Terör, Türkün kaderi değildir. Olmamalı da. Ne zaman ülkemizde terör olayı yaşansa, terörün mağdurları vatan sağ olsun bu da bizim kaderimizmiş diyorlar. Yöneticilerimiz ise dış mihrakların ve onların içerideki uzantısı olan uşaklarının hükümeti yıpratmaya yönelik oyunu diyip geçiştiriyorlar. El hak yapılan terör olayları dış odakların içerideki uşaklarının işidir. Ancak hükümeti yıpratmaya veya yıkmaya yönelik olmayıp, Türk milletine ve onun devletine yöneliktir.   Türkiye’nin jeopolitik yapısı ve Türk milletinin geçmişi, dost görünümlü düşmanlarımız tarafından çok iyi bilinmektedir. Böylesine bir milletin, yine böylesine bir yerde  büyüyüp güçlenmesi bunların hiç birinin işine gelmemektedir. Üstüne üstlük bir de Müslüman olmamız onlara göre durumu daha da vahimleştirmektedir.

 Bunlara göre Türklerin güçlenmesi bir yana, bu topraklardan sökülüp atılması gerekmektedir. Bu çarpık anlayış 1071 yılındaki Malazgirt zaferiyle başlamış, bugün Cumhurbaşkanının da eş başkanı olduğu BOP ile sürdürülmektedir. Bunu ise değil yöneticilerimiz, cümle alem bilmektedir.

 Osmanlı’nın çökertilişi, Anadolu’nun işgali ve bölüşülmesi yoluna gidilmesine rağmen hedeflerine ulaşamayanlar, Ermeni, Süryani ve Rumların sözde soykırımlarını dile getirerek genç cumhuriyeti diz çöktürmeye çalışmaktadırlar. Bunlarla da sonuç alamayacaklarını anlayınca Asala, PKK ve diğer terör örgütlerini devreye sokmuşlardır.

 İçeride ise iktidarın, muhalefetin, bazı medya ve sivil toplum kuruluşlarının da desteğini sağlayarak hedeflerine doğru ilerlemeye devam etmektedirler. İktidar ise üç gün daha o koltuklarda oturma uğruna, Ermenilere taziyede bulunarak, bunların, Rumların ve Süryanilerin kiliselerini restore ettirmiş. Yüz binlercesini Türkiye’ye doldurarak kendi insanımızı işinden etmiştir. 

 On binlerin ben de Ermeni’yim diye yürümelerini teşvik etmiş. On altı tane adamızın Rumlarca işgaline göz yummuştur. Dün dost olduğumuz milletlerle bugün düşman hale getirmiştir. Onlar ise bunların karşılığında Müftülerimizi seçtirmemiş, bayraklarımızı yakmış ve ülkelerinde Türk düşmanları için kamplar açmışlardır.

  İçeride on binlerin katili ile masaya oturmuş, bölücülerin Meclis’teki uzantılarına her gün millete küfrettirmiştir. Şehirlerin kan gölüne dönmesini sessizce izleyip, kışlalara saldırılara duyarsız kalarak bayraklarımızı yaktırmıştır. Bölücülerin güçlenip devlet organlarını oluşturmasına duyarsız kalarak güçlenmesini sağlamıştır.

Kürdü, Yezidi’yi ve nicelerini ülkeye getirerek bizim vergilerimizle beslerken, kendi insanımızı açlığa mahkum etmiştir. Ülkede faaliyet gösteren terörist gruplar bilindiği halde onlara bir şey yapmayıp, bu grupları işaret edenler MİT ve Emniyete fişlettirilip cezalandırılmıştır. Cumhuriyet tarihinde ilkler yapılarak yolsuzluklar aklanmış, ülke karanlığa gömülmüş, adliyeler ve emniyet binaları basılmıştır.

Yapılanlarla halk terörün kucağına atılmış, devlete olan güven sarsılmıştır. Böyle bir iktidarın olaylar sonrası ortaya çıkıp birilerini suçlaması ne kadar doğrudur? Bu halk yöneticilerini oralara niçin getirir? Herhalde halkı mağdur ettirip, sonrada ağlayarak koltukları korumak için değildir.

Ya siz, muhalefet partileri, siz ne iş yaparsınız? Maşallah ana muhalefet partisi nerede bir terörist varsa veya eylem yapılıyorsa oradadır. Teröristleri Meclise getirip eylem yaptırır, katillerle görüntü verir, avukatlar da aransın deyince eyleme koşar, PKK’lara bizim çocuklar der, kaçakçıya sahip çıkar. Peki siz iktidara gelince terörü nasıl önleyeceksiniz? Yoksa bunlara zamanında biz sahip çıktık, onlar da  zamanı gelince bize mi sahip çıkarlar diye düşünüyorsunuz?

   Diğerlerine gelince, biri zaten bölücü terör örgütünün siyasi kanadı, diğeri ise oturduğu yerden laf etmekle meşgul. Basın kuruluşu ve sivil toplum kuruluşları içindeki bir yerlerin uşakları ise bu ülkenin emeğini yiyip  ülkeyi satmak için halkı ısırmaya devam etmekteler.

Aziz Türk milleti; her konuda olduğu gibi iş, yine sana düşüyor. Türk düşmanlarını, bunların maşalarını ve destekçileri iyi tanı. Bunlar ıslah olmadığı müddetçe sana dirlik ve birlik yok. Bu bizim kaderimiz deme. Gereğini yap ki bu rezaletten kurtulasın.