Terör mü?..

Yazmak istiyor yazamıyorum. Elim titriyor, beynim karmakarışık. Boğazımda hıçkırıklar düğümlenirken, gözümden yaşlar dökülüyor. Ben yanıyorum da o kınalı kuzuları doğuran analar, yollarını bekleyen yavuklular ne yapıyor. Herhalde saçlarını yolup, feryadı figan içinde köz düşmüş ciğerleri parçalanıyordur. Hiç ortalık yangın yerine dönmüş insanlar harla yanıyor kurtaralım diyen var mı?
 Olsa idi hiç böyle dizi dizi tabutlar al bayrağa sarılmış gider, imamlar cemaatten helallik ister miydi? Sakın vatan sağ olsun demeyin. Türksüz vatanı ben neyleyim. Eğer şahadet şerbetini içince vatan sağ olacaksa, biraz da bu acı şerbeti vatanın nimetlerinden faydalanıp da külfetten kaçanlar içsin.
Onlar var ya onlar, iki gün içinde gelen otuz beş şehit için sıra sıra mazeretler sıralamaya başladılar. Tam Anayasa görüşmeleri başlamışken konuyu baltalamak istiyorlarmış. İçleri kan ağlasa da çalışmaya devam edeceklermiş. Yok, Cumhurbaşkanının ziyaretine bir cevap verilmek istenmiş de, ne yani oralara gidilmesin mi? Bunu mu demek istiyorsunuz.
İran veya Suriye kışkırtmış olabilirmiş, saldırı emrini bilmem kim vermiş. Teröristler Irak’ın kuzeyinden gelmiş ve çok kalabalıklarmış. Yetmiş dört milyon insanın yüreği yanmış. Suç yine başkalarının, ya siz ne yaparsınız. Sizin istihbaratınız ne iş yapar. Affedersiniz tabii ki terörün elebaşısıyla görüşüyorlar ya. Ha sonra herkesin de ciğeri yanmıyor, yanan ciğer Türk’ün ciğeridir.
Doğru ya hakkınızı inkâr etmemek gerek. Kanınız yerde kalmayacak, bunların hesabı sorulacak nutuklarını müteakiben cenazeleri kaldırırsınız. Demek o ki siz öldürün biz kaldıralım. Peşinden bir beyanatla operasyon başlattığını söyleyerek halkı sakinleştirip, üç gün sonra da şehidi ve ailesini unutursunuz.
Daha mı? Daha çok şeyler yapıyorsunuz. Açılım diye diye mahkemeleri bölücülerin ayağına götürüp halktan sakladınız. Görüşme talebinde bulunan gazileri sokaklarda sürükleterek halka sakin olun çağrısı ile bölücüleri güçlendirdiniz.
Bütün bu olaylardan dolayı başta hükümet olmak üzere parlamenterlerin hepsinin sorgulanması gerekmektedir. Hükümet bu güne kadar bölücülerin sırtını sıvazlayıp başköşe misafiri yapmıştır. Bu durumu çok iyi değerlendiren bölücüler ve yandaşları mevzilerini daha da güçlendirmişlerdir.
Bir yerlere şirin görünme veya beslendikleri yerlerin istekleri doğrultusunda bazı medya kuruluşları, her gün gazete ve televizyonlarını satılmış bir gruba açarak halkın beynini yıkamış ve mazlum insanları bile şartlandırmışlardır.
Halkın sırtından cüzdanlarını kabartmaya devam eden bazı bölücü yandaşları teröristlerle halay çekip onları beslemeye devam etmektedirler. Sanatçıyım diyen bir kısım zevat ise yaptıklarıyla adeta terörü teşvik etmişlerdir. Halen bunlar gibiler terörü kınıyormuş gibi yaparak insanların şuur altlarına zehirlerini akıtmaya devam etmektedirler.
Parlamenterlerin bir kısmı terörü kınayarak beddualar edip ortaya bir çözüm önerisi koyamamıştır. Ancak hükümetin terörle ilgili alacağı tedbirleri destekleyeceğini ilan ederek geçiştirmiştir. Hele bazıları var ki demokrasinin kutsal mabedi sayılan o çatının altında “savaş devam ediyor, iki taraf da savaşı durdursun” diyerek bölücülüğüne kaldığı yerden devam ediyor.
Halkımız ise yönetime ve güvenlik güçlerine olan güvenini kaybetmiş. Suskun ve dargın bir şekilde köşesinden olayları seyretmekle yetiniyor. Ne yapabilir ki görüşmek isteyenlerin dövüldüğü, eylem yapanların hükümeti devirmeye çalıştı diye içeri atıldığı günleri görmenin bahtsızlığını yaşamışlardır. Ayrıca ben Türk’üm, canıma kastediliyor diye sokağa çıksa ırkçılıkla suçlanmaktadır.
Bölücüleri durdurmak için çözüm bulamayanlar, istedikleri zaman bedeni terk eden candan başka her şeye çözüm bulabiliyorlar. Çözüm arayanlar öncelikle halkın birliğine ve tekliğine inansınlar. Ayrıca kendilerini yönetenlere halkın güvenini sağlamalıdırlar.
Er ve uzman çavuşlarla değil, en üst komuta kademesi başta olmak üzere terörün üzerine gidilmelidir. Böylece askere oluşan güvensizlik yeniden tesis edilmiş olacaktır. Her olaydan sonra operasyon başlatıldı denilerek insanların onuruyla oynanmamalıdır. Bu konuda daha gerçekçi olunmalıdır. İşbirliği elbette yapılmalıdır. Ama kendini dahi koruyamayan bir uydu Irak’la değil. Diğer taraftan ABD ve AB’ye de fazla bel bağlanmamalıdır. Bunların geçmişte yaptıkları unutulmamalıdır.
İstihbarat birimleri çok iyi çalıştırılıp, olaylar yaşandıktan sonra değil olmadan önlemler alınmalıdır. Bunlar yapılmıyor veya yapılamıyorsa halkın bir gün ayranı kabardığında bilinen suçluları ne yapacağı bilinmez. Bilmek isteyenler Türk tarihini tekrar okumalıdır. Diğer yönüyle bunun adı terör değil bölücülüktür.  Asla unutulmamalıdır..

Yazarın Diğer Yazıları