Terörle kim yan yana?

Erdoğan, seçimi kazanmak için rakibini CHP olarak seçti ve hep ona vuruyor. CHP, "ikinci turda oyları lâzım olacak" diye, HDP seçmenine mesaj niteliğinde davranışlar sergiliyor. Erdoğan da CHP'nin bu noktadan kaşının açıldığını düşünerek hep oraya vuruyor!

CHP ise kendisini savunmadığı gibi bu konulardaki gerçekleri de haykırmıyor!

AKP Sözcüsü Mahir Ünal da "Şu çok net gözüküyor; HDP'li oyların cumhurbaşkanlığı seçiminde Muharrem İnce'ye, HDP'nin barajı aşması için de bazı CHP oylarının da HDP'ye gitmesi konuşuluyor. CHP, yasal zeminde HDP ile bir ittifak oluşturmadı ama o ittifakı informel olarak devam ediyor" diyor.

***

Erdoğan, "Geçmişte üniversiteleri terör yuvalarına dönüştürmek, gençlerimizi birbirine kırdırmak dışında ne yapmış bu CHP zihniyeti?" diye soruyor ve Muharrem İnce'nin Selahattin Demirtaş ile ilgili sözlerini eleştiriyor.

Erdoğan, "27 Haziran seçiminden sonra benim Kürt kardeşlerimi sokağa çağırıyor ve orada 53 Kürt kardeşimiz öldürüldü mü? Öldürenler kimdi? Yine Kürtler ama suç onların mıydı? Suç, şu anda aday olan kişinin davetiydi, onlar davet ettiler ve 53 Kürt kardeşimiz orada öldürüldü. Ne oldu şimdi? Söylediği laf şu 'Cumhurbaşkanı adayı ya bırak.' Ne demek 'Cumhurbaşkanı adayı ya bırak.' Cumhurbaşkanı adayı olmanın şartları olması lazım. Bana göre bu yanlış bir gelişme. İnşallah bunun da düzeltilmesi lazım. Neymiş, 'Mahkûm değilmiş, tutukluymuş.' Tutukluluğun nedeni çok önemli." diyor ve sonucu seçimlere şöyle bağlıyor

"Bizim, terör örgütleriyle yan yana, omuz omuza olanlara verecek oyumuz yok ama bunlar, bu CHP, Ankara'dan İstanbul'a Kandil'in destekledikleriyle beraber yürümedi mi? Yürüdü. Bunlara şimdi gerekli ders verilmeyecek mi?"

***

Birincisi, 12 Eylül 1980 öncesi olaylarından, üniversitelerdeki çatışma ortamından dönemin bütün siyasileri sorumludur. Devrimciler ve ülkücüler birbirine kırdırılır ve Faruk Sükan'ın sözleriyle "iti ite kırdırma" politikası uygulanırken Erdoğan ve arkadaşlarına "dur" deniliyordu. Çünkü ABD'nin Sovyetler Birliği'ni kuşatmak için oluşturduğu "Yeşil Kuşak Projesi" öyle gerektiriyordu!

İnsanlar yaptıkları kadar yapmadıklarından da sorumludurlar!

İkincisi, 7 Haziran seçimleri sonrasındaki olaylarda 53 kişi öldürüldü ama cinayetler aydınlatılmış değildir! Bu olaylarda Demirtaş'ın da sorumluluğu vardır ama, asıl sorumlu Hükümet ve dolayısıyla Başbakan değil midir?

Üçüncüsü, Suriye'yi iç savaşa sürükleyen, böylece yüzbinlerce insanın ölümüne sebep olanlar kimdir? Sözde muhalif, gerçekte bölücü olan teröristleri kamplarda eğiten, donatan, lojistik destek veren, silâh gönderen kimdir? Bunları ABD tek başına mı yaptı, yoksa bu işler için Türkiye'yi yöneten siyasi kadroyu mu kullandı?

Dördüncüsü, bırakın HDP ile yan yana yürümeyi, PKK ile masaya oturup, "eşit vatandaşlık" ve "ortak vatan" temelinde özerklik pazarlığı yapan, ABD'nin "Mezopotamya Projesi" diye gösterdiği Büyük Kürdistan Projesi'ne açıkça hizmet eden, "benim projem" diyen kimdir. AKP'nin yarın daha kötüsünü yapmayacağının bir teminatı var mı?

Beşincisi, Menbiç pazarlığının Amerika'nın bir seçim hediyesi olduğunu ABD'nin en derin adamları söylüyor ve Kandil yolunu da açıyorlar!

Altıncısı, Fırat'ın doğusudur. PKK, gücünün büyük kısmını Suriye'nin kuzeyine kaydırdı, burada ABD özel kuvvetlerinin eğittiği 60 bin kişilik bir ordu oldular! Buna sebep olan kim? IŞİD'in kendi topraklarından geçirilen istihbaratçılar tarafından kurulmasını kim seyretti? Bugün Fırat'ın doğusuna müdahale edilemiyorsa, sebebi, ABD'nin Suriye politikasına hizmet eden AKP değil midir?

Yazarın Diğer Yazıları