularımızın ahlakı bozulur, kötü örnek olurlar. O hakaretleri duymasınlar, o küfürleri duymasınlar o seviyesiz üslubu duymasınlar. Onların yalanlarını dinlemesinler. ”
Çok haklıdırlar... Muhalefet ekrana çıkıyor ne diyor?.. “Kalpazan!..” diye başlıyor...
“Hırsızlık var, yolsuzluk var, soygun var... Yandaşlar yalakalar malı götürüyor” diye devam edip...
“Hadi yok diyorsan, dokunulmazlığı kaldır da boyunu görelim, sen kendine uygun hakim savcı bulmak için referandumu zorluyorsun” diyor.
Sübyanın ahalinin kafasını karıştırıyorlar... Onları TV’de neyim dinlemeyin ayıp doğrusu... Yalan söylüyorlar...
Tayyip’i dinleyin o doğru söylüyor...
Saygılar efendimiz!..