Terör, Batı'nın darbe sopası

Terör, Batı'nın darbe sopası
Terör, Batı'nın darbe sopası

...Son haftalarda Amerikan basınında üst üste Türkiye'deki darbe olasılıklarına ilişkin makaleler yayımlandı. Bunlardan sonuncusunu ABD yönetimine yakın Foreign Affairs'te okuduk... Deniyordu ki:

"Eğer PKK ile devlet sarmalı arasında süregelen savaş kontrolden çıkacak olursa, eğer kitlesel şiddet batı şehirlerinde güvenlik zafiyetinin ortaya çıkmasına neden olursa ve büyük bir ekonomik düşüş yaşanır ve eğer hükümetin otoriter tavırlarında artış söz konusu olursa, ordu harekete geçebilir. Eğer Erdoğan gaddar bir polis baskısı oluşturur ve daha fazla kaos oluşmasına neden olurken kanlı katliamlar yaşanacak olursa, toplum generallerin yönetimi ele almalarını isteyebilir."

Acaba dünkü terör eylemi, bu planın parçası, ilk adımı mıydı?

Bilemeyiz...

Tek bildiğimiz Batı'nın terörü araç olarak kullanarak Türkiye'yi tehdit ettiği, iktidarı bu yolla sıkıştırdığıdır.

Melih Aşık Milliyet

 

 

*

 

Kapınız açıksa hırsız da girer terörist de

... ABD Ankara Büyükelçisi Bass yine "Derin üzüntüsünü" bildirerek, "hiçbir amacın böylesi mantıksız bir şiddeti haklı göstermeyeceğini" açıkladı.

Oysa amaç "mantıksız" değil, mantığını da kendileri biliyor, bu bir.

 ABD ve Rusya'nın Suriye'de PYD'ye yaptıkları ve şimdi Rusya'nın "daha da arttıracağını" söylediği desteklerin, silah ve patlayıcıların doğrudan PKK'yı güçlendirdiğini, onlara gittiğini "terör uzmanları" açıklıyor, bu da iki.

  Bunları düşünürsek, terör eylemlerinin "Bizim yılmamızla veya önder ülke olmamızla" değil, Suriye'de uygulanan planın Türkiye'de de uygulamaya konmasıyla ilgili olduğunu görürüz.

 Teröristler kuzey Irak'ta bomba eğitimi aldıklarına göre Irak Hükümeti onların bu eylemlerine, orada barınmalarına neden izin veriyor? Komşumuz olduklarına göre bu neden tartışılmıyor?

 Suriye iç savaşı sırasında uyguladığımız "açık kapı politikası" sırasında da savaştan kaçan Suriyelilerle birlikte çok sayıda "terör örgütü militanı" ülkeye girdi.

Kapınız açıksa (ki hala ne durumda olduğu bilinmiyor) içeri "hırsızın da kolayca gireceği" de açıktır. Kendi hatalarımızın ve çözüm sürecini fırsat bilerek PKK'nın yaptığı silah ve patlayıcı yığınaklarının saldırılarda büyük rolü vardır!

Güngör Mengi Vatan

 

 

*

 

Anlayabilene aşk olsun

Türkiye açısından PKK'nın yurt dışındaki kolları durumundaki PYD ve YPG gibi yapılanmaların elbette PKK'dan farkı yok! PKK ne kadar teröre bulaşmışsa onlar da o kadar terör ile içli dışlılar! İktidar bu gerçeği ABD'ye bir türlü kabul ettiremiyor!

Amerikalılar her ne zaman ağızlarını açacak olsalar PKK'yı terör örgütü olarak kabul ederek iktidarın ağzına "bir parmak bal" çalıyor!

PKK'nın yan kolları durumundaki örgütleri ise "IŞİD ile savaşıyorlar" diye bağırlarına basıp iktidarın ağzına çaldıkları bir parmak balı adeta zehir ediyor!

Bu nasıl dostluk ve müttefiklik, anlayabilene aşk olsun!

Zeki Ceyhan Milli Gazete

 

 

*

 

Hep aynı terane

Ülkenin Cumhurbaşkanı, "eksik kadın", "yarım kadın" nutuklarıyla üstüne vazife olmayan işlerle uğraşırken...

(...) Sıra sıra şehit cenazeleri geliyor...

İlçeler yerle bir oluyor, haritadan siliniyor...

PKK'nın Suriye kolu PYD oluşturduğu Kürt koridoruyla sınır komşumuz oluyor...

ABD askerleri kollarına terör örgütü PYD'nin armalarını takıyor...

Alman Parlamentosu sözde Ermeni soykırımını kabul ediyor!..

Bizimkiler de sadece oturdukları yerde köpürüp duruyorlar...

(...)

Recep Bey, hastanede yaralıları ziyaret etmiş, çıkışında, "Teröre geçit vermeyeceğiz" demiş...

Saysak, bu laf acaba kaç yüz defa söylenmiştir?..

Başbakanlıktan taziye mesajı yayınlanmış ve "Terörle mücadelede kararlılık" vurgulanmış!..

Kaç yüzüncü defa?..

Her terör saldırısından sonra aynı terane, değişen bir şey yok!..

Ve Recep Bey, dün farklı bir şey söylemiş:

"Terörle mücadele kıyamete kadar sürecektir."

Başımızda böyle bir iktidar oldukça terörü ortadan kaldıramayacaklarının açık itirafı!..

***

"Eyyy" çektiğimiz Almanya, bu saldırıdan sonra Türkiye'ye gidecek olanları tekrar uyardı... Fransa, İngiltere, ABD, Belçika, Hollanda, İtalya kendi vatandaşları için Türkiye'yi riskli ülke ilan etti...

Dün 11 canımız daha gitti, ülkenin Cumhurbaşkanı'nın derdi çocuk doğurmayan kadınlar...

Terör ülkenin başına çökmüş, kimsede güven duygusu kalmamış bütün dertleri başkanlık!..

Mehmet Türker Sözcü

 

 

*

 

ABD'deki cenazenin faturasını bu fakir millete ödetme!..

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Muhammed Ali'nin cenaze törenine katılmak için Amerika'ya gidecek. Cumhurbaşkanlığı'ndan yapılan açıklamaya göre Erdoğan, hem cenaze namazına katılacak hem de ertesi gün düzenlenecek törene.

(...) İnsanın sevdiği, değer verdiği birisinin cenaze törenine katılması doğru bir tutumdur ve bir son saygı-vefa gösterisidir. Bu nedenle Cumhurbaşkanı'nın bunca işini gücünü bırakıp cenaze için Kentucky kentine kadar gitmesini elbette eleştiremem.

(...) Ancak bildiğiniz gibi bu tür "kişisel" işler, "kişisel bütçelerden" karşılanmalı. Çünkü bu bir devlet görevi değil. Ölen bir yabancı devlet adamı olsaydı ve Türkiye'nin de resmi törene katılması icap etseydi, elbette bu bir devlet görevi sayılırdı ve devlet bütçesinden finanse edilirdi.

Biliyorsunuz Cumhurbaşkanı'nın emrine tahsis edilmiş bir kocaman uçak var. (...)  İnternet sitesinden baktım bu uçak 100 kilometrede 863 litre benzin tüketiyor. Yani ucuz bir ulaşım aracı sayılmaz. Cumhurbaşkanı'nın korumalarını, danışmanlarını filan da katarsanız oteldi, yemekti, harcırahtı, makam aracı kiralamaktı derken ciddi bir bütçe gerekiyor. Ve öyle görünüyor ki bu parayı biz vergi mükellefleri ödeyeceğiz. Yani Cumhurbaşkanı, sevdiği birisine vefasını-saygısını göstermek için "bu fakir milletin" vergilerinden oluşan bir bütçeyi harcayacak. Bunun doğru bir tutum olmadığını söylemeliyim. Cumhurbaşkanı, tavırlarıyla, tutumlarıyla bütün devlet mekanizmasına da örnek olmalı ve bu tür "gösterileri" kişisel parasını harcayarak yapmalı.

Mehmet Y. Yılmaz Hürriyet

 

 

*

 

Etkimiz sıfır havamız eksi bir

Somali'nin başkenti Mogadişu'ya dillere destek büyükelçilik yapmışız..

60 dönüm üzerine..

Gidenler, görenler yazdı.. Bina değil külliyeymiş.. 7 bloktan oluşuyormuş.. Helikopter pistinden tenis kortuna, halı sahadan benzin istasyonuna kadar külliyede ne ararsan varmış..

65 milyon dolar harcamışız..

Somali Cumhurbaşkanı'nın binası bizim külliyenin yanında solda sıfır kalırmış!

***

Somali ile ticaret hacmimiz ne?

Devasa büyükelçilik yaptırdığımıza göre yüklü miktarda olmalı..

5 milyar dolar, 10 milyar dolar, 50 milyar dolar, 100 milyar dolar!..

Hiçbiri değil..

Sadece 75 milyon dolarmış!..

***

Sormak lazım, hangi ihtiyaçtan külliye yaptırmışız?

Hava olsun diye mi?

Büyük ülke olduğumuzu göstermek için mi?

(Somali'yle de yakında papaz olmayalım, elçiyi çekip binayı, külliyeyi boşaltmayalım..)

***

Benim bildiğim, bina dikerek büyük ülke olunmuyor.. Büyük ülke olmanın yolu etkin olmaktan geçiyor..

Örnek Almanya..

Bırakın binayı, 3.5 milyon Türk orada yaşıyor..

Etkimiz sıfır..

Havamız eksi bir..

Mehmet Tezkan Milliyet

 

*

 

Şeffaflık beklemek "gülünç"

Eğer sandık başına gidilecekse, eskiden bunun hazırlıkları adeta davul çalarak duyurulurdu.

Yüksek Seçim Kurulu (YSK) ne karar almış, Devlet Malzeme Ofisi (DMO) hangi ihaleyi açmış, hangi firmalar yarışmış, bütçeye faturası neymiş, tüm bu başlıklar altında bol bol haber okuyup duyardınız.

Kaldı ki, ihaleler YSK üzerinden Resmi Gazete'de yayımlanırdı zaten.

Artık öyle değil. YSK'ya, Cumhurbaşkanlığı referandumuyla bağlantılı olarak 2013'te doğrudan alım yetkisi verildi verileli, seçim hazırlıkları ve maliyetle ilgili bilgiler paylaşılmıyor. İhale açma yöntemi hepten kesilmediyse de gerçek bir rekabet sağlandı mı, fiyatlar şişirildi mi, neler olup bitti, bunları açıklamak neredeyse bir"tenezzül" meselesine dönüştü.

Anayasanın askıya alındığı, dahası bunun ilan edildiği bir ülkede, ihale şeffaflığı beklentisini gülünç bulanlar çıkabilir kuşkusuz. İhtimal, büsbütün haksız da değillerdir...

Çiğdem Toker Cumhuriyet

 

*

ercan-akyol-005.jpg

Ercan Akyol