Telgrafhaneleri ele geçirdiler

Telgrafhaneleri ele geçirdiler
Soyadı yasası çıktıktan sonra da Atatürk, Manastırlı Hamdi Bey'e, İstanbul'un işgalini anımsatan 'Martonaltı' soyadını vermişti.

Hamdi Efendi devam etti:

Sabahleyin bizim asker uykuda iken, İngiliz deniz askerleri karakola gelip giriyor. Askerimiz uykudan şaşkınlık içindeyken saldırıyorlar. Sonunda bizden 6 kişi şehit oluyor, 15 kişi yaralanıyor. Bunun üzerine, zaten mel'unluklarını tasarlamışlar ki, hemen zırhlıları rıhtıma yanaştırıp bir yandan Beyoğlu tarafını ve Tophane'yi bir yandan da Harbiye Nezareti'ni işgal etmişlerdir. Şimdi artık, ne Tophane'yi ne de Harbiye telgrafhanesini bulmak imkânı olmuyor. Şimdi aldığım habere göre işgal Derince'ye kadar yayılıyormuş, efendim.

İşte Beyoğlu telgrafhanesi de yok. Orayı da işgal ettiler galiba, Allah korusun, burayı işgal etmesinler. İşte Beyoğlu telgraf memurları, müdürleri geldiler. Kovmuşlar.

"Bir saate kadar burası da işgal olunacaktır. Şimdi haber aldım, efendim."

Rahmetli Hayati Bey, benim ilk haber telgrafı üzerine yaptığım işarete uygun olarak, verilen bilgileri özetlemiş; Rumeli ve Anadolu'daki bütün komutanların adresine telgraf çektiriyordu. Bir an önce İstanbul üzerinden Edirne'ye çektirilmesini söylemiştim (Belge: 255).

Hamdi Efendi:

"Yüksek emirleriniz yerine getiriliyor. Edirne'ye yazıyorum ve bütün merkezleri hazır ettirdik."

Hamdi Efendi'den:

"Milletvekilleri ile ilgili bir haber aldınız mı? Meclis telgrafhanesi cevap veriyor mu?" diye sordum.

Hamdi Efendi:

"Evet veriyor. 14'üncü Kolordu Komutanı hazır. Paşa istiyordu, verelim mi?"

Efendiler, bundan sonra artık Hamdi Efendi'nin sözünü işitemedik. İstanbul merkezinin de işgal edilmiş olduğuna hükmettik.

***

Manastırlı Hamdi...

1891'de Manastır'da dünyaya gelen Hamdi Bey, ilk ve orta öğrenimini Manastır'da tamamladıktan sonra 1911'de Manastır'ın Debre-i Bâla kasabasında telgraf memurluğuna başlar. 1912'de Manastır'ın Sırpların eline geçmesi üzerine ailesi ile birlikte İstanbul'a göç ederler. 1919 yılında İstanbul'daki Büyük Postane'de telgraf memuru olarak görev yapmaya başladı.

Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşundan sonra, Manastırlı Hamdi Bey çeşitli görevlerde bulundu, daha sonra evlenerek Konya'ya yerleşti. Bu arada İstiklâl Madalyası ile taltif edilmiş, soyadı yasası çıktıktan sonra da Atatürk, Manastırlı Hamdi Bey'e, İstanbul'un işgalini anımsatan 'Martonaltı' soyadını vermişti. Manastırlı Hamdi Bey, savaş bitip Cumhuriyet ilan edildikten sonra, terfi ettirilerek, Akşehir telgraf memurluğuna atanır. Orada iki yıl görev yaptıktan sonra, Ankara Yenişehir Postanesi Müdürü olur. Bu arada sağlığı bozulur. Bir süre tedavi gördükten sonra, kendi isteğiyle Konya İstasyonu'na birinci sınıf memur olarak atanır ve bu görevdeyken de emekli olur. Hamdi Bey, bu arada Konyalı öğretmen Nesibe Hanım ile evleniyor; bu evlilikten Cenan, Emel ve Cantez adlarında ikisi erkek, biri kız üç çocukları oluyor. Atatürk'ün vefatından sonra Cumhurbaşkanı seçilen İsmet İnönü de Manastırlı Hamdi Bey'le ilgilendi. Hastalığı sırasında onun gerekli tedaviyi görmesini sağladı. Hamdi Bey, 9 Aralık 1945 günü, çok sevdiği Mevlana'nın kenti Konya'da Hakk'ın rahmetine kavuşmuştur.