"Terör şüphesi" PKK'dan ibaret mi!

Şırnak'ta askeri helikopterin düşmesi sonucu şehit askerlerden bazılarının cenazesinin hangi tabutta taşınacağı ancak DNA testi ile belirlenebildi.

Bunun ne demek olduğunu izaha gerek yoktur herhalde.

Dolayısıyla, bugün ne benim yüreğim yeter yazmaya, ne de yazsam bile sizin yüreğiniz yeter okumaya!

Affınıza sığınarak sadece akıbetlerine dair bir soru işareti bırakmak istiyorum şuracığa; bulunsun.

***

Önceki gece geç saatlerden itibaren bu işi bilen hemen herkes, olayda pilot veya helikopter kusuru aramanın anlamı olmadığını, bölgede bu kaza riskinin hep ihtimal dahilinde bulunduğunu, aksini iddia etmenin PKK propagandasına gelmek olacağını anlatıyorlar.

Yine de şeytan...

Dürtüyor işte...

Şehitler listesinde Tümgeneral Aydoğan Aydın'ın adını görünce ilk ne geldi herkesin aklına?

15 Temmuz ihanetine nasıl direndiği!

Hakkâri'de operasyonda olduğu halde Kayseri'deki tugayını arayarak verdiği "Kışladan bir asker bile çıkmayacak" emri!

Peki ya Jandarma Yarbay Songül Yakut'un adı ilk neyi çağrıştırdı?

FETÖ kumpasına uğradığını!

TSK'dan ihraç edildikten sonra FETÖ denen yapılanmaya karşı nasıl çetin bir hukuk mücadelesi verdiğini!

***

Şimdi, şeytanın dürtmesine vesile olan o ayrıntı:

Kumpas davalarının cesur avukatlarından Şule Nazlıoğlu Erol, görevine iadesinden sonra Yakut'a demiş ki;

 "Gitme... Bunlar hâlâ yuvalanmış duruyorlar, senden bunun intikamını alırlar..."

 "Kaza mı, terör mü" diye sorulduğunda niye sadece PKK geliyor ki akla? Kazada şehit olan komutanlardan şimdilik bildiğimiz iki tanesi PKK kadar FETÖ'nün de açık hedefi değil miydi?

***

Bütün kandırılanlara sorulabilecekse çok yerinde bir soru

-------

 "FETÖ Ana Davası"nda savunma yapan eski Tuğgeneral Eyyüp Gürler, "Kandırılarak görevlendirildim. Aldatılarak bu işin içine itildim" diyerek 15 Temmuz ihanetine bilmeden ortak olduğunu anlatırken İstanbul Cumhuriyet Başsavcı Vekili Fatih Karakuş araya girerek "Siz saf mısınız ya?" diye sormuş.

Velev ki öyle, "saf" yani! Velev ki sahiden de kandırıldı!

O zaman ne olacak?

"Kandırıldık" diyen iktidar sahipleri ortak oldukları bütün suçların sorumluluğundan kurtulurken, "kandırıldık" diyen ordu mensuplarını neyle, nasıl itham edebileceksiniz?

İtirazım savcı beyin sorusuna değil; o makamlara gelmiş, her şeyden önce ve herkesten çok "uyanık" olması gereken kişiler, devletin bekasını ilgilendiren bir meselede elbette "kandırıldık"  diyerek işin içinden çıkamazlar, çıkmamalılar. Benim itirazım, "kandırılanlar"a karşı "eşitlik" ilkesinin gereğinin yapılmamasına... Herhangi bir savcımız, bu çok haklı soruyu, "kandırılanlar"ın siyasi ayağındaki isimlere yöneltebilir mi, yöneltmeye teşebbüs edebilir mi mesela!

++++++

"Vatandaşlıktan çıkarma" müjdesi(!)

---------

Adalet Bakanlığı, haklarında "Devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozmak", "Anayasa'yı ihlal", "Cumhurbaşkanı'na suikast ve fiili saldırı", "Yasama organına karşı suç", "Hükümete karşı suç", "Türkiye Cumhuriyeti hükümetine karşı silahlı isyan", "Silahlı örgüt" ve "Silah sağlama" başlıklarındaki suçlardan soruşturma yürütülen ve yurt dışında olan Türk vatandaşlarına "yurda dön" çağrısında bulunacak, buna rağmen dönmeyenler de Bakanlar Kurulu kararıyla vatandaşlıktan çıkarılacakmış.

Kararı duyan "FETÖ" üyeleri "yırttık" diye zil çalıp oynamaya başlamışlardır bile!

AKP cephesine soracak olursanız endişeye mahal yok; vatandaşlıktan çıkarma, Türkiye'de suç işleyen kimselerin iadelerine engel değil.

Doğru, kağıt üzerinde değil. Ama ya uygulamada?

Misal Fethullah Gülen'i, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak talep ettiğimizde bile iade etmeyen ABD, vatandaşlıktan çıkarılmasının ardından iade eder mi?

Hele bir de Amerikan vatandaşlığına geçtiğini düşünün...

ABD, kendi vatandaşını, "alın üç kere, beş kere müebbetle yargılayın" diye Türkiye'ye teslim eder mi?

Vatandaşlıktan çıkarmanın, bir sürü gariban insan en ağır cezai yaptırımlarla yargılanırken, onları bu belaya bulaştıran, aldatan, kandıran, kullanan ve zaten "vatan" mefhumu bulunmayan ele başları için cezadan ziyade ödül olacağını öngörmek için kahin olmaya gerek yok.

Neden gerek duyulduğunu anlamakta zorlandığım bu karar, "benim adım Hıdır elimden gelen budur" deyip dükkanı kapatmaktan başka bir somut sonuç oluşturmaz bu davalarda...

Yazarın Diğer Yazıları