Tehlikeli popülizm

Adına "Kürt sorunu" dediğiniz an saptırırsınız; yol çatallaşır.

CHP'li Cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce, önceki akşam Fox TV'deydi.  Biraz dinledim. Soruyu soran Fox TV ekibi yanlış yerden girdi. Ne demek "Kürt sorunu"?!

Muharrem İnce, cumhurbaşkanı seçilirse yardımcısından biri "Kürt" olacakmış. Her partide etkili makamlarda "Kürt" var. MHP'dekileri sayayım mı? Nasıl olacak? "En siyasî Kürtçü benim yardımcım" mı diyecek? En ayırımcısı en makbulüdür! 

Toplumu farklılaştırmak için Anayasa'yı değiştirmeniz gerek. Önce mevcut Anayasa'nın dibacesi okunmalı... Anayasa'nın özü o "Başlangıç"ta.

Türkiye'de onlarca etnisiteden bahsediliyor. Her etnisiteden bir c. başkanı yardımcısı alınsın. Bir de alt birimler kurulsun. Her etnisiteyi, kendi ifadeleriyle, "sorun" saysın, hangi hakları verileceğini veya ileride ülkemizin neresinde bir etnik devlet kurulacağını da söylesin.

Bütün etnisiteler bizim insanımız. Etnisiteyi araştırmak ilim adamlarına bırakılmalıdır. Siyasetçiler, bir "ad" verirlerse, millî birlik zedelenir, neticesi bölünmeye götürür. Bölünme herkesin kaybıdır.

Muharrem İnce acaba sözün nereye varacağını bilmeden mi konuşuyor? "Kürt meselesi" sorulduğunda, yine "sorun" dese de "yuvarlak" sözler etti. Bu konulara hiç girmesek, terör meselesinden bahsetsek... İnsanlarımızın ayrıştırılmasının felâkete götüreceğini delillerle ortaya koysak...

R. T. Erdoğan tecrübesi önümüzde... Her yolu denedi. Her konuşmasında neredeyse bütün etnisiteleri saydı. Hatta Abdullah Öcalan'dan kopya "demokratik cumhuriyet" bile dedi. Oslo'ya, Kandil'e adamlarını yolladı, PKK'nın liderleriyle görüştürdü. Çok samimi görüşmeydi; iki taraf şakalaşıyordu. Kim sızdırdıysa sızdırdı, yer yerinden oynadı.

R. T. Erdoğan, kaç defa "çözüm"den  bahsetti. A. Öcalan'ın manifestosunu bile Dolmabahçe Sarayı'nda okuttu. Tabelaları bile çift yazdırdı. Hem Türkçeyle, hem mahallî dille.

Bir söz etmiştim... R. T. Erdoğan, elini verdi kolunu kaptırdı... Maalesef Muharrem İnce meseleleri derin düşünmeden, popülizme kaydı.

R. T. Erdoğan, gerçekleri gördükten sonra PKK'yı kazıma kararıyla köklü bir mücadeleye girmişse, üzerinde düşünmek gerekmez mi?

Şimdi HDP/PKK'nın c.başkanı adayı Selahattin üzerinden oyun oynanıyor. Adam tutuklu. Tutuklanmalı mıydı? İddianame hazırla, mahkûmiyet çıkarsa tutuklarsın. HDP'nin önceki başkanı abisi Nurettin kaçtı, PKK'nın yöneticilerinden oldu. Selahattin için de mi öyle düşündüler? Herhâlde.

Çok sayıda kitap var ama şu üç kitabı okumadan konuşmak ne derece doğru?  İki kitap usta gazeteci Hulûsi Turgut'un. Birincisi "Barzani Olayı". Yılların emeği... "Kürt meselesi" dediğiniz an, başımıza ne işlerin açılacağını bu ayrıntılı eseri okuduktan sonra anlayabilirsiniz. İkincisi "130 Günlük Kovalamaca (Abdullah Öcalan'ı yakalamak için üç kıtada sürdürülen büyük takibin belgeseli)".

Üçüncü kitap bizim. Bu köşede sık bahsettim: "İmralı'daki Konuk". "130 Günlük Kovalamaca"nın devamı. Kenya'da yakalanıp Türkiye'ye getirilen A. Öcalan, İmralı'da yargılandı. Birebir aldığım notlarla yargılanmanın bütün safhasını verdim. Kitapta A. Öcalan'ın amacından asla vazgeçmediğini göreceksiniz.

Araştırmadan, düşünmeden bir "mesele" çıkarırsanız, altında kalırsınız.

Yazarın Diğer Yazıları